Göçmen kuşların hazanda yuvalarını terk ettiği gibi,ümitlerim de beni bir bir terkediyor.Geriye kalan kırıntılarsa,hayal kurmama bile yetmeyecek kadar az.
Yalnızlık deli edecek kıvamda.Kordan farkı yok sensizliğin ve yakmaya devam ediyor son hız.Güvercin tedirginliğindeki yüreğim son bir umut,son bir çabalayla silkeliyor kanatlarını uçmak için sana,uçmak için umuda...Ama olmuyor...Uçamıyorum.Bırak uçmayı kımıldayamıyorum bile.Sanki,sanki beton dökmüş hayat bedenime,kımıldayamıyorum.
Önceleri pek çok hayalim vardı sana dair sen'li,gerçeğe dönmesi için çabaladığım.Şimdi ise bunları düşünmemeliyim hatta unutmalıyım diyorum kendime.Evet zor da olsa unutmalıyım seni.Çünkü biliyorum ne sen gelebilirsin köklerinden kurtulup bana... ne de ben buraları terk edebilip sana...
Belki de saklamalıydık duygularımızı.Sen, benim ulaşamadığım bir yıldız olarak kalmalıydın,ben ise sana uzak bir gezegen.Dokunmamalıydık birbirimize,tıpkı şimdi olduğu gibi.Sen benim hayalim olmamalı,sevdam olmamalıydın..
Şimdi vazgeçmeli hayallerden vazgeçmeli sevmelerden.Unutmalı gülüşleri unutmalı öpüşleri...Olur mu ki? Bu kadar severken olur mu ki be Yiğidimmm.Unutmaya çalışmak,unutmaktan daha zor inan.
Sen daima benim hayalim olarak kalmalısın,daima..Daima sen, sevdam olmalısın.Ben ise sevenin,daima.
Aşkın gaz halindeyim şimdilerde,uçtum uçacağım sonsuzluğa sensizlikten buhar olup.....
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.