''Aslına Rücu’ Şiiri - Barış Doğan

Barış Doğan
16

ŞİİR


10

TAKİPÇİ

''Aslına Rücu’

Ebâbil sağanağı
Göğün bana garezi,
Ve bir kıtlık öncesi
Firavun iklimidir...

I.

Kirpiğimin neminden ilham aldı her bulut
Alnımdaki ateşle ne şafaklar ışıdı
Çevirdiğim her hisar, kuşattığım her hudut
Bin asırlık efkârı tek bir âna taşıdı

Bir yetim hıçkırığı gibi içime çektim
Soludukça büyüdü göğsümde kadim sızı
Aklımın kuytusuna bu yılgını ben ektim
Bağrımda ben besledim verem denen hırsızı

Kıblesini yitirdim rûhumda azan putun
Güvercin bakışlara kıydım “kanun nâmına”
Encâmını duyarak ateşlerde Nemrût’un
Tekbir aldım çokluğun tevhidî kıyâmına

II.

Kâh kelebek kanadı, kâh tırtıl mesafesi
Kemirdim ömür denen taze dut yaprağını
Alacağıma sayıp verdiğim her nefesi
İnkâr ile suladım nedâmet toprağını

Kıskacında akrebin nice dermân gördüm de
Kanımdaki zehrini kandil kandil aradım
İdrâkini yokluğun Kaf dağına sürdüm de
Ne dertten şifâ buldum, ne hekime yaradım

Tükettiğim vâdenin dilinde sükût mührü
Aynaların nabzında bir şanlı ecel atar
Yürüdüğüm her yolun sonunda ‘sebep’ küfrü
Aştığım her geçidin dibinde günah yatar

III.

Perde perde açar da ayın içimde şavkı
Gümüş bir menzil arar deniz yüklü hislerim
Nasıl vücût bulursa kadavrada ‘can’ şevki
Öyle endâma gelir sularda akislerim

Iskaladığım hayat, içimde buruk sancı
Üzerimde fâilin meçhul endişesi var
Eşyada vahdet hissi, bende varlık inancı
Nasibim tecelliden anca teselli kadar

Her neyse… Dolar vakit ve yola çıkar tren
Yaşadığımız hayat belli ki hüsn-i zandır
İki hecedir bizi, sırdan sırra götüren
Uyanışınki sâlâ,
Uyumanın
Ezandır...

Barış Doğan
Kayıt Tarihi : 31.1.2012 20:10:00
Hikayesi:


Vezin Dergisi, Ocak - 2011

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Cihat Şahin
    Cihat Şahin

    Mükerreren günün şiiri yapılan bu şiire daha önce gereken yorumu yapmışız, yeni bir yoruma lüzum yoktur.

    Cevap Yaz
  • Ömer Yıldız
    Ömer Yıldız

    tebrikler kutlarım

    Cevap Yaz
  • Cihat Şahin
    Cihat Şahin

    Barış bey, destansı şiirinin ana fikrini 3. bölümün, 2. kıt'asının, 2. ve üçüncü mısrasında faş ederek, gerçekte hangi inançta olduğunu ve muhataplarına neyi lanse etmek istediğini şiir diliyle beyan etmiştir ki, bunun adına "Vahdet el-vücut felsefesi" denir. Bu sapık felsefeye göre, kainatta mevcut olan cümle varlıklar ve kendisi -haşa ve kella- Allah'ın birer parçasıdır. Dolayısıyla da, Adem -a.s-'ın ve Havva validemizin şeytanın tuzağına düşürülmesi ve cennetten kovulmaları ve de dünyada o günden bu güne kadar devam eden sınavların tamamı Allah'ın bir senaryosudur. Onun için Kabil ile Habil'in bir farkı yoktur ve ona göre hem şeytan, hem Adem, hem Musa, hem Firavun hepsi de sadece Allah'ın yazdığı senaryoyu oynayan birer oyuncudurlar. Dolayısıyla da istisnasız küllü hayırlılar ve de şerliler cennetliktirler. Kainattaki cümle mevcudat ve mahlukat da Allah'ın kendisinden geçici olarak koparıp cüzlere ayırdığı kendi parçalarıdır ve mahşer günü tekrar onlarla birleşip tam vahdeti( birliği) temin edecektir. İşte şair bey, bu sapık felsefenin reklamını yapmak için süslü laflarla dolu bu şiirini kaleme almıştır. Kendisine ve hayranlarına bu inancın Kur'anda şirk ve küfür olarak geçtiğini söyler ve kendilerini bu gibi sapık felsefelerle boşuna avutmamalarını tavsiye ederiz.

    Cevap Yaz
  • Ahmet Kırmızı
    Ahmet Kırmızı

    yine gelirim ben buralara.

    çok güzel

    Cevap Yaz
  • Nusret Can
    Nusret Can

    Şiir gibi bir şiir. Tebrik ederim.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (14)

Barış Doğan