Aşkın ve sevdan ziyadeleştirdi habire düşmanlarımı,
Kesik uclu kalem ile yazdırdı günlüğüme hatıralarımı.
Aşk ve şevkle yolcu ettin beni sevda yollarında,
Ama sen sen oldun duymak istemedin yanık naralarımı.
Aşkın ve sevdan bindirdi beni nalı yıpranmış vahşi bir ata,
Muhtaç ettin özlemini çektiğim sukunetli hayata.
Bu üçgünlük dünyada erken yaşlandırdın seven gönlümü,
İstediğim halde bir kez bile bırakmadın sevda balkonunda yata.
Aşkın ve sevdan ektirdi birbirinden güzel Muhammedi güllerini,
Şakıtmadın sevda bahçesinde, rengarenk aşkın bülbüllerini.
Maharetli bir ressam misali geçtim tuvalimin karşısına,
Benzetmeye çalıştım hayran olduğum gamzeli yanağındaki benlerini.
Aşkın ve sevdan geçirti beni namertlerin köprülerinden,
Miski amber kokularını teneffüs ettim bedeninin terlerinden.
Uzaktan bile olsa, göremediğimde gül kokan nur cemalini,
Fellik fellik sorardım sevda yolunun parmakla gösterilen erlerinden.
Aşkın ve sevdan yazdırdı bana en manidar aşk mektuplarını,
Çektirdi sevdanın dayanılmaz tarifsiz envai türlü sancılarını.
En uzaklardaki aşkın mektebinde kendi halinde bir öğrenci etti,
Arşınlattı kış yaz demeden bu nadide sevdanın meşakketli yollarını,
Aşkın ve sevdan yaşattı yazın Ağustosunda en şiddetli zemherileri,
Binbir taamlar içinde tattırdı bana en güçlü zehirleri.
Çekemediğim cilve ve nazlarla usandırdın beni yolcu olmaktan,
Boz bulanık akmaya başladı gönlümün dibi görünen berrak nehirleri.
Aşkın ve sevdan okuttu bana tarihe mal olmuş sevda kitaplarını,
Bir çırpıda sildirdi kolay kolay affedilmeyecek kusur ve hatalarını.
Şip şirin uykularımdan mahrum etti uzaklaştırdı beni benden,
Nadasa bıraktırdı gönlümdeki aşkın bereketli tarlalarını.
Aşkın ve sevdan damda uyurken saydırdı bana asumandaki yıldızları,
Gönül defterimden sildim sevdayı bilmeyen arsız ve hayasızları.
Sen sen ol unutma yeri göğü yaradan aşkına hiçbir zaman,
Kainatın evvel ve ahir sahibi olan Allah cayır cayır yakacak vicdansızları.
Aşkın ve sevdan gördürdü uzun ve sıkıntılı gecelerde kabuslu rüyaları,
Geçmedi bir türlü gönlümün harereti içtiğim halde buz gibi suları.
Çok iyi eğitilmiş, emrine amade bir küheylan oldum kapının önünde,
Ama ne hikmet ise inat ettin tutmadın boynumdaki zümrüt işlemeli yuları.
07/Ekim/2012
Kayıt Tarihi : 10.10.2012 12:02:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!