Aşkın yükseliş alanları vardı aslında alçalmak için hızla koştuğu anlardı. Ta ki tökezleyinceye kadar. Düşerken tutunacak bir söz arardı.
Ruhum boşlukta sağa sola yalpalıyor. Bazen duvarlara çarpıyor. Her çarpmada derin yaralar alıyor ve o yaralar ki kapanmadan bir diğerini kanatıyor. Ölümcül değil ama tedavisi yok.
Göç zamanının yalnızlığıdır yaşananlar, okunmamış mektupların cevapları. Pimi çekilmemiş bomba gibi masumdu. Çekilen pim ile birlikte etrafa şarapnel parçaları gibi dağılacak sözcüklerle doluydu.
Şarabın yemeğe eşlik etmesi gibi bir hoşluktu yaşanmışlıklar. Güzel geçen bir gecenin ardında olmamış gibi davranıp, bir fincan kahveyi paylaşırken amacın paylaşmak değil zamanın çabuk geçmesi gibiydi, biten kahvenin ardından yaşanacak olan ayrılıklar.
limanları sıkıcı olur
kuş uçar gemi geçmez,
kervan zaman içinde.
böyle kentlerde insan
fırtına gibi sever,
yazarın yaşadığklarını içinden geldiği şekilde samimi ve güzel bir şekilde yazıya dökmesi kaleminiz daim olsun
Son zamanlarda okuduğum mükemmel bir şiirdi. Akıcı, duygu yüklü, içten, bir o kadar da etkileyici. İnsanı bir yerlere alıp götüren, anlatımı ile çok farklı, baştan sona benzetmeler ve final mükemmeldi. Bu güzel dizeleri yazan kaleminizi, yazdıran gönlü, canı gönülden kutluyorum. Yürek sesiniz hiç susması, gönül pınarınız hep çağlasın. Yüreğinize sağlık, tabiki 10 puan; Harikasınız; iyiki varsınız saygı ve sevgi selamlarımla...
Duygu ve betimlemeler çok güzel kutluyorum,, şair yüreği,selamlarımla.
Son sözleri söylenmemiş aşk yaşanıyordu aslında uzatılarak...
Bütün düşünceler bakışlara direniyordu aslında tükenmemek için...
Yalvarmayan seslerin tınısı ağırlaşmış, kalınlaşmış, bir türlü hedefine varamayan mermiler gibi salınıyordu boşa...
Sadece şaşkınlığın gecikmişliği yapışmıştı eskimiş sevdaya, çürümek için, körlemesine renkler salınıyordu, renk cümbüşlüğünü kaybederek pişmanlıklara, tümü siyahlaşmış zamanlara uzuyordu düşler...
Sadece garipleşen bir yürek vardı sevgi çıkmazında, sadece yalvarmayan bakışlar dolanıyordu unutulmuş gölgeliklerde, küskünlük ve de acınası beden çöküklüğü dar ediyordu düşünceleri...
Dar anların geniş bakışları atıyordu diplere çaresizlikle kendini, sevginin girdaplarıydı aslında çaresizleşen bedende, unutulmuş geç zamanların feryadıydı aslında bakışları perperişan eden ve de çaresizleşen...
Sevginin yoksul zamanlarıydı bu yürek vuruşlarında kalan... Ve haykırışlar boşaydı sevmeye dahi, yok sayılan geçmişe dahil, var ki yok ki tersliğinde kalmış bir sevgiye dair ve başın yere eğilmesiyle çaresiz haykırışlarla, say ki sen,bende hiç olmadın, say ki ben seni ölesiye sevdim, say ki ben seni unutamadım, say ki ben seninle hiç yaşamadım derken de zavallılaşan yüreğimin mahzunluğuna sığınarak, say ki ben seni hiç sevmedim, say ki ben seni çok ama çok eskilerde çok sevdim...
Say ki şimdilerde yitik aklımla ben sende kalmak istiyorum diyemiyorum eskisi kadar...
Ve artık çok geç eskilerde yaşar gibi yaşamaya...
Mustafa Yılmaz
ant+10
Tebrik ediyorum güzel çalışmanızı ve yürek sesinizi, başarılar diliyorum.
Akıp giden zamanın içinde ne değin çok ritm varsa yazınsaldaydı.
Kalemin kendinde değildir hüner;onu sağlam tutmak ve iyi kullanmak zorundasınız.
Bu yazınsalda olduğu gibi.
Kutluyorum.
Erdemle.
Ölümcül değil ama tedavisi yok.....düşüşü öyle bir şey galiba...yüreğinize sağlık sevgili Fatma hanım sevgi ve saygılarla....+....
Bu şiir ile ilgili 7 tane yorum bulunmakta