Aslında Yarınsız Düşlerdi Bunlar 2

Aslında Yarınsız Düşlerdi Bunlar 2

Corana gecelerinden biriydi.
Ay gecenin siyahından yuvarlanarak ışıklarını toprağa düşürüyordu.
Yalnızlaşmıştı ruhlarımız, çoğu anlar korkularla bölünüyordu gece.
En kolay yapılacak iş, yaşama dair düşüncelerle avunmaktı.
Kaç yıllar sonrasıydı bu ilk defa yaşanan Coronavirüs korkusu ile geceyi an be an bölerek hayatın geçmişini parçalara ayırarak ruhumu dinginliğe ulaştıracak düşüncelerden parçalanmış düşüncelerle yaşamın o ana dair düşler sıralanıyordu daralmış ruhumuzun kıvraklığına rağmen.

Kesik kesik değişken düşüncelerle ruhumun dinginliğinden güç alıyordum kendime.

Korkular geçmişten atlayıp bu günlere ulaşmıştı.
Kaç kişiydi saymaya çalıştığım isimlerle art arda gelirken, en çok umutlarımı paylaştığımdı ilk sırayı alan.
En son konuştuğumda yarım saati aşmıştı görüşmemiz.
Öyle bir özlemdi ki ona diş ağrılarımın bu yaz bana verdiği acılanmaları anlatırken, oldukça uzayan bir zamanın geçtiğini fark bile edememiştim.
Nasıl bir duyguydu bu sadece söylenemeyecek cümleleri unutup gerçeğe yönelmiştim sanal düşlerden kopuşarak.

Aslında bu farkındasızlıkla yaptığım özlemde kayboluşun kendince serbest hareketi farkında olmaksızın o sevgiye bağımlılığımdı ortaya çıkan bu özlem kavramında hareket edişim.
Gerçek sevgili isteğim içimdeki sana bağlılığımın kendince hür düşünceme dönüşümüydü bu hareketim.

Gerçek sevginin özüne dağılan bu istemin çaresizliğinde kendine uygulamasıydı bu saniyelerin dakikalara, hatta saatlere sığınan konuşma atağım ki sevmenin tutsaklığıydı bu ve ben bu hareketimle iç huzura kavuşmamdı.
Aslında senin nefesinin sesini kulaklarımda hissedip özlem ertelemesine ulaşıyordum.

Aslında yıllarla biriken bir özlemin kendiliğinden bir sebeple çıkması önemli bir özlem bağı idi.
Sen sevgili, seni yıllara sakladım ve yılların ilk doğan güneşine rağmen kaç kez özlemi veya sevginin işareti ile yaşamak oldukça zordu o kadar çilekeş zamanlar içinde ruhumun dinginliğiydi özleme doyumsuz sarılışım.

Nasıl bir güçtü bu sevginin ruhuma işlediği destek duruşu?
Bazen sevginin tarif edilemez kısmıydı beni korkutan kısımdaki yaşam.
“Sevdim ben de seni” diyebilmenin tarifsiz hoşnut zamanlarını ruhumda genleştirip, yaşamın bu kısmıydı umutlarıma perçinlenen.

Belki de “sevmek kaderin bariz bir tarafıydı” yaşamla içten besleniş.
Ruhtu bu kendine sahip oldukça direncini artırarak sevginin bitmezini yaşamak.
“Ben seni cidden sevdim” derken aslında ruhum ile konuşuyordum, çünkü o da farkında olmadan mutluluğunu yaşıyordu.
Şimdi vakit gecenin yarısını aşmış olsa da düşünmekti sevgiyi ki güzelliği yaşamaktı belki de?

Düşüncelerimin tam ortasındaydı gülüşünü düşündüğüm an.
Öylesine umutların yansıyordu gözlerime dünlerin ardında kalan belki de çaresizliklerimin ezikliği idi.
Ardı arkasına gelen yarınsızlık korkularıydı umutlarımı parçalayan.

Kırık camın ardından bakıyorum gözümün alabildiği uzağa.
Ve gecenin sessizliğiydi ruhumun savruluşlarına.
Unutmak ve unutulmuşluk arası gerilmiş bir yayın teline bağlı okun gideceği veya gidebileceği uzaklıklar.
Ve kimler vardı uzaklığın öncesindeki yaşamın kendine has düşünceleri ile?
Neler vardı o anki yaşam zamanının içindeki
düşüncelerde?
Ve özlemin yeri ne kadardı sorusuna cevap veremeyen bir benlik ki yarınsızlık korkuları ile içinden kopuşan özlem yığılmaları.

Kaç yılın veya ayrılığın başladığı zamana küskünlükle unutulmuş yaşamların ardından bakmak.
Kimler vardı bu karelerde ve hatırı unutulacak birileri var mıydı yoksa çoğunun yokluğu muydu parçalanan düşlerin peydahladığı acılanmalar veya öfkelenmeleri unutulmuş zamanları düşleyerek özlem çığırtkanlığı yapmanın bedensel yükün ağırlığını tahmin edilebilinir miydi?

Önden gidenlerle arkada kalanlar arasındaki an, unutkanlıklarıydı ki bu günlere sarkan acılanmalar.
Bunlar pişmanlıklar mıydı, yoksa unutmaya gücümün yetmediği anılar birikiminin yetmediği ruhsal ağırlığı mıydı?
Yoksa sevdim kelimesinin altında kalıp çaresiz çabalar mıydı yaşamıma yeniden yol verme uğraşlarının altında ezilmelerim?

Nedendi son yıllardaki kendi yaşamımdaki hasrete bağlı kareleri anımsamak ile geçen yılların yorgunluğu muydu ki her şeyin yaşanması bu kadar ağır tesirler bırakarak bedensel yorgunlukların taşınmaz hale gelişi.
Kaç anı vardı unutmak için altında kalınarak yıllara uzayan bu ezilmelerin ruhumda bıraktığı çürümüşlük duyguları ile yaşama karşı koyulan zamanları yaşıyordum.

Gücüm ve direnişimin şiddet ölçüsü var mıydı veya karşı koyabileceğim bu yıkılışlarımın kararsız düşünceler ile uzun yıllar bu düşünceler ile tekrarlanan zaman kayıplarım ile kaybettiğim umutlara eş değer olan öfkelerle yaralanmaları peyderpey devam eden ruhsal direncim nereye kadar uzayacaktı?

Çoğu zaman düşündüklerimin arasına giren rastgele isimlerle düşünce savaşında oluşumun, ruhumda bıraktığı ezilmelerin hayata karşı güç kaybetmem, zor da olsa ağır bedel ödentilerime sebep olacaktı.
En önemlisi yarınsızlık korkularım ile yaşamın ucu ruhsal olarak çoğu zaman kopuşurdu.

Mustafa Yılmaz 4
Kayıt Tarihi : 8.4.2020 23:57:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Aslında yıllarla biriken bir özlemin kendiliğinden bir sebeple çıkması önemli bir özlem bağı idi. Sen sevgili, seni yıllara sakladım ve yılların ilk doğan güneşine rağmen kaç kez özlemi veya sevginin işareti ile yaşamak oldukça zordu o kadar çilekeş zamanlar içinde ruhumun dinginliğiydi özleme doyumsuz sarılışım.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Mustafa Yılmaz 4