İstanbul, Turkey
1959 K.Maraş- Elbistan doğumluyum. İstanbul’da yaşıyorum.1976-79 yillari arasinda A.Ü.F.F. Matematik Bölümünde okudum. Ülkemizin kaoslu dönemi olan 78-79 yıllarındaki ögrenci olayları nedeniyle son sınıftan ayrılmak zorunda kaldıgım icin okul özlemini, okul sevgisini üzerinden atamamış birisi olarak yasadım…Evliyim,dört çocuk annesiyim.Hakiki sanat eserleri olan çocuklarımı büyüttükten sonra fırsat buldukça çeşitli kurslara katıldım.Resim,Diksiyon,İngilizce, Osmanlıca, v.b. Şimdiye kadar 80 nin uzerinde yağlı boya tablo v ...
UYANDIK
Ömür mahzeninde uyurken
Bin umudun kucağında yıllandık
Eridi usul usul vadenin toy köpüğü
Boş kadehten bade içip arındık...
ANLATILMAZ YAŞANIR
Üzüm olmadan önce koruktur bütün bağlar
Yeşil görünür bazen karla kaplıyken dağlar
Ölüler diyarına gitmeden önce sağlar
Ayrı ayrı yaşamaz, birbirine yaslanır
Her hayatın öyküsü tek başına yaşanır
MEVSİMİN RENGİ KIZIL
Dünleri düşündükçe yer oynuyor gün be gün
Kaçmak kolay olmuyor, hislerim yoğun bugün
Bir solukluk serüven, aynalarda gördüğüm
Gönlüm tuhaf âlemde, aklım fikrim kördüğüm
YALNIZLARIN GÖZYAŞI
Işık saçan gözlerin bakmayın güldüğüne
Damla saklamak için kirpiklerin telâşı
Tenha yerlerde gezer gören olmasın diye
Yutağına dökülür bir yalnızın gözyaşı
Devran döner aşk ile göğsünü gere gere
Âlem ahenk içinde; lâkin sınırlı süre
Her nefes tadacağı ölümünü bilir de;
Koşup durur gene de, bir dünyalık peşinde
Fâni dünya denilen iki uçlu bir han bu
DÖKÜLÜRLER PEŞ PEŞE
Pencerenin önünde vuruşurken damlalar
Dünün koynundan kopup gelir eski anılar
Besteye durur gibi tane tane notalar
Gönül semalarından dökülürler peş peşe
Gecemin penceresinden bir ses çağırır beni
Gurbet çığlığı gibi uykumu titretir her gün
Kavalını inleten bir çoban yüreği,
Hasreti benimle tüketir her gün.
Garip bir kuş konar tetikteki uykuma
Sarı iklim vakti bu, çil çil olmuş yapraklar
Yüreğimin üstünde geziyor esrik rüzgar
Yok artık kavak yeli, ılık meltem ve bahar
Tarümar bahçe gibi ömürdeki sonbahar
Ne çiçek var ne böcek sırlara kadem basmış
SANIYOR ÂLEM BENİ
Üstümde esme rüzgâr, savurma küllerimi
Kül yorgan arasına sakladım ben kendimi
Gizim içimde kalsın sakın açma üstümü
Sırça köşkte hoşçayım sanıyor âlem beni
YOL KENARINDA BİR GÜL
Şu mahzun duruşa bak, tanımıyor neşeyi
Deryaları yol etmiş, geçemiyor dereyi
Aşka bile meyli yok, sevemiyor kimseyi
Narin boynunu bükmüş, yol kenarında bir gül
İçselleştirilmiş derin yangınların,düşünce ve duyguların mistik bir evrene dönük yüzünün ses,anlam,renk ve biçem gibi şiiri besleyen türlü yönlerden anlatısıydı.
Felsefeyle harmanlanmış öze dönük diyaloglar şiirdeki temel duygunun belirleyici olmasını olanaklı kılıyor.
Güçlü bir sunum oldu ...
teşekkürler.....
HER DEM TURNAYI GÖZÜNDEN VURASIN KANKAM. CAN KALEMİNE KALBİ TEBRİKLER SUNUYORUM.