“ O aşkı kalbinde taşıyordu, sizse dilinizde aşk kalpte olursa bir daha hiçbir güç onu oradan söküp atamaz, aşk dilde olursa; buz üstüne yazılan yazı gibidir. Zamanla o buz dış etmenlerle eriyince ne aşk kalır ne meşk. O içinizdeki simurg gibiydi aşkla yandıkça umutlarıyla dirildi. Dirildikçe yandı yandıkça dirildi. O aşkın kalbine yolculuk yaptı, sizse dilinizde ki aşka, sizin dilinizdeki aşk eğer gerçek aşkın kalbine yolcu olsaydı; kaynaklar çayları, çaylar dereleri, dereler akarsuları, akarsular nehirleri, nehirler deniz ve okyanusları oluşturduğu gibi sizler de aşkın kalbine ulaşıp, muhabbet okyanusunda vuslata ermiş olurdunuz.”
tozlu bir şemsiye durur
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla
Devamını Oku
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla