Ne kadar garip duygulardı bunlar ki aklıma düştükçe birine veya birileriyle beraber öfke yükselişlerini hazmetmem pek de kolay geçiştirilecek konular değildi.
Nedense çoğunda haklılığım öne çıktıkça dahi kabullenişlerle baş etmek artık kendini aşan zorlamalara direnmekti belki de baş edilmesi en zor şarta üstünlük sağlamanın çaresizliğiydi daha çok dayanma gücüme sahip olma isteğim.
Sen sevgili durmayasıya defalarca tekrarladığın, ömrümsün, diren ve güzel günlere beraber ulaşalım dedikçe kendi kendime gülümseyerek “kendi imkansızlıklarının farkında değildi” derken içimde garipsenecek bir gülümseme direnci oluşurdu kendi gücüm ile kendi gücüme üstünlük sağlama isteğim.
Nedense bu gece alt ve üst dişimin arasına sıkıştırdığım üst dudağının aldığı dağılmış şekle gülmek gibi bir hırs oluşmuştu bende.
Ve o hırsın beni dinginleştirecek düşüncelere sevk edeceği hareketi de uyguladım kendime. Saklı gülmelerimi oluşturuyordu.
Yarın yeni bir gün olacak ve ben artık kendini dalgaların ayaklarıma çarpacağı bir zamanı yaşayacağım şüphesiz.
Kendi kendime öfkelerimi çoğaltıyorum, sesim kısık, hele uzaklardan hiç duyulmayacak anları yaşatıyor bana.
Görmek istediklerim, görmek istemediklerimin arkasındaki uzakta kendimi biraz öfke, biraz saygınlıkla kendime konuşurken, cümleler uçuşuyor birbiri peşinden.
Yaşamın bu kısıtlı günleri, görmek için içimde arzu
birikimleri artıyor, ardından çaresizliğimle konuşuyorum. Yıllarca istediğim birçok şeyi yaşayabilmek için ruhsal yapımdan çok şey feda ettim.
Birçok şeyden hoşlanmak veya arzu duymaktan vaz geçip içime aktardım bu beklenen isteklerimi zaman zaman düşünürken, çaresizlikleri yenememek öfkesi yığılıyor üst üstü düşünce sıralanmaları ile.
Nelerden vaz geçtim veya neleri yaşamımın son zamanlarına erteledim, zaman geçtikçe ertelediklerim gözlerimde canlandığı anda ruhumdaki kıpırtılarla içimde ısınmaları hissetmemdi asıl kaldırılması ağır yüklermiş gibi çaresizlik düşüncelerimi öne atıyordu ve zincirleme haline dönüşen bu duygulardı belki de asıl sorun yaratan.
Kaç zamanı ve hangi düşüncelerim hangi sıralanmada idi bilmiyorum ama saçlarının rengi gözlerimde buğular yaratan
Bu bağımlılık ki sendin sevgili ki sen duruşundu. Umutlarımın içinde karmaşadan ziyade umut çabaları yaratan.
En çok güldüğüm de diş ağrılarıma dair olan hikayemi sana saatler geçer anlamla düştüğüm komik duruma gülüyorum işte bugün Corona günlerinin sıkıntısı arasında gülmek veya gülümsemek oldukça değerliymiş meğer hesapsız nefes alma zamanları içinde.
Bir şarkı ötelerden bir ses geldi derken, sanki içimdeki gerginliğin üzerine su serpilmesi haline dönüştü düşüncelerim.
Yıllar geçti sevgili, yılların ardında kalan uzun kalan uzun yıllardı yaşamımı içinde saklayan ve bende kalan özlemlerdi birikerek önümde çaresizlik bendini aşamayışım.
Böyle düşler eklendi tüm farkında olamadığım düşüncelerimin önünde ben oluşu. Kaybedilmiş zamanlardı çoğunlukla ömre sığan isteklerin önünde.
Bir şarkı cümlesi vardı “beri gel beri” diyordu cümlenin yarısında tüm düşleri anlatan. Korkulardı aslında bunlar sevgili, zamanını ve uzaklığını yakınlaştırarak içinde var olamama korkuları kısaca özlemin hoyratlaşarak düşünce karmaşasına ulaşmanın korkuları.
Oysa biliyorum yarın en çok özlediğime bana dokunma hissi veriyordu.
Düşsüz veya yarınların istek getirisini bana umutların varlığıydı bana yaşam gücü veren.
Karma karışık duygularla dolaştığım kaldırım taşları döşenmiş asfaltın yürüyüş alanıydı. Aklımdan farklı anlamları olan değişik cümleleri sesli hâle getirirken kendimin duyacağı bir mırıldanış ile geceye ve gecenin karanlığına yürüyordum.
Ardımda bıraktığım bunca anı ve çenelerimi avuçlarımla yukarıya doğru bastırdığım, ağlama çabalarımın ardına gizlenen çoğul düşünceler. Kendimce sonucuna hükmedemediğim düşüncelerin arasında çapraz cevaplar, çoğunda anlamsız hale düşüyordu.
Çoğunda acıma duygularıma hakim olamayıp suskunluğu tercih ederken, boğulası düşüncelerle art arda yutkunurken, kendi sorularımı cevaplayamıyordum.
Hem öfke içinde olduğum, hem de sevme duygumun ruhumu yumuşatma çabalanmasıyla git gel düşünceleriyle geceyi tan vaktine, çoğu zaman da, günün çoğul zamanlarında kendime acılanıyordum.
Bir taraf bu duyguları gizleyen diğer yarı ise geceye saklanmamı zorluyordu.
Çoğu zaman bu duyguları yaşarken bir başkası olunuyordu kendine bir başkası olunuyordu, kendine hükmeden bir güç çıkıyordu ortaya.
Tarafsızlığı yakalayabildiğim zaman sonrasında ruhum dinginleşiyor, kendime güven ve kabullenişle zaman kullanıyordum.
Sevmek duygusunun sınırsız cesaretiydi çoğu zaman ani bir etraflı düşünmeden verdiğim kararlardı aslında yaşamımı uzun yıllara sarkan ezikliklerle yaşamak geleceği hazırlayan hataların başlangıcı oluyordu.
Seçilmiş sevgililer, seçilemeyen hatalarla yaşamı ters yüz ediyordu. Bundan sonrası dönüşü olamayan bir kulvar yürüyüşüydü. Yoruluncaya kadar, hatta tükeninceye kadar, yaşama tedbirsiz var oluşa mecbur bırakıyordu. Vaz geçsen ayrılık sendromu kabullenilemeyen hatalarla dolu bir geleceği şartlandırıyordu.
İçimde belirlenemeyen bir boşluk ile ürkek bir yaşama dahil olmuştum. Her an veya yürüyüş halindeki her saniye ayağım bir boşlukta kalacak hissini taşımam garip bir yaşam zamanını tüketmem gerekecekti. Sevginin cesaret verici gücüydü acılar içinde olunsa da bu güç yaşamı kontrol ediyordu.
Sevmek garipsenecek duygular dahi olsa da inanmışlığın verdiği güç ile yaşamımı belki de kolaylaştırıyordum.
Hoşçakal demeden gidişlerin vardı. Ardından gözlerim ıslanırdı, karanlıklarda, soracak kimsem yoktu, senin gidişinden alınacak haberler için.
Dünden ertesi günlere uzardı gözlerimdeki dağınık bakışlarıma eklenen hıçkırıklar ile. Karanlık sokakların kaldırım taşlarına basarak ilerleyen zamana aldırmadan gideceğim yer belirginliği olmadan sadece göğsüme yapışan gözyaşlarımdı korkularımı saklayan.
Sen yoktun en iyi sen bilirdin, tarifsiz gidişlerdeki saklanışlarını.
Sadece arkana bakmanı beklediğim anlardı şu anlarda gözlerimde peydahlanan ıslanmışlıklarla.
Zamandı kendimle sana küskünleştiğim anlar. Karanlık gökyüzüydü tüm hıçkırışlarımı saklayan. Oysa uzayan yollardı tabanlarımın çatlamalarına sebep olan.
Oysa ben, göğsüme düşen gözyaşlarımı fark ederken hızlanırdı kalbimin atış sesleri.
Ve uzaklara düşerdi hasretin bakışları.
Acırdım kendime, gözyaşlarımın serinliği göğsüme belirgin üşümeler yaparken,
sen hep uzaklara giderdin. Ve ben susardım kendime, hıçkırıklarımın peşi sıra.
Yarınlar olurdu ertesi zamanlarda, yine yarınlarla hasret ve özlem yaşanırdı, ruhum ve ben susardım ki özlem kendi ağırlığını aşardı. Belki zamandı geç olan, belki de güneş erkenden doğardı. Ben kaldırım taşlığındaki bir yere oturmuş kaderimin umutlarını düşünürdüm.
Zamanın sonsuzluğu olur muydu bende, yalnızlığın sesi olur muydu düşüncelerimde, ardı bilinmez anlardı bunlar Güneş ne zaman doğacak bilinmezdi anlardı bunlar. Güneş ne zaman doğacak bilinmezdi ve ben, kendi düşüncelerimle kendime ağlardım.
Unutulacak zamanlardı aslında bunlar ama hatırlanmasıydı öfkemi bastırıp kendime acılanmalarım.
Dünlerdi sevgili ben ağlardım sen bilmezdin ağladığımı.
Gün geldi sen ağladın işte o zaman ben ağladığını görmez gibi yapar, için için gözyaşı akıtmadan titreyerek gizliden ağlardım.
Bir sen, bir bendik birbirimize yetemediğimiz..
Yaşamın girdaplarıydı bu, sadece umut ile nefes alabildiğimiz.
Uzaklardı seni benden saklayan, bir dün vardı birbirimize yetemediğimiz, oysa yıllar vardı yaşadığımıza yön veren. Oysa kopuştuk biz önce birbirimizden, sonra da kendi tekliğimizi zorlayarak.
Zaman birbirimizden tüm kaybettiklerimizi bize tekrarını veremeyecekti, biliyorduk ama gene de şartlarımıza teslim olmuştuk bu beraberlik şartları ile sonsuza uzayacak bu ayrılıkla yaşanacaktı.
Artık yaşam ayrı ayrı şehirlerde ayrı ayrı şartları bizimle paylaşıyordu. Gerçek olan sen ve ben ayrı ayrı şehirlerde birbirimize hem geçmişimizdeki mutluluklarla acılanmalar ayrı ayrı yerlerde yazarak uzaklardan da var olan sevgiyi koruduk belki de ama bu yaşam gerçekte ikimizi de tüketemeden zor nefes almalara sebep oldu.
Sen beni çok sevmelere devam eden cümlelerle, bense öfke ve kırgınlıkların sebep olduğu sıkıntılı zamanlarda nefes aldıkça, bu şartlardaki yaşamın zorluğunu içimde sakladıkça, sevginin sonsuza uzayacak gücünü koruduk sanki.
Gerçekti belki de tüm şartlara rağmen sevgi bizde kendini korudu ve biz de kendimize sakladığımız sevgi hislerimizle yıllara uzayacak zaman şartlarına rağmen bu sevginin içinde kaldığımızı sadece kendimize söyleyebildik.
Kayıt Tarihi : 11.4.2020 11:04:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Sen sevgili durmayasıya defalarca tekrarladığın, ömrümsün, diren ve güzel günlere beraber ulaşalım dedikçe kendi kendime gülümseyerek “kendi imkansızlıklarının farkında değildi” derken içimde garipsenecek bir gülümseme direnci oluşurdu kendi gücüm ile kendi gücüme üstünlük sağlama isteğim.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!