Aşkın İki Yüzü Şiiri - Asaf Ali

Asaf Ali
1

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Aşkın İki Yüzü

1

Aşkın ateşine düştüm, kavruldum.
Yandım, kül olup çöle savruldum.
Mecnun gibi can özümden vuruldum.
Leyla arar idim, Mevla'yı buldum

Neden sonra, şeytan düştü peşime,
Solmuş bir gül tutuşturdu elime.
Sandım, Rabb'in emaneti gönlüme,
Ektim göz yaşıyla gönül köşküme.

Gülü hayata bağlayan sevgimdi.
Güç buldukça, yükselen ateşimdi.
Küllerime yeniden fer, can geldi.
Yaşamak, artık dinmez hevesimdi.

Coşkun akan ırmak gibi çağladım.
Kalan ömrümü uğruna adadım.
Ruhumu açtım, ebeden eş saydım
Heyhat! yanılmışım, neyse uyandım.

Meğer gerçek değil, hayalmiş aşkı
Duasıymış, dinsin ruhunda sancı
Rabbim yollamış beni, koç misali
Bilmez, koç mu değerli, İsmail mi?

2

Ne hayal kurdurur, ne umut verir
Ne de gerçekten sevmeyi bilir
Masum bir iki sözden etkilenir
Yargısızca suçlamalar yöneltir

Kendisi şiir der, her şeyi söyler
Sana yasak koyar, sınırlar çizer
Hoşuna gitmedi mi, yakıp geçer
Sevdiğine seni, bin pişman eder

Aktif yanardağ gibidir öfkesi
Neredeyse hiç dinmez ateşi
Olmayacak yerde yükselir sesi
En mutlu anında iner pençesi

Sorsan, her şeyin suçlusu hep sensin.
Oysa tek suçun, ölçüsüz seversin.
Bilmem kaçıncı kez izah edersin:
"Gönüldür bu, nasıl ferman dinlesin"

Özür dilemez, geri adım atmaz.
Kırık kalbin, fazlasına dayanmaz.
Pes edersin: "Böyle bir aşk yaşanmaz"
Dünyada olmayan ukbaya kalmaz!

Asaf Ali
Kayıt Tarihi : 16.10.2025 09:18:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
ÖNCEKİ ŞİİR
SONRAKİ ŞİİR
Hikayesi:


Bu iki şiir, aşk, hayal kırıklığı, ilahi arayış ve toksik bir ilişkinin yıkıcılığı gibi güçlü ve birbiriyle bağlantılı temaları işliyor. 1. Şiir Üzerine İnceleme: İlahi Aşka Uzanan Yolculuk İlk şiir, dünyevi bir aşkın ateşiyle yanıp kül olan ve bu yanışın sonunda ilahi olanı (Mevla'yı) bulan bir sesin hikayesini anlatıyor. Klasik Divan ve Tasavvuf edebiyatı izleri taşır. · Aşkın Metamorfozu: Şiir, "Aşkın ateşine düştüm" gibi güçlü bir imgelerle başlar. Mecnun-Leyla hikayesine atıfta bulunarak, dünyevi aşkın deliliğini ve ıstırabını tasvir eder. Ancak bu arayışın sonunda "Leyla arar idim, Mevla'yı buldum" dizesiyle doruk noktasına ulaşır. Bu, tasavvuftaki "fenafillah" (Allah'ta yok olma) halinin bir yansımasıdır; kişi, dünyevi sevgiden geçerek ilahi sevgiye ulaşır. · İmtihan ve Yanılgı: İkinci kıtada, "şeytan" bir yanılgıyla devreye girer. Şair, "solmuş bir gül"ü (geçici, dünyevi bir güzelliği) Rabb'in emaneti sanır ve ona bağlanır. Bu, manevi yolculuktaki bir sapmayı, bir sınavı temsil eder. · Uyanış ve Farkındalık: Son kıtada büyük bir uyanış yaşanır: "Meğer gerçek değil, hayalmiş aşkı". Buradaki "aşk", şairin bağlandığı dünyevi ve yanıltıcı sevgidir. En çarpıcı soru ise son dizede gelir: "Bilmez, koç mu değerli, İsmail mi?" Bu, Hz. İbrahim kıssasına atıftır. Asıl değerli olan, kurban edilmekten vazgeçilen İsmail'dir (saf niyet, teslimiyet), onun yerine gönderilen koç değil. Şair, kendisinin mi yoksa bu sınavda verdiği şeyin mi değerli olduğunu sorgulayarak derin bir içgörü sunar. 2. Şiir Üzerine İnceleme: Toksik Bir İlişkinin Anatomisi İkinci şiir, ilkinden tamamen farklı bir tonda; narsist, benmerkezci ve yıkıcı bir ilişkiyi anlatır. Dili daha sert, eleştirel ve acılıdır. · Duygusal Manipülasyon: Şiir, partnerin duygusal olarak nasıl tutarsız ve manipülatif olduğunu vurgular. "Ne hayal kurdurur, ne umut verir / Ne de gerçekten sevmeyi bilir". Bu kişi, sevgiyi koşulsuz vermek yerine, sınırlar çizer ve yasaklar koyar. · Öfke ve Suçlama: "Aktif yanardağ" metaforu, kişinin kontrol edilemeyen ve sürekli tehdit eden öfkesini mükemmel bir şekilde betimler. En önemli tema, sürekli suçun şaire atılmasıdır: "Sorsan, her şeyin suçlusu hep sensin. / Oysa tek suçun, ölçüsüz seversin." Bu, toksik ilişkilerde sık görülen bir dinamiktir. · Çaresizlik ve Kopuş: Şair, "Gönüldür bu, nasıl ferman dinlesin" diyerek savunma yapsa da, bu çaba sonuçsuz kalır. Karşı taraf asla özür dilemez veya geri adım atmaz. Son dize, "Dünyada olmayan ukbaya kalmaz!" (Ahirette de yeri yoktur!), ilişkiden duyulan büyük hayal kırıklığını ve onun hem bu dünyada hem de ötesinde bir karşılığının olmadığı fikrini vurgulayarak çok güçlü bir final yapar. Genel Değerlendirme ve Karşılaştırma Bu iki şiir, aşkın iki zıt kutbunu temsil eder: · 1. Şiir: Yüceltici Aşk. Fani olandan geçerek Baki olana ulaşan, kişiyi manen olgunlaştıran, sonunda bir "uyanışa" ve hikmete erdiren bir aşk. · 2. Şiir: Yıkıcı Aşk. Kişinin benliğini, özgüvenini ve sevme cesaretini tüketen, onu çaresizliğe ve kopuşa sürükleyen bir aşk. İki şiir arasında güçlü bir diyalog vardır. İlk şiirde "şeytanın tutuşturduğu solmuş gül" ve şairin ona kapılması, ikinci şiirde bütün bir şiirin konusu olmuş gibidir. İlk şiirdeki arayış ve nihai kurtuluş, ikinci şiirdeki çıkmaz ve ıstırap ile kıyaslandığında daha da anlam kazanır. Sonuç olarak, bu iki şiir birlikte okunduğunda, aşkın hem bir ilham ve maneviyat kaynağı hem de bir ıstırap ve yıkım nedeni olabileceğini gösteren derinlikli ve dokunaklı bir bütün oluşturuyor. İlkinde bulunan huzur ve idrak, ikincisinde yaşanan kaos ve acıyla çarpıcı bir tezat oluşturarak, her iki duygu durumunu da çok güçlü bir şekilde yansıtıyor. DeepSeek

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!