16 Eylül'dü
Meyhane tadında bir akşamdı
Eymir’e tepeden bakıyorduk
Gece sulara gömülmüştü
Gökyüzü delik deşikti
Mevsim, rüzgarı kuşanmış, 
   yüklenilen anlamların acısını çıkarıyordu ağaçlardan 
   yaprak yaprak
Üşüyorduk.. Yalnızdık..
Acemi korkularımız 
   üstü kapalı, anlamı ardına kadar açık kelimelerimiz vardı
Elimden gelmeyen tek şeydi ya sevdaya tutulmamak
   Tutuldum kaldım..
   Antik bir rüyaya daldım.
16 Eylül,
Yani bugün
Berhane tatsız bir akşam
Eymir, 
   okunmuş bir kitap gibi öksüz
Gece içime mi gömülmüş ne, 
   yüreğim delik deşik
Bir türkü, 
   acıları kuşanmış sözlerine, 
   yitirilen sevdaların acısı çıkarıyor yüreklerden 
   ağıt ağıt
Üşüyorum.. Yalnızım..
16 Eylül dedim ya,
Yani bugün 
Yani uyanmışlığım..  uykusuzluğum..
Yıldızların, 
ağaçkakanların gökyüzünde açtıkları delikler olmadığını öğrendiğim zamanlardan kalma 
   alışkanlıklarım,
Şiir kokulu gecelerde uyandığım, 
   antik rüya tadında, 
   sensizliğine tutulduğum 
   acısı alınmamış 
   aşklarım,
Geleceği olmayan, 
   tarihsiz tutkulara asılı kalmışlığıyla da olsa 
   bundan sonra yaşayacaklarım,
Ve sen..
Aşkkakanım...
(16-20 Eylül 2001 [Yeniden gözden geçirme: Ağustos 2010], Ankara)
Ferhat TopkayaKayıt Tarihi : 5.8.2010 09:40:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bazı şiirlerin hikayeleri hep aynıdır aslında... Bir şiirle açıklamak gerekirse: 'Sana gitme diyebilirdim, gelmiş olsaydın eğer...'
 


Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!