Kaderden bir yazı ki; silemez cümle alem,
Siyah üstüne siyah... Nasıl yazdıysa kalem!
Bilir misin sevgili; öksüz yazarlar beni
Feryadımın şerhini sayfaya işlemeden.
Hızı insafa gelse, yönü nazarlar beni
Bahtıma deli rüzgâr koptu keşişlemeden!
Her gün bu kadar güzel mi bu deniz?
Böyle mi görünür gökyüzü her zaman?
Her zaman güzel mi bu kadar,
Bu eşya, bu pencere?
Değil,
Vallahi değil;
Devamını Oku
Böyle mi görünür gökyüzü her zaman?
Her zaman güzel mi bu kadar,
Bu eşya, bu pencere?
Değil,
Vallahi değil;
Hikayesi şiirden, şiir hikayesinden üstün.
Az bile anlatmışlar. Gerçekten de süper bir şiirmiş*****
ŞİİRİ VE HİKAYESİYLE MÜKEMMEL ZENGİN BİR SUNUM..
yÜREĞİNİZE SAĞLIK, KUTLUYORUMM
SAYGILAR
Merhaba hocam.
Zernişan/ı dizi film seyreder gibi okudum. Okudukça kimi kendimi mor bulutların üzerinde, kimi zaman engin okyanuslarda, kimi zaman da ıssız çölllerde hissettim. Çok güzel bir roman oluyor.
Şiir tünden tunç uyaktan mı yoksa öykünün içinden süzülüp geldiğinden mi olayların zincirleme akışından kaynaklandığından belki çok etkiledi beni. Sizin hayranı olduğum ödüllü şiirlerinizden birisi profilimde duruyor. Bu şiiriniz ondan bile daha güzel olmuş. Ancak ilk göz ağrısı gibi bende anıları olan o şiiriniz hep profilimde tutacağım.
♥ Gönül ♥ Beni Suçlama
Güneş'in gözlerini kamaştıran bir peri,
Tütsü yaktı büyüsü her yeri sardı gönül.
Yüreğime kor düştü gördüğüm andan beri,
Sanki beden ruhundan ayrı yaşardı gönül!
Düş içinde düş gibi habersiz gelen sevi,
Bir kıvılcım düşürdü palazlandı bir nevi,
Sönmesini beklerken küle döndü can evi,
Bir bakışla bu işi nasıl başardı gönül?
Annesi peri sultan, kızı ondan beterdi;
Kokusu: Miski amber buğusunda eterdi,
Gülüşü şöyle dursun, bakışları yeterdi,
Neyi anlatsın kalem dahası vardı gönül!
Gönül beni suçlama kendin de gördün işte,
Ne büyüler gizlenmiş gül dudak inci dişte,
Yay hedefe gerilmiş ok bekler mi kirişte?
Sevdanın gizli oku sinemi yardı gönül!
Güz yaprağı üstünde şebnem billurlaşmadan,
Gönül inada bindin bildiğinden şaşmadan,
Ömür yazdan süzülüp zemheriye aşmadan,
Saçlarıma kar yağdı mevsim bahardı gönül!
Sayamadım kaç bela bir başıma üşüştü,
Sevdamın tutkusunda ispatlanırken rüştü,
Mühürlenmiş kaderden bana ayrılık düştü,
Yitik düşler elinde aşkım kumardı gönül!
Her bitimi yeniden başlatırken sızını,
Nasıl tarif edeyim yıldırımın hızını?
Hangi bulut içine sinmiş peri kızını,
Bana geri versin ki gözde buhardı gönül?
Kaç aşık benim gibi yollara akın akın,
Düşerken sandılar ki peri kızı çok yakın!
Tutamadım diyerek beni kınama sakın;
Elime uzaklığı yıldız kadardı gönül!
Serap oldu gözüme tutulmadı bir daha,
Kaç gece akreplerle diri çıktım sabaha?
Çöl güneşi altında bahtıma düşen vaha:
Suyu toprağa sızmış küskün pınardı gönül!
Ne Ferhat'ın dağları ne de Mecnun'un çölü,
Benzemedi sevdama, derinlikte Lut Gölü.
Yolcusunu bir bilsen: Sanki yaşayan ölü...
Düştüğüm sevda yolu sonsuzluk ardı gönül!
+++++ŞİMDİ DE BU ŞİİRİNİZ GÖNLÜMDE KENDİSİNE BAMBAŞKA YER BULDU+++++
Aşkın Veda Zamanı ve Nişan IX
Kaderden bir yazı ki; silemez cümle alem,
Siyah üstüne siyah... Nasıl yazdıysa kalem!
Bilir misin sevgili; öksüz yazarlar beni
Feryadımın şerhini sayfaya işlemeden.
Hızı insafa gelse, yönü nazarlar beni
Bahtıma deli rüzgâr koptu keşişlemeden!
Umutlarım savrulmuş yedi ayrı iklime;
Günüm, çölde serabın peşinde sürüklenir,
Gecem, her iki kutbun ayazını yüklenir!
Firarî uykularla ödesem de ecrini,
Tekinsiz kuytulara yetim düşler bıraktım.
Yüreğimde sabahsız gecelerin fecrini
Tutuşturan umuttan ne kadar da ıraktım!
Uçan kuşlardan bile nafile medet uman
Aşkım, hicran hükümlü kalemlerin dargını
Hangi temyiz bozar ki felek senin yargını?
Ne kitaptan okunur, ne defterde yazılı,
Gıyaben yargılanıp resen giydiğim hüküm.
Aşk ezelden hükümran, insafsız ve azılı...
Darası düşse bile kurşundan ağır yüküm!
Düşlerim gök kubbeden döküldü lime lime,
Zamansız yıldırımla küllenen viran diyar
Eğilmeyen başımı, senin için eğdi yâr! ...
Umut, hayal ve düşler sarıldı mendiline,
Teselli bulamadı birbirinden yetimler.
Meçhul bir rüzgâr esti ömrümün kandiline,
Nutkum tutuldu birden dilim nasıl betimler?
Sanki benim üstüme yıkılıyor asuman!
Kaderin aynasına bakıp döksem içimi;
Kâlbimdeki aşk değil, zehrin başka biçimi...
Derdimin devası yok, sitem etmem hekime;
Ömür zaman içinde küçücük bir zerreyken...
Hayatım filme benzer, sahne ağır çekime...
Dibine ışık verir mum bitmek üzereyken!
Ey sevgili, unutma... Sana bu vasiyetim:
Aşkım Araf yeminli, ne küs ne darıl bana;
Mahşerde görür görmez o anda sarıl bana!
Dilimde saklı üşür kâlbimi yakan cümle,
Sessiz çığlıklar taşır Ayyuka her bendimden.
Sükûtun perdesini yırtarken var gücümle;
Senden vazgeçmedim yâr, vazgeçerken kendimden!
Mahşer kurulduğunda çekilirken toz-duman
Çiçeklerle süslerken aşkın sahil kesmini,
Güneşe çizeceğiz mutluluğun resmini.
Bağrına esmek için ılık meltem fikriyle
Ne çölün sam yeliydim, ne dağın poyrazıydım.
Tutsaydım ellerini dilde şükran zikriyle,
Bir kelebek ömrüne seve seve razıydım!
Arafta sarıl bana bırakma öksüz-yetim;
O anda göreceksin yüzümün güldüğünü
Yerde nişan yaparız, gök yüzünde düğünü...
Hayalde yüzdün belki, bir rüya gördün ya da
Dense de yaşadığım; ne hayaldi, ne yalan...
Yarım kalan bir aşk ki; külfeti bu dünyada,
Nimeti Rûz-i Mahşer sayfalarına kalan!
Günahım sevmek ise, ödenmiştir diyetim;
Gidişime üzülme vuslat öbür tarafta,
Yarım kalan sevdalar yaşanırmış Arafta!
........
Umutlarım savrulmuş yedi ayrı iklime;
Uçan kuşlardan bile nafile medet uman,
Düşlerim gök kubbeden döküldü lime lime,
Sanki benim üstüme yıkılıyor asuman!
Ey sevgili, unutma! Sana bu vasiyetim:
Mahşer kurulduğunda çekilirken toz-duman
Arafta sarıl bana bırakma öksüz-yetim,
Günahım sevmek ise, ödenmiştir diyetim!
*
+++++HARİKAYDI, TEBRİK EDERİM, TEŞEKKÜR EDERİM.+++++
Sevgilerim ve saygılarımla hocam...
Hızla kitaplaşma yolunda yol alan 'Aşkın Veda Zamanı' serisinin 9. bölümü de çok güzel birşekilde kalem bulmuş. kutlarım sevgili İrfan Yılmaz bey dostum. selam ve saygılarımla
Ah, keşke olmasaydı zamandan şikâyetim!
Şiir gibi olurdu gördüğüm her bir zerre
Yorgun düşen gözüme itirazdı niyetim
Dinlemez ki sözümü yenildim yüzbin kere
Usta kalemleri okumanın zevkini biliyorum lâkin hem zaman hem sağlığım açısından o kadar sınırlı dolaşıyorum ki buralarda. Okudum, müthiş olmuş demek de bana yakışmaz.
Düz yazı bölümlerini sonraya bırakarak şiirde gezindim hayranlıkla. Kutluyorum Değerli gönül dostumu
Saygılarımla
bravo çok kapsamlı bir çalışma allah youlnuzu açık etsin
'Kelimlerin tükendiği yer' Dr. İrfan Yılmaz beyin Edebi Eserleri..gercekten böylesi degerli bir eseri gelisi-güzel okuyup yorumda bulunmak istemedim.. son üc gündür giriyorum ve okuyorum, tasviri kolay ama bir kritik yapmak güc, aslinda kolay olani yapamkta istemedim(klise yorumlar) bu yüzden Türk Edebiyatina verdiginiz degerin ederi biz okurlarca sadece 'alkislanmasidir' sonsuz saygi ile...
Zernişan yazı dizini beğeni ve merakla takip ediyorum. İlk bölümlerini okurken uznca bir öykü düşüncesine kapıldığım eser süreç içerisinde öykü konumundan uzaklaşıp adım adım roman olma vasfına büründü. Eserin, kurgu tekniğiyle hayal ürünü olmaktan ziyade güncel yaşamdan alıntılar, bire bir yaşanmışlıklardan esinlendiği izlenimini edindim. Eserin motive edici yoğun bir his ve edebi değerinden ödün vermeyen bir akıcılıkla yazıldığı daha ilk bölümlerinden itibaren göze çarpıyor. Tamamlanıp kitap olarak yayınlandığında hakkı olan ilgiyle karşılanacağını söylemek bence kehanet olmaz. Çünkü eser; yazılış tekniği, kahramanlarının günlük yaşamdan seçilmiş olması, merak uyandıran ve sürükleyici konusu, şiir gibi akıcı üslubuyla bunun ipuçlarını veriyor.
Zernişan'ın edebiyatımıza hayırlı olması dileklerimle şiire geçiyorum.
Kaderden bir yazı ki; silemez cümle alem,
Siyah üstüne siyah... Nasıl yazdıysa kalem!
Yedişer mısralık bentlerle yazılan şiirin giriş beytiyle başladığını görüyorum. Kanımca giriş beyitleri bir şiir için iki ucu keskin kılıç gibidir. Şiirle bütünleştiğinde; tahtına kavuşmuş bir şiirin başında taç gibi ışıldayıp metnin asaletini onaylarken, Şiire anlam, uyak, ana fikir olarak uyum sağlayamazsa cmlenin tam anlamıyla: Hariçten gazel okumak gibi durur!
Bu şiirdeki giriş beytinin, anlam, duygu ve düşünce yüklenimi, tunç uyak ve ana fikir olarak adeta metninin bir özeti gibi şiirin başına taç gibi yakıştığı düşüncesindeyim. Berceste özelliğiyle şiirin başına konan bu taç beyit, daha ilk bende geçişte büyüleyici atmosferiyle farkını hissettiyor.
Şiir metni her bendine ustalıkla dokunan imgeleri, olağan sınırların ufkunu aşan eşsiz ve benzersiz betimlemleri ile hafızalara kazınıyor. Örnek olarak birkaç mısra alırsak:
Tekinsiz kuytulara yetim düşler bıraktım.
...
Gıyaben yargılanıp resen giydiğim hüküm.
...
Aynı başarı, mısraların beyitleşmesindeki geçişteki ustalıkta da göze çarpıyor:
Hızı insafa gelse, yönü nazarlar beni
Bahtıma deli rüzgâr koptu keşişlemeden!
...
Hayatım filme benzer, sahne ağır çekime...
Dibine ışık verir mum bitmek üzereyken!
Şiir tekniğinde bunlardan da fazla hayranlık uyandıran Şaiirin uyaksız bırakıp şiir finalinde taçlandırdığı serbest mısraların he bendin sonundaki beyitlerle olan bağlantılardaki derin anlam bütünlüğüdür. Bir kaç örnek vermek gerekirse:
Umutlarım savrulmuş yedi ayrı iklime;
Günüm, çölde serabın peşinde sürüklenir,
Gecem, her iki kutbun ayazını yüklenir
...
Uçan kuşlardan bile nafile medet uman
Aşkım, hicran hükümlü kalemlerin dargını
Hangi temyiz bozar ki felek senin yargını?
...
Düşlerim gök kubbeden döküldü lime lime,
Zamansız yıldırımla küllenen viran diyar
Eğilmeyen başımı, senin için eğdi yâr! ...
...
...Ve ayrı düşen mısraların vuslata ermesiyle akıllara kazınan müthiş final:
Umutlarım savrulmuş yedi ayrı iklime;
Uçan kuşlardan bile nafile medet uman,
Düşlerim gök kubbeden döküldü lime lime,
Sanki benim üstüme yıkılıyor asuman!
Ey sevgili, unutma! Sana bu vasiyetim:
Mahşer kurulduğunda çekilirken toz-duman
Arafta sarıl bana bırakma öksüz-yetim,
Günahım sevmek ise, ödenmiştir diyetim!
Günlerce tekrar tekrar okudum. Şiir ve nesir hakında uzun uzun düşündüm.
Tümü tunç uyakla okurlarına sunulan enfes bir şiir... Okunmaya başlandığı andan itibaren okuyucuyu sürükleyen şiir akıcılığındaki roman metni... ve bu güzelliklerin altına imzasını atan gerçekten de büyüleyici bir kalem.
Şair ve üyelerin size verdikleri sıfatlara selamlarımla...
Sevgi ve saygılarımı gönül sayfanız ve antolojinin gönül sayfasına bırakıyorum efendim.
(Pendik. 26. 02. 2012.)
Emeği, özeni ve şiir sevgisiyle dopdolu bu yüreği içtenliğimle kutluyorum.Daha nice paylaşımlara.saygımla...
Mükemmel bir çalışma,harikulade bir eser.Özenle yazılmış anlamlı mısralarınızı begeniyle ve keyifle okudum. Sizi ve bu harikulade eseri yazan kaleminizi kutluyorum....Selam ve Saygılar hocam listemde......
Bu şiir ile ilgili 258 tane yorum bulunmakta