Canım Anam Perşembe günü âşûrâ idi,
Gelinin Emine pişirdi bir âşûre.
Íçinde neler yokdu ki,
Senin binbir zahmetle ekip,büyüttüğün
Kurutup,harman ettiğin nohut, fasülye.
Her ne zaman ki! yanına varsam hemen bulup-
Buluşturup cebime koyduğun çörek otu.
O nasırlı ellerinle ekip-biçtiğin buğday.
Daha sonra yıkayıp kurutup taş dübek de ağac
Tokmakla dövdüğün keşkek.
Daha neler vardı anam neler üzüm,incir,badem,
Kayısı,ceviz …..
Anam! gelinin Emine bir tabak doldurup koydu
Önüme! Âfiyet olsun bey dedi.
Yedim …. Yedim …. Yedim ….
Hatırladım anam seni hatırladım.
Yediğim Âşûre de senin kokun vardı
Sen kendin vardın anam.
Ağustosun sıcağında buğday tarlasın’da çalışırken
O tertemiz alnından dökülen misk gibi kokan
Terin vardı anam.
Buğdayı taş dübek de döverken tokmağı tutan kollarının
Yorgunluğu vardı anam.
Nazar değmesin diye çörek otunu cebime koyarken
Gurbet uşağı oğluna garip garip bakışların vardı anam.
Boğazım düğümlendi anam yutkundum.
Sensiz, evet evet sensiz; el emeğin,göz nûrun olan bu nimetler
Boğazıma takıldı anam.
******Zahmetini çeken sen.
******Hazır hazır yiyen ben.
Utandım hicâp duydum.
Ne kadar garibim dedim kendi kendime!
Hasret ateşimin alevleri kabardı. Özledim seni, senin Nasırlı ellerini öpmeyi özledim anam.
Mevlüt Bicik
11.02.2006 saat 16.10
Esslingen
Kayıt Tarihi : 11.2.2006 18:36:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!