Kaderden bir yazı ki; silemez cümle alem,
Siyah üstüne siyah... Nasıl yazdıysa kalem!
Bilir misin sevgili; öksüz yazarlar beni
Feryadımın şerhini sayfaya işlemeden.
Hızı insafa gelse, yönü nazarlar beni
Bahtıma deli rüzgâr koptu keşişlemeden!
Âlâyiş-i dünyâdan el çekmege niyyet var
Yakında adem dirler bir şehre azîmet var
Uçdı bu fezâlardan mürg-ı dil-i nâlânım
Ârâm idemez oldum efkâr-ı seyâhat var
Devamını Oku
Yakında adem dirler bir şehre azîmet var
Uçdı bu fezâlardan mürg-ı dil-i nâlânım
Ârâm idemez oldum efkâr-ı seyâhat var
Kalbim beklemeye dayanamadığı için büyük bir bölümünü ertelemiştim. Sadece şiirleri okuyup, bitiriyordum. İki gündür fırsat bulunca okuduğum bölümler dahil baştan sona okuyup bitirdim. Yazık ki şimdide kalan bölümler için beklemek çok zor. cidden sabırsızım. Yorum yazmak haddime düşmediği içinde tam puanımı beş misli vererek beğenimi anlatmaya çalışıyorum. Mükemmel bir şiir - nesir uyumu hakim olunca yorum usta işi oluyor. Kutlarım hocam....
Emek dolu eserler için kutluyor .Sağlık ve huzurlu yaşam diliyorum.
Siz gibi değerli bir kaleme,usta bir kaleme yorum yapmak haddim değil.Ama okurken bu dizeleri,bu hikayeyi etkilenmemek mümkün değil. Çok çok güzeldi.
Saygılar
Ey sevgili, unutma! Sana bu vasiyetim:
Mahşer kurulduğunda çekilirken toz-duman
Arafta sarıl bana bırakma öksüz-yetim,
Günahım sevmek ise, ödenmiştir diyetim!
*
YÜREĞİNİZE SAĞLIK HAZ ALARAK OKUMANIN KEYFİNE VARDIM KUTLUYORUM GÜÇLÜ KALEMİNİZİ YAZAN YÜREĞİNİZİ SELAMLAR
Aşkın Veda Zamanı ve Nişan IX
Kaderden bir yazı ki; silemez cümle alem,
Siyah üstüne siyah... Nasıl yazdıysa kalem!
Bilir misin sevgili; öksüz yazarlar beni
Feryadımın şerhini sayfaya işlemeden.
Hızı insafa gelse, yönü nazarlar beni
Bahtıma deli rüzgâr koptu keşişlemeden!
Umutlarım savrulmuş yedi ayrı iklime;
Günüm, çölde serabın peşinde sürüklenir,
Gecem, her iki kutbun ayazını yüklenir!
Firarî uykularla ödesem de ecrini,
Tekinsiz kuytulara yetim düşler bıraktım.
Yüreğimde sabahsız gecelerin fecrini
Tutuşturan umuttan ne kadar da ıraktım!
Uçan kuşlardan bile nafile medet uman
Aşkım, hicran hükümlü kalemlerin dargını
Hangi temyiz bozar ki felek senin yargını?
Ne kitaptan okunur, ne defterde yazılı,
Gıyaben yargılanıp resen giydiğim hüküm.
Aşk ezelden hükümran, insafsız ve azılı...
Darası düşse bile kurşundan ağır yüküm!
Düşlerim gök kubbeden döküldü lime lime,
Zamansız yıldırımla küllenen viran diyar
Eğilmeyen başımı, senin için eğdi yâr! ...
Umut, hayal ve düşler sarıldı mendiline,
Teselli bulamadı birbirinden yetimler.
Meçhul bir rüzgâr esti ömrümün kandiline,
Nutkum tutuldu birden dilim nasıl betimler?
Sanki benim üstüme yıkılıyor asuman!
Kaderin aynasına bakıp döksem içimi;
Kâlbimdeki aşk değil, zehrin başka biçimi...
Derdimin devası yok, sitem etmem hekime;
Ömür zaman içinde küçücük bir zerreyken...
Hayatım filme benzer, sahne ağır çekime...
Dibine ışık verir mum bitmek üzereyken!
Ey sevgili, unutma... Sana bu vasiyetim:
Aşkım Araf yeminli, ne küs ne darıl bana;
Mahşerde görür görmez o anda sarıl bana!
Dilimde saklı üşür kâlbimi yakan cümle,
Sessiz çığlıklar taşır Ayyuka her bendimden.
Sükûtun perdesini yırtarken var gücümle;
Senden vazgeçmedim yâr, vazgeçerken kendimden!
Mahşer kurulduğunda çekilirken toz-duman
Çiçeklerle süslerken aşkın sahil kesmini,
Güneşe çizeceğiz mutluluğun resmini.
Bağrına esmek için ılık meltem fikriyle
Ne çölün sam yeliydim, ne dağın poyrazıydım.
Tutsaydım ellerini dilde şükran zikriyle,
Bir kelebek ömrüne seve seve razıydım!
Arafta sarıl bana bırakma öksüz-yetim;
O anda göreceksin yüzümün güldüğünü
Yerde nişan yaparız, gök yüzünde düğünü...
Hayalde yüzdün belki, bir rüya gördün ya da
Dense de yaşadığım; ne hayaldi, ne yalan...
Yarım kalan bir aşk ki; külfeti bu dünyada,
Nimeti Rûz-i Mahşer sayfalarına kalan!
Günahım sevmek ise, ödenmiştir diyetim;
Gidişime üzülme vuslat öbür tarafta,
Yarım kalan sevdalar yaşanırmış Arafta!
........
Umutlarım savrulmuş yedi ayrı iklime;
Uçan kuşlardan bile nafile medet uman,
Düşlerim gök kubbeden döküldü lime lime,
Sanki benim üstüme yıkılıyor asuman!
Ey sevgili, unutma! Sana bu vasiyetim:
Mahşer kurulduğunda çekilirken toz-duman
Arafta sarıl bana bırakma öksüz-yetim,
Günahım sevmek ise, ödenmiştir diyetim!
*
Hikayesi: Zernişan IX. Bölüm:
Nesrin hanımın sözleri; Ferhata, bulutsuz gök yüzünden yere yıldırım düşmesi gibi inanılmaz gelmişti!
İrfan Yılmaz
ŞAHİKA BİR ESER. SAYFADA BÜYÜLENİP KALDIM! ŞİİRİ ROMANINDAN, ROMANI ŞİİRİNDEN ÜSTÜN. TEBRİKLERİM SAYFANIZDA HATIRA OLARAK KALSIN. ÖMRÜNÜZ BEREKETLİ KALEMİNİZ DAİM OLSUN EFENDİM.
Üstadım, Bu şiirdeki sanata daha önce hiç şahit olmadım. Bu yeni ve muhteşem sanat, sizin önderliğinizde Türk şiirini farklı bir boyuta taşımıştır. Kültür Bakanlığı bu konuya eğilmeli, bu yeni sanat akademik düzeyde tartışılmalıdır. Bu gerçek bir zirvedir. Şiir ve hikayesine gelince; tüm samimiyetimle iddia ediyorum ki, göğsündeki kalbi kan pompasından başka bir işe yaramayanları bile insafa ve insanlığa yükseltecek türdendir. Yine tüm içtenliğimle belirtmeliyim ki, siz 21. Yüzyılın Türk şiirinde çok önemli bir noktada bulunuyorsunuz. Üretkenliğinizin devamı temennisiyle, sağlıklı ve uzun ömürler dilerim üstadım.
Şiiri e-posyayla aldığımda okuduğumda boğazımın düğümlendiğini hisettim. Nedense gözlerim doldu. Sayfaya geldiğimde bir hoş oldum. Garip bir şey. Sanki benim yazmak isteyip de yazamadıklarım yazılmış gibime geldi.
*Tekinsiz kuytulara yetim düşler bıraktım.* mısrasında göz yaşlarımı tutamadım.
Mahşere kalan sevda üzerine yapılan kurguyla çok etkileyici bir şiirdi. Bence hikaye kısmı şiirden çok daha etkileyici. Dileğim kitap olarak yayınlanmasıdır. Kesintisiz olarak okumak istiyorum.Başarılar diliyorum efendim.
Ben de bir kaç arkadaşıma şiiri e postayla ileteyim.
sanata gönül vermiş bir üstadın gönlüne açılan kapıdır
'Aşkın Veda Zamanı ve Nişan'
gönül bahçenizde gezinmek güzel üstadım.
Aşkın Veda Zamanı ve Nişan IX
Kaderden bir yazı ki; silemez cümle alem,
Siyah üstüne siyah... Nasıl yazdıysa kalem!
Bilir misin sevgili; öksüz yazarlar beni
Feryadımın şerhini sayfaya işlemeden.
Hızı insafa gelse, yönü nazarlar beni
Bahtıma deli rüzgâr koptu keşişlemeden!
Umutlarım savrulmuş yedi ayrı iklime;
Günüm, çölde serabın peşinde sürüklenir,
Gecem, her iki kutbun ayazını yüklenir!
Firarî uykularla ödesem de ecrini,
Tekinsiz kuytulara yetim düşler bıraktım.
Yüreğimde sabahsız gecelerin fecrini
Tutuşturan umuttan ne kadar da ıraktım!
Uçan kuşlardan bile nafile medet uman
Aşkım, hicran hükümlü kalemlerin dargını
Hangi temyiz bozar ki felek senin yargını?
Ne kitaptan okunur, ne defterde yazılı,
Gıyaben yargılanıp resen giydiğim hüküm.
Aşk ezelden hükümran, insafsız ve azılı...
Darası düşse bile kurşundan ağır yüküm!
Düşlerim gök kubbeden döküldü lime lime,
Zamansız yıldırımla küllenen viran diyar
Eğilmeyen başımı, senin için eğdi yâr! ...
Umut, hayal ve düşler sarıldı mendiline,
Teselli bulamadı birbirinden yetimler.
Meçhul bir rüzgâr esti ömrümün kandiline,
Nutkum tutuldu birden dilim nasıl betimler?
Sanki benim üstüme yıkılıyor asuman!
Kaderin aynasına bakıp döksem içimi;
Kâlbimdeki aşk değil, zehrin başka biçimi...
Derdimin devası yok, sitem etmem hekime;
Ömür zaman içinde küçücük bir zerreyken...
Hayatım filme benzer, sahne ağır çekime...
Dibine ışık verir mum bitmek üzereyken!
Ey sevgili, unutma... Sana bu vasiyetim:
Aşkım Araf yeminli, ne küs ne darıl bana;
Mahşerde görür görmez o anda sarıl bana!
Dilimde saklı üşür kâlbimi yakan cümle,
Sessiz çığlıklar taşır Ayyuka her bendimden.
Sükûtun perdesini yırtarken var gücümle;
Senden vazgeçmedim yâr, vazgeçerken kendimden!
Mahşer kurulduğunda çekilirken toz-duman
Çiçeklerle süslerken aşkın sahil kesmini,
Güneşe çizeceğiz mutluluğun resmini.
Bağrına esmek için ılık meltem fikriyle
Ne çölün sam yeliydim, ne dağın poyrazıydım.
Tutsaydım ellerini dilde şükran zikriyle,
Bir kelebek ömrüne seve seve razıydım!
Arafta sarıl bana bırakma öksüz-yetim;
O anda göreceksin yüzümün güldüğünü
Yerde nişan yaparız, gök yüzünde düğünü...
Hayalde yüzdün belki, bir rüya gördün ya da
Dense de yaşadığım; ne hayaldi, ne yalan...
Yarım kalan bir aşk ki; külfeti bu dünyada,
Nimeti Rûz-i Mahşer sayfalarına kalan!
Günahım sevmek ise, ödenmiştir diyetim;
Gidişime üzülme vuslat öbür tarafta,
Yarım kalan sevdalar yaşanırmış Arafta!
........
Umutlarım savrulmuş yedi ayrı iklime;
Uçan kuşlardan bile nafile medet uman,
Düşlerim gök kubbeden döküldü lime lime,
Sanki benim üstüme yıkılıyor asuman!
Ey sevgili, unutma! Sana bu vasiyetim:
Mahşer kurulduğunda çekilirken toz-duman
Arafta sarıl bana bırakma öksüz-yetim,
Günahım sevmek ise, ödenmiştir diyetim!
*
Bu şiiri radyoda şairin kendi sesinden dinledim. Şiir bittiğinde bir rüyadan uyanır gibi oldum. Nerede bulabiliriz diye araştırdık. Dostların yardımıyla şiiri bu sitede bulduk. Bize bu şiiri okuma şansını veren şaire ve siteye binlerce kez teşekkür ederim.
Asıl tebrik ve teşekkürlerim roman için olacaktır. Uzun yazıları pek okuyamaz tez usanırdım. ancak bu eseri bir başladım bırakmak ne mümkün. Göz yaşlarımı tutamadım.
Harika bir eser. Dilerim dizisi yapılır......
Hayalde yüzdün belki, bir rüya gördün ya da
Dense de yaşadığım; ne hayaldi, ne yalan...
Yarım kalan bir aşk ki; külfeti bu dünyada,
Nimeti Rûz-i Mahşer sayfalarına kalan!
Günahım sevmek ise, ödenmiştir diyetim;
Gidişime üzülme vuslat öbür tarafta,
Yarım kalan sevdalar yaşanırmış Arafta!
........
Baştan sona harika dizeler ve güzel bir anlatımla hikayesi yüreğinizden dökülen inciler gibi. Yüreğinize, kaleminize sağlık efendim. Saygılar.
Bu şiir ile ilgili 258 tane yorum bulunmakta