Bütün aşklar tatlı başlar ve hüzünle biter genelde.
Kendisini aşka hazır hisseden körpe kız ve delikanlılığa adım atanlar, kendisine şöyle ya da böyle ilgi gösteren karşı cinse hemencecik âşık oluverirler.
Kimdir, nedir, necidir, ortak yanları, alışkanlıkları hiç önemli değildir o ilk aşkın başladığında.
Dünlerde karşı cinslerin birbirleriyle kontak kurabilmeleri aynı sokakta yaşayanlar için bile zor, çok yerde de imkânsızdı. Sevilene bir mendil, tarak, ayna ulaştırabilmiş olmanın çok derin heyecan ve hazları vardı. Kibrit kutusunda alınıp verilen pusular çok değer taşır, yıllarca saklanırdı.
Günümüzde kıtalararası kontak kurulabiliyor artık.
Henüz ilköğretim çağındaki kızlarımız gittikleri okullarından dönmeyiveriyorlar sabah çıktıkları evlerine. Sonrasında anlaşılıyor ki bir delikanlının arkasına düşüp, gidivermiş. Anlaşılamayanlar çoğunlukta. Yıllarca kızın ana-babası kızlarını arıyor ellerinde kızlarının yıllar önceki fotoğrafıyla.
Bir çift sözün, bir bakışın başlattığı aşklar o an yeşeriveriyor; eller kenetleniyor, zamanlar iç içe geçiriliveriyor.
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman