Bir âşık varmış küçük ülkenin büyük bir şehrinde.
O şehri onun için büyük eden soludukları aynı havaymış.
Aşkını dilde değil kalpte yaşatan sevdasını ona hiç haykıramayan bir âşıkmış çünkü korkarmış aşkının kırılmasından incelmesinden…
Sağ gözüyle bakarmış sol güzünden kıskanarak…
Anlayamamış aşkı onun ona olan sevdasını Ve dökmüş ak sayfalara kusmuş içindekileri umarsızca ama fedakârca ve seçerek yazmış cümleleri.
Yine o kırılmasın incinmesin diye,
Bir gün büyük babam bir hikaye anlatmıştı bana mecnun hasta olmuş yataklara düşmüş gel zaman git zaman iyileşememiş doktor çağırmışlar doktor demiş çöllerde dolaşmaktan güneş çarpmış mecnuna çantasından çıkarmış bir iğne tam mecnuna yapacak mecnun irkilmiş neden irkildin korktun demiş doktor sen ki çöllerde aşkın için ölmekten korkmadın bir iğneden mi korkacaksın ondan korkmadım doktor bey demiş mecnun içimdeki Leyla’nın canının yanmasından çekindim…
Böyle aşkları hep kitaplardan Leyla dan Mecnun dan duymuştuk ama yitirilmemiş aşklar varmış
Ferhat olmuş kitaplarda Mecnun olmuş çöllerde bazen de bir küçük ülkenin büyük bir şehrinde bir eylül akşamında akmış sınırı olmayan dizelere…
İşte bu hikâyede bunlardan birisi.
Ne kadar hikâye de anlatılanlar yaşanmakta ve kıyamet kopana kadar yaşayacak olsa bile diye tanımlamış şair…
Aydın Yerel Ailesi Olarakta bize de Yayınlaması Kaldı…
——————————————————
O Okur mu? Bu Yazdıklarımı Bilmem Ama Yaşanmış Bir Hikâye Yazacağım Sizlere
Ve halen yaşanan ve ölünceye dek yaşanacak olan bir hikâye…
Adım Gizli Kalsın Adı Gizli Kalsın…
Diyin ki İstanbul’un un bir köhne evinde, diyin ki önemli değil ülkenin birinde…
Sonu olmayan bir sevda dan yitirilmiş bir aşka inat kalemimle son kez karalayacağım sizlere…
Hep Alıştınız ya bir şiir yazacak diye yok bu sefer bir sürprizim var sizlere
Yaşanmış Bir hikâye yayınlayacağım sevenlerime ve sevmeyenlerime…
Arkasından Gelecek duygularımla yoğurduğum o kokan mısralar…
Çünkü tekrar yazmayacağım…
Nedenini sormayın!
Ben sevdamı dilde değil kalpte yaşatanlardanım…
Bir gün dervişlerin yanına gelmiş birisi demiş ki sevginin sözünü edenlerle onu yaşayanlar arasında ne fark vardır diye…
Bakın göstereyim demiş derviş…
Önce sevgiyi dilden gönülle indirememiş olanları çağırarak onlara bir sofra hazırlamış.
Hepsi oturmuşlar sofraya derken tabaklar içinde sıcak çorbalar gelmiş ve arkasından da aşk kaşıkları denilen bir metre boyunda kaşıklar gelmiş derviş bu kaşıklarından ucundan tutup öyle yiyeceksiniz diye de tembihlemiş.
Peki demişler sevgiyi dilden gönülle indiremeyenler.
Ve yemeye teşebbüs etmişler fakat oda ne kaşıklar uzun geldiğinden bir türlü döküp saçmadan götürememişler ağızlarına en sonunda bakmışlar beceremiyorlar öylece aç kalmışlar…
Şimdi demiş derviş sevgiyi gerçekten kalpte yaşatanları çağıralım.
Yüzleri aydınlık gözleri ışık gibi parlayan yüzleri gülümseyen insanlar gelmiş sofraya.
Derviş buyurun diyince.
Her biri aşk kaşıklarının ucundan tutmuş daldırmışlar çorbaya ve karşısındaki kardeşinin ağzına götürmüşler kaşıklarını böylece her biri diğerini doyurmuş ve şükrederek kalkmışlar sofradan.
İşte demiş derviş
Hayat sofrasında kim ki aşkını sevdasını sadece dilde yaşatırsa sadece kendini ve kalbini doyurursa aşkı ve sevdası aç kalacaktır…
Ve kim ki aşkını sevdasını kalbinde yaşatırsa aşkını sevdasını ve sevgisini ona verirse O da aşkı sevdası tarafından doyurulacaktır sevgi bulacaktır diye bitirmiş sözlerini…
Şüphesiz şunu da unutmayın diye eklemiş derviş…
Hayat pazarında alan değil veren kazançlıdır her zaman…
Dervişin gözlerinden iki damla yaş dökülmüş!
Sormuşlar neden hüzünlendin diye…
Demiş onu hatırladım…
Kim demişler…
O diye cevap vermiş…
Bir şey söyleyememişler…
Bu kanun âdemden gelip kıyamete kadar sürecektir…
Diye eklemiş şair ve bu şair aşkını ateşini kalbine gömecektir açıtsa bile…
Sözler var kelimeler dilimde diye sesleniyor yine bize şair
Ben Sevgimi dilde değil kalpte yaşatanlardanım diye…
Polyanacılık oynarım bazı zamanlar beyazı görürüm bir karganın kanatlarında…
Nokta önemli değil benim için koskocam ak bir sayfada…
Kanayan kalbimin damlaları yakarken ciğerimi her damladığında
Ben Sevgimi dilde değil kalpte yaşatanlardanım…
Olsun Be Şiire Geçelim şimdi…
Ben yaşarım gene sevdama inat umarsızca hayata küsmüş bir serseri tarzıyla…
Diye bitirmiş Cümlelerini…
O istemedi beni sevmeyi bende istemedim sevmeyi.
Oldu işte Tanrıma çok kızıyorum bu duyguyu bana neden verdin diye ….
Ölmek istedim ölemedim
Soğuk eylül akşamlarında
Yapamadım
Çünkü yaşamak gibi bir nedenim vardı
O vardı soluduğum havada benimle birlikte soluyan
Bir eylül akşamında ne kadar benim olmayacağını bilsem de…
Sevip de açı çeksem de
Ama bilsin ki ölünceye kadar atacak bu yürek.
Ve bu aşk ölünceye dek sürecek…
Saat 02.20 yine ağlayarak ve bir içki tebessümünde yazıyorum bu satırları
Hep öyle kal sana yazılacak şiirlere inat
Bir güvercin kadar beyaz…
Merak etme beni sevdiğim
Hiç düşünme, endişelenme…
Ben senin açılarını gömdüğüm yerdeyim
Sevda caddesi, platonik Sokak, Yalnızlık Apartmanı,
asma kat…
Adresim Belli Şehrimi Sorma.
Merak etme beni sevdiğim
Sana olan aşkımın bir ömür boyu süreceği yerdeyim
Yazılacak kelimeler yitirse de kifayetini
Ben senin açılarını gömdüğüm yerdeyim
Yağmurun ellerinde, çöllerin göbeğindeyim…
Aklına geldiğimde uykusuz kalma bir tanem …
Bir telefon bile açıp sorma ne haldeyim…
Emin ol…
“Beni ilk ‘ben yaptığın’ yerdeyim…”
Merak etme beni sevdiğim
Hiç düşünme, endişelenme…
Bir bilsen şu anda ne haldeyim…
Seninki kıymık değil, hançermiş meğer…
Ben senin açılarını gömdüğüm yerdeyim.
Merak etme beni sevdiğim
Bir sigara içimlik haldeyim
Sevmeyi bilip te sevilmeyecek bir bedendeyim
Dosta fısılda ama düşmana hiç anlatma…
Ben senin açılarını gömdüğüm yerdeyim
Merak etme beni sevdiğim
Eski aşk, yeni sevda, son yangın…
Bir bilsen şu anda ne haldeyim…
Ben senin açılarını gömdüğüm yerdeyim
Merak etme beni sevdiğim
Hiç düşünme, endişelenme…
Ben senin en son bıraktığın yerdeyim
Halen seni sevmek deyim ve ölene dek seni seveceğim…..
Ve Bitti Şiir sustu şair
Hoşçakalın sevdiklerim ve sevmeyenlerim…
Ben sizin ben yaptığınız yerdeyim…
Bu Sözler yaşanmış duyguların kelimelere dönüşmüş halleriydi
Kimi damla oldu aktı gözlerden kimi sancı oldu tek tek attı yüreğimde…
Bu Sözler yaşanmış duyguların kelimelere dönüşmüş halleriydi
Hoşça kalın sevdiklerim ve sevmeyenlerim…
Ve Bitti Şiir sustu şair
Hoşçakalın en önemlisi aşkla kalın…
Yazan: Mühim Değil! İşte Öyle Bir Şey……………
11 eYLÜL 2010 – 05:33
Kayıt Tarihi : 14.9.2010 01:03:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!