İpekten yumuşak bir rüzgar okşadı saçlarımı.
Dudaklarımda eski dillerle yakardığım,
Gelecek ki, şimdi an be an yaşadığım.
Bir serinlik lodosta,
Kokun yayılır ta memleketinden avuç içlerime.
Bende karıncalanır her anı beklemek dolu geçmişim.
Bir serçe ötüşüydü lakin her serzenişim.
Koparken ömürden takvim takvim bedbaht günlerim,
Sonu hüsran bestelerle çırpınırdı sazım, tellerim.
Yine de aksederdi türkülerim dilime.
Dilimin söylediği en güzel türküydün Asude.
Kimseler olmamış, kimseler yokmuş gibi,
Revan olduğum bir uzun yoldu sırdaşım.
Bir doğum muştusuyla gözledim her fecrde güneşi.
Her kanat çırpmasında içim pır etti, kırlangıçların.
Uçuşu, malum bir dostu çağırırdı semalar ardından.
Her şey ayyuka çıkmıştı, her şey!
Bir sefa gelecek ki gelen, bülbüller dillenecek!
Yeşerirken tek tek filizleri güllerin,
Dikenleri dağlarken yarısını bekleyenin,
Bir vuslat huzuru erince gönlüne,
Açacak tomurcuk tomurcuk bahçelerde Asude.
Denize nazır bir köşk düşledim, düşüm içinde.
Şöyle viran yollarında meczuplar,
Ardın sıra seyirde…
Saklamak nedir bilir cübbesinde ölümsüz olanı.
Eteklerinden fışkırır gibi kiri, günahı.
Gammazlar gibi aşkın bu ihtişamını sarığı.
Aheste edasıyla kıyam eder gibi her meşkte.
Peki ya sen Asude?
Sen hangi meşkin bağrında biçare?
Hangi kurdun sofrasında iğreti?
Sen hangi çocuğun gülen gözleri?
Hangi deryanın gizlenmiş incili sedefi?
Benim gönlüm, insan yığını caddelerdendi.
Kalabalığın kenarında unutulmuş,
Mahzun edalara bürünmüş,
Herkesin olduğu yerde kimsesi olmamış,
İzmirli bir çocuk özlemiydi bekleyişlerim.
Soğuktu elimi attığım her duvar.
Yine de serinletmedi içimin yangını bu sonbahar.
Peki ya sen Asude?
Sen hangi caddenin kalabalığı?
Hangi yangınların serin yağmuru?
Sen hangi duanın kabulü?
Hangi ellerin yüze kavuştuğu?
Konuşacak o kadar çok şey vardı Asude
Ben o koridorda idrak etmiştim.
İstemeden de gülen gözlerinde,
Yangınlarımın intizarını sezmiştim.
Ben kalbimi sana vermiştim.
Peki ya sen Asude?
Sen hangi koridorların ümit ışığı?
Hangi masalların ahulu kızı?
Sen hangi bahçenin bitmeyen arzusu
Hangi tohumun can suyu?
Hüznüm seni yanıltmasın diye gülümsedim.
Allah var, içimin yangınını kaybettiğimden değildi.
Ben kaybetmedim biliyorum, yanılmadım da.
Gidişin biraz dokunduysa,
Beklenene vuslat geciktiyse,
Mazur gör yüz çevirmelerimi.
Ben çiçeklerle de gelirdim kapına.
Sen eteklerin elinde çıkarken basamakları,
Mazur gör ardın sıra kaçamak bakışlarımı.
Senin gözün parmak uçlarındaydı.
Benimkiler kirpik uçlarında…
Sebebi buydu anlamayışının sevdamı.
Gözlerimdeki alevin, seni yakmayışı bundandı.
Asude;
O bendim, o sendin...
Geceleri hülyalara daldığımız anda,
Seherlere kadar ettiğimiz dua,
O serzeniş, o vefa,
O bitmeyen hoş sada,
O bizdik,
Bizdik her defa...
Kayıt Tarihi : 12.8.2023 12:33:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!