asya
duyargalı yazılmazlık bizimkisi, uykunun çıplaklığında uyuyakalan
can çekişen beynin kursağında, yaşlı oturmalık yalınayak yapıldak
bir başka ermişlik üzre uzakdoğu yanılsaması dünyamızı boğazlayan
eti siftinen totembaşı çin gerçeği,geleceğe su dolduruyor dirseğinden
bıçak kesiği yüzümüz, senden kalan ağrıyan yanımızdan çıkar elbet
gözlere giydirilen büzgülü perde, düz duvara tırmandırır esmer benzi
kabusta çilekeş döngü kördüğüm bozkıra revan sürgün timi derbeder
ömrü törpüleyen binbir surat insan geçer içimizden poyraza kapılıp
ağırdan alınan kötürüm karartma içim,işim kuşakça ölümsüzlük artık
ulu elinden alınan bedel doğurur kibir üzerine yoğrulan nefislerimizi
hüzne başkaldırı bizimkisi,tırmalayan eskimiş hayat dar alan önümüz
sokaklar gri, dört taraf öksüz, acıkmış gibi soğuktur içimizdeki yara
yakıştırılan bize sırf kavga, sırta bahşiş deh! elalem taşınıyor neyimize
sunak taşı ezip geçer beynimizden çivili topuklarımızdan kan dökülür
görüntüsü fraktal kel alaka seçilen surat,ezim batağından sıyrılamayıp
bir kozanın içinde sarmaş dolaş nal eskiten ömür, narlı ölüm eşiğinde
göç mevsimi güneşetek koro, biz sınırdışı biliyorduk asya asil doğu
…..
İlkay Coşkun
05.11.2012
Şiir Vakti Dergisi
Sayı 4, Bahar 2013
Kayıt Tarihi : 12.3.2015 13:37:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!