Aşklar Ve İntiharlar Şiiri - Yüksel Önaçan

Yüksel Önaçan
146

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Aşklar Ve İntiharlar

Bütün aşklar tatlı başlar ve hüzünle biter genelde.
Kendisini aşka hazır hisseden körpe kız ve delikanlılığa adım atanlar, kendisine şöyle ya da böyle ilgi gösteren karşı cinse hemencecik âşık oluverirler.
Kimdir, nedir, necidir, ortak yanları, alışkanlıkları hiç önemli değildir o ilk aşkın başladığında.
Dünlerde karşı cinslerin birbirleriyle kontak kurabilmeleri aynı sokakta yaşayanlar için bile zor, çok yerde de imkânsızdı. Sevilene bir mendil, tarak, ayna ulaştırabilmiş olmanın çok derin heyecan ve hazları vardı. Kibrit kutusunda alınıp verilen pusular çok değer taşır, yıllarca saklanırdı.
Günümüzde kıtalararası kontak kurulabiliyor artık.
Henüz ilköğretim çağındaki kızlarımız gittikleri okullarından dönmeyiveriyorlar sabah çıktıkları evlerine. Sonrasında anlaşılıyor ki bir delikanlının arkasına düşüp, gidivermiş. Anlaşılamayanlar çoğunlukta. Yıllarca kızın ana-babası kızlarını arıyor ellerinde kızlarının yıllar önceki fotoğrafıyla.
Bir çift sözün, bir bakışın başlattığı aşklar o an yeşeriveriyor; eller kenetleniyor, zamanlar iç içe geçiriliveriyor.
İki bedende de akıl bir karış havada elektrik alıp vermeler başlıyor. Elektriklenme azaldıkça bir karış havadaki akıl gözlere hükmetmeye başlıyor yavaş yavaş. Ve âşıklardan bir tanesi, karşısındakinin hiç de kendi ayarında, sevilebilecek birisi olmadığını görüyor, ayrılmak istediğini söylüyor. terk edilmeyi hazmedemeyen karşıdaki “yok öyle mama” deyip, silaha sarılıyor.
Ya üniversiteli kızlarımız, delikanlılarımız?
Öğrenci yurduna girebilmek için onca çabalıyor, âşık olunca(?) da hemen bir ev kiralıyor. Birlikte kalmaya, tutucu il ve ilçedekiler de yan yana iki daire tutup, aradaki duvardan bir kapı açıveriyor ve istemedikleri halde birisi anne, diğeri baba oluveriyor.
Çöpte bir poşete sarılı yeni doğmuş bir bebek.
Apartman kapısına bırakılmış yeni doğmuş bir bebek.
Asansör boşluğundan atılmış yeni doğmuş bir bebek.
Şehirlerarası otobüslerin dinlenme tesislerinde doğurulur doğurulmaz çöpe atılmış bir bebek…

Beyaz atlı, pardon, otolu prens ortadan kaybolunca, ya da genç kızımızı aşağılayıp terk edince, kızımız kendisinin canını verebileceği bir yer arıyor.
Boğaz köprüleri, uçurumlar, apartman katları, banyolar, azgın sular, haplar..

Dininden, kültüründen uzak, eğitimi annesi-babasıyla birlikte seyrettiği dizi filmlerine bırakılmış çocuklarımız…
Yarınlarda sağlıklı bir evlilik yapabileceğinizi düşünebiliyor musunuz?

Yüksel Önaçan
Kayıt Tarihi : 7.6.2010 14:25:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Lemide Çakır
    Lemide Çakır

    İFADELERİNİZ HİSSETTİRİCİ..DÜŞÜNDÜRÜCÜ...YÜREK BURKUCU ...TEBRİKLER VE ÜSTADIM BİR ÖZÜR , BİR DEMET GÜL İLE GELDİM KAPINIZA AFFINIZA SIĞINDIM SAYGILARIMLA 10+ANT

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Yüksel Önaçan