hep insanların seni kırdığından
anlamadığından şikayet ediyorsun
bana mutsuzluktan başka birşey vermediler diyorsun
Asude ama artık sen çok oluyorsun
sana hayatın kurallarını öğrettiler
söyle derdin ne,daha ne istiyorsun
yalnızlığımın dondurucu soğuğundayım
oysa bahar mevsimlerden
bir ben varım doğaya aykırı oysa
hala titreyerek yürüyen
kış geçti,geçmedi daha üşümem
bir çığ gibi büyüyor içimde yaşamak sancısı
tren durdu işte bu istasyonda
annemi indirdiler ama beni unuttular
ben bu dünyaya aitmişim
nasıl anlamazlar beni
ben herşeyim olmadan yaşayamamki
anlamadılar kahretsin
uyan ey yürek!
çıldırmak içindir tam bu vakit
vur kendini damardan damara
kanayabildiğin kadar kana
fırla ki kafesinden göğsümün
çarpayım şu koparılası başı
sen benim gelip gitmelerimi bilmezsin;
nasıl düşer yüreğim yoluna her gece,
nasıl yürür canına hasret bilmezsin
boynuma takılı hasret ipinde,
nasıl canım sen çekişir, bilmezsin...
seni hala seviyorum diyemem;
gururum kırılır,
seni artık sevmiyorum diyemem;
kalbim kırılır...
duymuyorlar sessizliğimdeki acı çığlıkları
geçmişe saplanmış bir yaşamın sancısını bimliyorlar
yaşlanmış bedenime aldanıp
benden ölmemi istiyorlar
görmeden gözlerimde üşüyen küçük çocuğu...
gözlerimde uykusuzluğun şafakları
yüreğimde ölü bir serçe
ve ellerim kelepçede
ayaklarıma koca bir dünya bağlı
gelmiyorum diye gücenme...
yalnızlık dokunuyordu bana
kalabalık meydanlarda yürüyor
kalabalık yerlerde oturuyor
kalabalık laflar dinliyordum
yalnızlık ben olmuştu
beni görmezden geliyordum
saatin zili çalıyor yine
bir gün daha doğuyor
uykusuzluğumun üstüne yeniden
damla damla annem akıyor
dalıp gittiğim gökyüzünden
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!