Garip hüzünlü ve karmakarışıktı.anlayamamak ve boyle oldugu için hıçkrıklar dolusu aglayamamakta güzel olabiliyormus meger. Meger yalnızlıklarla doluymus heryer severek güvenerek yaslandıgın hersey bir sarhosluk kadar bas donduruyor gülümsetiyor ve kusturuyormus.
Sabah uyanıyor yada uyumadan uyanarak ayılabiliryormussun.
Megerler bitmiyormus üsümelermiş bitecek olan ve sen bunu daha bilmiyorsun.Bil diye yazıyorum ben. Ne dersen de ne yaparsan yap simdi.
Deniz gibi ya durgun ol bir sabah yada hırçın ol,dengesiz ol yani.Megerler beklesinler seni bir gün onceden anlamaya tahmin etmeye çalıssınlar yarınki seni.
Ona gore ya sımsıcak giyinsinler efil efil yada kat kat yalanları kusanıp idare etsinler.Sen olma işte bir kere de olsun sehveti giyin, yosunlar sallandır deryalarında deniz kabukları itele gozlerine dogru ama sakın dokundurma.. Aldanma aldat yani…
Niye seni bu kadar ilgilendiriyor onu hiç anlayamıyorum.
Sormak bile canım istemiyor bunları sana
Yine boşluğa savrulup gidecekler çünkü.
Sadece…
Bana güven.
Vazgeç artık kendinden kaçma! Bir kez olsun aynalara dön. Masum olup olmaman artık hiçbir şeyi değiştirmeyecek.
Beynim saçma sapan şeylerle dolu
Ama dediğin gibi yapmaya karar verdim bir isim koymaya çalışmayacağım
Sanırım halleri anlamaya çalışmak işleri daha da zorlaştırıyor
Devrimi özlüyorum
Çok zor
Uyuyor…
Alışmış bir kere 3‘te yatmaya
Uyumlu zamana
Sigaradan sararmış saçları
‘Yorgun ama huzurluyum‘diyor
‘Artık her şey geçti’
Bir kuş öldü uykusunda ecelsiz
Çözülmeden dili,gaflet içinde rüzgarlar uçurdu yüregini
Rüzgardan korkan masumlar kurtaramadılar kuşu,kuytudan seyre daldılar çaresizce.
Zamanı beklediler rüzgarı dindirsin
Kolay olsun tozları kalmıs cesedini taşımak
Bulaştırmadan
İşgüzar insanın can çekişmeleri var bu aralar…
Yalanları kavuruyor sabahlara kadar
Bol etli bol sesli sabahlara uyanıyor midesi bulanarak
Çiğneyemiyor, yutamıyor, sindiremiyor
Aç…
Saat sabahın 10’u..
Aslında pekte sabah sayılmaz. Burjuva yaklaşımlarda dengesiz bir mahluk olarak konusuyorumm…Algılarımı kapadım bır süre once!
Zaman yok.
Mekan yok.
Güzel yok.
Neydi aradığım,aradıklarım..
Yaşamımı bu kadar derinden etkileyen benim bilmediğim ama yaşadığım 'şeyler'.. hayır! Bunu yapamam. Daha da bilinmezi yükleyerek derinlere gömemem sizi.Olamazsınız bu kadar zor ve çözülemez.Varsınız yaşıyorsunuz,benimlesiniz.isminiz olmasa da olur.
Ama değerli gibisiniz..Sizde yalnız mısınız yoksa? ya da yalnızım diyen ruhlara mı yapışıp kalırsınız..
Harici durumlar gibi mi geliyor yoksa bunlar, binlerce izin yanında.
Hatırla istersen
Bir kez olsun ruhunla bedenin 'bir' olduysa ya da 'bir' ruhun ve bedeninden bir adım geriye gittiyse hatırla. İşte, şeyler orada.
'En büyük hazine kendinsin dedi giderken bana. Kolay olacaktı çünkü beni bana bırakmak.Asla kazanamadıgı günahlarını bana bırakıp ödüllendirdiğinde, öldüresiye severdi o beni.
Sorgulamadan ona ait ne varsa alır yüreğime sokar,kurtarırdım onu bende kötü olandan.
Paylaşırdık çünkü,aşktı bunun adı.Bende ki aşk bir başkaydı.nefreti gördüğüm iri siyah gözlerinde bile şevkati arayan bir aşk!
Sebepsiz açılmayan üşengeç ellerim bile hep onun için dua etti.Gözlerinde görmeyi umduğum şevkat dolu yalanların sürüp gitmesi için; yardım istedik Tanrı'dan .
Asla gerçeği görmemeliyim biri beni inandırmamalı.
Hani en büyük hazine benim ya,ben yazmalıyım sonunu
Tanrı bu güzel adamı yarattığında içine yerleştirdiği kutsal gücü,meleklerin gözyaşlarıyla kutsamıştı.Yarattığı dünyayı armagan etmeden önce,yalnız bedenine acıyarak masal perilerinin en küçüğü olan kelebek periyi omzuna kondurdu.Kara kuru ayçiçeği peri biricik dostunu bir daha göremiyeceğini düşünerek, kelebek periye sıkı sıkı sarılırken gözlerinden bir damla yaş aktı usulca..
Bir çekirdek büyüklüğünde olan bu gözyası kelebek perinin kanatlarına süzüldü ve Tanrı da,arkadasının bu sevgisinden dolayı armağan etti küçük kara taneli gözyasını kelebek perinin küçük kanatlarına..
Mucizevi adam için yarattığı dünyayı armağan etmeden önce Tanrı,yüreğine küçük bir umut ve kucaklar dolusu sevgi yerleştirdi kelebek periyi sevsin diye.
Tanrı ve tüm peri dostlarıyla vedalastıktan sonra bulutlarda süzüle süzüle armağan olan dünyaya doğru yolculuklarına başladılar böylece...
Göz açıp kapayıncaya kadar kasımpatı çiçekleriyle bezenmiş armağan dünyanın kapısındaydılar.
Kasımpatı çiçeklerinin taze kokusunu içlerine çekerek,güzel adamın bir adımıyla girdiler armağan dünyaya..
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!