Assia Wevill paradoksunun, ‘sezilesi Ten ...

Çok kişi düşünüyor, birileri suçsuz veya birileri suçlu;
Düşünmüyor düşünen, insan düşünüyor ne var ki.
Halbuki denge bu ikisinin arasında.
Kim kalkıp yardım ediyor kolayca
kendi rahatından, bu işin yapım aşamasında.
Olmaz önce susup sonra harekete geçmek
Verdik çok emek, tırnaklarla gelindi kazıyarak.
bu yüzden demiştim, hem doğum kontrol
hem de çevre felaketleri sebepli,
bir yere kadar bir çaredir
bilimsel gelişmenin hızlandırılıp
uzaya açılmanın önünü tıkamamak
hiç olmazsa insanlık ruhsal gelişimi tamamlayana kadar.
Amerikan hükumetinin kahrolası onayını koymadığı şu meşhur imza,
ileride çok fazla bunun üzerinde konuşulacak.
Hayatını seven herkes bilinçlenmeli ve dikilmeli
hesap sormak için, yaptığını ya da yaptırdığını:
eğer böyle olaylara gülüp geçip eğlenen varsa birileri;
bilmeliyiz, hata bizdedir de, boş bıraktık
kaf dağının ötesinden uygarlığı, yön verenleri.

Herkesin olur hataları ama suçu olmaz herkesin.
Düşünmezsen yüreğine basıp, fena halde el ensesin.
Assia Wevill de Sylvia gibi -kaydırak- gitmişti;
Her seferinde ama bırakmıştı çocuğuna Sylvia yiyecek,
Assia ise, yavrusuyla birlikte gitmek istemişti
Ölünün kıyafetini çalan şaşkın çapulcularına
ya da sırf kendi hayatını düşünen erkeklerine ne
demeli -Asya lı- tüneyen ağaçlar tepesine,
mağdurluğun bu aşamasında peki?
Avustralya da olmaz mı koalalar yahu?
Belki de tıpkı bizler gibi, yaşayan fakat akıllanmayan...
Kızılmalı mı; değil deniz, okyanus çekildiğinde
üç yüz metre, üç yüz metre, kıyıda kalan meraklıca,
şapşalca.. ve yorgun batılı, ölüme gülerek
boğulan, kendisine yönelen dalgalarca..
Tsunami sonrası plajında tekrar
güneşlenmeye riayet edenler, bak orda,
bizler misali aklı başında uygarlık elçileri!

Yerküre iş üstündeyken, iş genelleme yapmaya kalırsa:
E, biz aptal değiliz, ama onlar zeki;
onlar duyarlı değil ancak biz duygulu.
E bazen biz duyarsızlaşıyoruz dönmeyişlerimizde aslımıza;
neden kızarız ki çevresel kalkınma için
basmayınca imzayı AaBeDe, zeki olmayınca,
işine gelmediğinde o halde? ?

Yeni bir yıl diyoruz, cesareti unutarak;
Hatırla Kurtuluş Savaşını, öğren Pagan doğa sevgisini;
Tanrı tanımaz mıdır tabiatı yücelten bir çok tanrılı?
Bir Pagan da sever doğasını, ve bir Göktürk gibi, Kızılderili de;
Hakkımız yok ekip biçmeye kin ile, atalarımızın yolunda!
Ayin lafına gıcık kapan bir kısım cahil mantalite,
kaçı bilir doğaya dost kimdir, değildir?
Görüyoruz, insan doğayı ele avuca almaya çalışa dursun;
onla şakaya gelmez, doğurgan ve dürüst doğa,
hiç sevmez kini, sevince de onu, sevmez kendisini.
Bunun yanı sıra, Nostradamus vesaire de hikaye,
her şey bileğimiz mukabilinde, imzalarda ne varsa!
En başta değil miyiz -övünç- insan çıkarcılığında?
ne kadar deprem olursa bizi bir ülke daha geçecek
mi yani? ama öğreniyor onlar da öğreniyor çıkarcılığı
.. unutmamalı; hepsi birleşmeli, kenetlenmeli;
tarihte her zaman olduğu gibi, makinalar kurtarmayacak bizi.
Ay 'gel! ' deyince korku mahzeninde pörtlemiş gözler,
çekilmişti sular halbuki altı saniye öncesinde, gülerken mimikler!
Haydi verdik veriştirdik, ince süzgecinden Shakespeare'in tonu’nun:
olsun bazı kere; misafirperverlik kılıfına sığınma türevi olamayız
Ne de Türk ün hak arayan nefret bürümüş sözleri;
dalımızı kesmeyelim oturduğumuz, bunu 'biz'
olduğumuz için yapalım ki yardım gelmişti bize ordan,
burdan; esirgenmez bir şey bu insan oğlundan.
Yeni bir dünya kurmaya hazırsak, merak ediyorum
Kaç kişi gönüllü olarak, kendi çapında, el kaldıracak

-
tsunami görüntüleri link:
http://www.channelnewsasia.com/killerwaves/gallery_indo.htm

akın akça