Mazi kokar bucak bucak her anın,
Zaman kervanında handır İstanbul.
Nelere şahitsin ey nazlı dildar
Diyardan diyara yoldur İstanbul.
Şehr-i ekâbirsin bilip mefkûre!
En Sevgili yürecik bilirsin yangın yeri...
Günler geçmez ki asır; ne ileri ne geri...
Hayrandır iclâline tarihte her kim varsa,
Seni kim bilebilir, kalp gözünü açmazsa.
ÇÖL’ÜN KIZI-2
Hangi yolcu acıyı koyar ki heybesine?
Ve hangi yolcunun katığı aşk ola?
Suyunu tuzlu; ekmeğini katran saya!
Cesareti var mı ben-i Âdem’in?
Hem; yana yana.
Bilmem hayat mı acı, doğum sancısı serde
Bir huzur mu arayış bilinmeyen bir yerde?
Kelimeler kelimeler bir kurt gibi kemirir.
Sözcükler öbek öbek sükutumu delirtir.
Ey dertleri yazıp ferman eyleyen,
Gökkubbe de güneş açtırsan artık.
Her zorun yanına kolaylık veren
Kolaya tez günde erdirsen artık.
Kader kaleminin ağacı nerden
Hangi yolcu acıyı koyar ki heybesine?
Ve hangi yolcunun katığı aşk ola?
Suyunu tuzlu; ekmeğini katran saya!
Cesareti var mı ben-i Âdem’in?
Hem; yana yana.
Hayat sahnesinde olta atmaya,
Ağlayıp gecede yıldız saymaya,
Lokma lokma acıları tatmaya,
Dünyaya gelişe 'kader' diyorlar...
Kötüye eş olmuşsun, nasibin buymuş,
Kalemimden damlayan mürekkep bana küstü,
Dizelerim kan gölü, mısrama hicran düştü!
Darağacı karşımda bilmem hangi ağaçtan?
Ömrümün son demine bir yağlı urgan düştü!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!