Taş kesilmiş naralarımdan umudum akar sana
Çalkalanır içimde yılların küstah serüvenleri
İşte beni çağırıyor şehrin mavi sokaklarına
Derinlerde uğuldayıp duran aşkın nal sesleri.
Sensiz anlarımdan taşan
Zakkum tohumları kaplamış şehrin bayındır bulvarlarını
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
ŞİİR HARİKA BAŞLIK AYRI HARİKA.TAM PUANLA SELAM VE DUA İBRAHİM BEY.
Her yönüyle anlamlı akıcı bir şiir kalemine yüreğine sağlık tebrik ederim her şeyin güzel olması dileğimle selam ve saygılarımı sunarım
Harika birşey olmuş kutlarım
Hocam gerçekten bu sözler beni aşıyor yorum bile yapamıyorum hikayesine gelince harikaydı.
Saygılarımla
MEHMET ALİ ŞAHİN
Duyarlı yuregıne saglık hocam selam ve saygılarımla güzel anlatım
selami
Yılların zulmünden kan lekeleri taşır saçlarımız
vatanımın atmosferini kirleten lekeler
adanmış bir ruhun aşkı düşer ansızın geceye
cihangir eyyubinin adı sığmaz ruh veren heceye
alabildiğine dik bir yamacı yürür atlar
dindiremez bağdatın tabanına çöken acıları
zulmün matemini kalbine gömen ırak anaları
sakın ağlamayın duymam sesinizi uykudayım şimdi
uyanınca bende sizi koklar severim anadolu çiçekeri
işte ozaman içime bir mahşer gibi boşalır
beni huzura çağıran aşkın nal sesleri.
ADAM GİBİ ADAMDAN,
ADAM GİBİ BİR SERBEST OKUDUM.
TEBRİKLER YETMEZ AĞAM.
AVUÇLARIM PATLAYANA KADAR ALKIŞLAMAM LAZIM.
SELAM VE DUA İLE.
Yılların zulmünden kan lekeleri taşır saçlarımız
vatanımın atmosferini kirleten lekeler
adanmış bir ruhun aşkı düşer ansızın geceye
cihangir eyyubinin adı sığmaz ruh veren heceye
alabildiğine dik bir yamacı yürür atlar
dindiremez bağdatın tabanına çöken acıları
zulmün matemini kalbine gömen ırak anaları
sakın ağlamayın duymam sesinizi uykudayım şimdi
uyanınca bende sizi koklar severim anadolu çiçekeri
işte ozaman içime bir mahşer gibi boşalır
beni huzura çağıran aşkın nal sesleri
Güzelliği yazan ellerinize sağlık. Okurken keyif aldım. hüzünlendim. Dostlukla.
Can-ı gönülden tam puanla tebrikler. Yüreğiniz dert görmesin, kaleminizden mürekkep eksilmesin.
Şehri geceden uyandıran nal sesleridir
uçuk kaçık düşünceler
yüzümüzün rengini soldurmadan
bizi toprağa çağıran ses düşer ruhuma,
örselenmiş hayatın ayak izlerini taşır gözlerimiz
zehirli ironiler kaplamış aşkın zümrüt dağlarını
bir kuş izi arıyorum bana ait olan
beyaz taze bir karın üstünde
ben gördüm ve anladım
aşk tutuklanalı çok zaman olmuş
sevdamızın sensiz atan kalbinde.
tebrikler konusu oldukça anlamlı dizeler güçlü ah ne zaman bitecek bu insanların insanlara yaptığı zulüm
ne zaman gerçek hayatlara akacak ruh ve beden,kalemi-
nize sağlık derin bir şiirdi.
Yılların zulmünden kan lekeleri taşır saçlarımız
vatanımın atmosferini kirleten lekeler
adanmış bir ruhun aşkı düşer ansızın geceye
cihangir eyyubinin adı sığmaz ruh veren heceye
alabildiğine dik bir yamacı yürür atlar
dindiremez bağdatın tabanına çöken acıları
zulmün matemini kalbine gömen ırak anaları
sakın ağlamayın duymam sesinizi uykudayım şimdi
uyanınca bende sizi koklar severim anadolu çiçekeri
işte ozaman içime bir mahşer gibi boşalır
beni huzura çağıran aşkın nal sesleri.
BURKULDUM OKURKEN...DERİN DUYGU VE KALEM GÜZEL ...TEBRİK EDİYORUM SİZİ
Bu şiir ile ilgili 100 tane yorum bulunmakta