AŞKOLSUN ÇARPIŞMA!
Eskiliğin müstesna kokusu sinmiş şehrin Eylül renklerinde bir gün, ağaçlı yolun karşısındaki küçük ve şirin bir pastanede kalabalığın orta yerinde zamanın muzip yanına karşı koyamayan bir kadın ve bir erkek, çekim gücü yasasına boyun eğmekte ve bakışlarının buluştuğu noktada birbirlerine bakmaktadırlar. Her ikisi de akıllarından geçen düşüncelere şaşkınlıkla engel olmaya çalışsalar da bazen karşı konulmaz girdaba kapılmanın, olacak olanın yaşanması yasasının gereği olduğunu bilmemekteydiler.
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
hani şiirsel anlatımların gerçekliği düşerde kelimelere bu yazıtlarında başarısı okundukça değerine can verir ya....sayın alacaatlı her iki güzelliktede başarılı bir yazansınız...tebriklerim artarak kutluyor sizi...
Uzun zamandır hem şirilerinizden hem de yazılarınızdan uzak kalmanın ne kadar büyük kayıp olduğunu sayfalarınızda gezinir iken çok daha iyi anlıyor ve görüyorum.
Kaleminizin ve yüreğinizin gücünü zaten biliyorum ve okuduğum bu hikaye bir kez daha kanıtladı gücünüzü.
Kutluyorum kaleminizi ve sevgiler yüreğinize
güçlü bir kaleminiz var Rengin Hanım,beğeniyle okudum...kutlarım,sevgi saygılar sunuyorum...
Roman tadında güzel bir aşk hikayesiydi, elektronların çarpışması gibiydi karşılaşmaları ve güzeldi kutluyorum tam puanımı gönderiyorum...
'- Evet, Rüya Hanım haklısınız. Zaman, ayarsız saatler gibidir... Nerede ve nasıl çalışacağı bilinmiyor. Ama bir yerde kurulduğu kesin... Bir yerde ve bir zaman... Ama bugün değil… '
RENGİN KALEMİN GELECEĞİN IŞIĞINI BUGÜNDEN EKİYOR YÜREKLERE...
ÇOK GÜZELDİ....
Kolay değildir öykü yazmak. Kurgu başlı başına bir sorundur. Ama daha da önemlisi yaratılacak kahramanlardır. Onları çevresi içinde gösterebilmektir. Tabiiki öykü dili hepsinin tepesinde Demokles'in kılıcı gibi sallanacaktır. Siz başarmışsınız. Severek okudum. Tam puanla kutluyorum.+ant. Esenlikler dileğimle...
ÇOK GÜZEL BİR ÇALIŞMA PAYLAŞTIĞINIZ İÇİN TEŞEKKÜRLER.
Başarılı ve okunası bir çalışma olmuş..paylaşıma tşk..
çok güzel. aşkı ve tutkuyu harika ifade eden, ilginç bir hikaye. araya giren şiirler için ise söylenecek şey yok. Her biri şiirselliğin doruklarındaydı. Kutlarım.
Yüreğinize sağlık yine muhteşem bir paylaşım ve İnsanoğlunun ömrünün her evresinde yaşabileceği güzel bir Olguyu anlatmışsınız İnsanoğlu Hayal yada rüya düşünmeden Bu günü yaşamalıdır çünkü bu gün hem dünden daha iyi olacak hemde Yarının Mutluluğu için gereklidir bu güzel paylaşım için size teşekkürler
Saygılar
Bu şiir ile ilgili 57 tane yorum bulunmakta