Günlerden Perşembe. Saatin önemi yok; bir gece vakti işte. Önemli olan bu gece bir şehrin yağmur altında kalışı. Bu gece gözü yaşlı, puslu bir hayat çırpındı ıslanan şehirde. Bu hayatı taşıyan karmakarışık bir yürek, sırf zorunluluk için geçirdiği günlere son noktayı koyup şehrin kuytu sokaklarında saklanan temiz, sakin bir mekâna attı kendini. Oturdu, kendine bir içki ısmarladı. Ellerinde duran yaşanmışlıkları silmeye çalıştı acemice. Dışarıda gürültüler, korna sesleri; dışarıda yağmur ve rüzgâr...
*
Şehrin kuytu sokaklarındaki iki kalabalık insan, yalnızlıkları şerefine geldikleri Kuytubaşı Lokantası’nda buluştular. Birbirlerinden habersiz yalnızlıklarını şarap tadında kutlarken, hayatın rengini aradılar bardağın içinde. Kadın, kör bir düğüm gibi uzattı elini şaraba; adam, şarabın kokusunu çekti sînesine. Kadın dudaklarını dokundurdu, adam bir yudum aldı. Derken içkilerini yudumladıkları bu anda bakıştılar. Bakıştılar ve bakışları paramparça olmuş gibi şaşırdılar.
- Beni parçalayan bu gözler de neyin nesi?
görünmez bir el kilitler kapılarımı,
miskinliğimden değil bu minnet
çaresizim seni sevdiğimi söyleyemem.
Dilsizim.
İyi dansçı olmasaydın eminimki bu kadar iyi yazamazdın
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta