Düşlerinin  gül dalına astığın   ayrılık  şiirlerini herkes okuyor,bir türbe  gibi olmuş  orası.
Bir fısıltıyla arala  yalnızlığımı,bir teneffüs bak  ruhumun  son sorusuna.
Bu aşkın testinde zor sorular var. 
-Aşağıdakilerden hangisi sen yokken ben var olsam da neye yararın   yanıtı?  Terli  hecelerle,kalemi yala yalaya   belki çözerim dedim ; ama soruyu sensiz çözemedim, seni daha çözememişken   bunu   bekleme…
Zulandaki  helecanlara   biraz  sokul  dersime.Öldürücü gülüşlerle aydınlat   huzur  evimi.
Mum aksın, karanlığıma, şafak söksün her yeri sökülmüş acılarımın  arasızlığıma.  Sarılışlarla çalalım  umudun türküsünü.Müzik dersine hazırlık yapmış oluruz.  Benim sesim sen gittikten sonra değişti.
-Acıklı  türküler  söyleyebilirim. Sazım sen ol, sözüm sen ol, nazım sen ol
Gelenin sen  ol, ders daha bitmedi ki aşk bitsin.  Kantinden meyveli bir  soda  getirdim, ahların   mideni ekşitmiş olmalı.
 Dün  aradım yoktun, mahallenize geldim, pencereden baktın, annen seni içeri çekti.  Gelmişlerin  damat adayına   bu yapılır mı? 
-Duydum ki annen sevdamıza  çuvaldızlı  nakışlar örerek,  karşı çıkıyormuş.
- Önce ekmek, önce kariyer, önce  sosyal denklem… Önceleri örüyormuş  dır dır   susmadan.
-Oysa coşkuyla karıştıralım sevda çayımızı birlikte.Aşkın  öncesi,sonrası, ötesi, berisi var mı ki? 
 - Okula  gelmedim,sizinkileri ve seni ikna etmek için    kapınızın önündeyim.  Yanımda test ler,denemeler,  sor u  bankaları…
  -Güzel bir  mahalleniz var,iftar  ve sahur zamanında komşular   bana yemek  getiriyor.
-Bugün sizin evinde   bekleyişimin  65.günü.   Sizinkiler  kızıyor, yatağımı  fırlatıp atıyor,hırpalanıyorum, burnum kanıyor. Perme  perişanlığın nişanı bugün; ama arada pencereden de olsa  gülümsemen yetiyor
 -İşte  gerçek  aşka yapışan geçmişin tozunu  yuttum, yetmedi  aylardır  kapında yattım, yetmedi, yaralandım, zaten sana yaralıydım.
Çılgınca  koşan  bir saatin dişlileri bile  bizden  daha sadık  zamana. Sen  hala var mısın? 
- Okulda herkes beni soruyormuş.  44 gün devamsızlığım.Son bir gün  gelmesem  kalacağım. Raporlar da bitti.
- Bugün sizin kapıda  kalışımın son günü,bu akşam iftarda senden   sarma,sıcak   bir çorba,salata, gözyaşlarının damladığı bir bardak su   getir. Tatlıya gerek yok, sen benim tatlım olarak varken.
.-Kırık gün batımlarında  bitişimi izle,sensiz  soru çözmenin ne kadar zor olduğunu düşün.Sahi burada  mutluydum.Dershanenin  verdiği  bütün soruları çözdüm, kendimi çözdüm,seni çözemedim.
-Sahi sen  hangi sorunun,hangi sorumsuzluğun, hangi  gidişin, hangi  tutkunun  cevabı ya da  cevapsızlığısın bilmiyorum.
 Yüreğimizdeki sancılı balonlar patlayınca,sevdamızdan başka uçuracak neyimiz kaldı ki   Bahtıgül..
-Yakıver isli fenerleri,kavuşmak  türküsünün  nakaratında  sesini sus eyle  gözlerini güneş  kıl,saçlarının esişlerinde üşütme ciğerimi.
Üşütmüşüm  kapında,ciğerim yanıyor. Gel kollarında şafak sökmeli,olların  oğluyum ,aşk oğuldar   gül ağamıza.
.-Yakamoz ışıltılı bir gecenin  hecelerinde adımı yazdın aya  o yüzden    her gece, her sorudan sonra seni  düşledim.
   Türkçe testlerindeki bütün anlam  soruların  yorumlarında  biraz seni  buldum.Çözemediğim matematik sorularını hepsini  odama, fotoğrafının  yanına astım.Senin  sayısalın benden iyidir.Bir gün  geleceksin, çözeceksin bu da sınav.Ya da bir hayal ne  fark eder ki…
Denize  çiçek ektim,  balık hafızama iyi gelsin diye.Deniz kızından ders aldım meğer saçların suçlarımı  örtecek,   yalnızlığımı örecek kadar uzun değilmiş.
Biraz uzat saçlarını, biraz   uzat geceleri, biraz uzat sevdamızı.Sınava az kaldı.Kopya  tutkularla   ölümsüz kalmaz bu sevda,kazanılmaz bu sevda.
-Sana hiç söylenmemiş  sözlerin sofrasında,yalnız sana yazılmış şiirler okuyacağım.Okulda düzenlenecek  şiir dinletisinde  senin şiirini okuyacağım.İlk sıraya gel, kelimeleri gözlerine bandıra bandıra  okuyacağım.
*  Gözyaşı pınarınla uzan aşk yatağıma.Islanmış, uslanmış, pişmanlığın    bütün kitaplarını  yazmış,okumuş   ve hepsini  yırtmış bir anın    zülaliyim. 
 Yaralarımla  çevrili o  gönül sarayda sesimi düşle, aşk  alevini 
Gelişlerime vererek  amansız günlerime  huzur yağdır Bahtıgül. 
Kavuşmanın  simleri  düşsün   düşlerime…Endamının  fenerlerinde   gecelerimi süslesin    tutuluşların.El senin,  yürek  kavuşma  gemisinin, sevda ikimizin olsun.Sevda  ikimizi taşısın,sevda ikimizde yaşasın.
 Şimdi koy  başını omzuma mıknatıs  gibi    yapışsın  özlemler bizi geleceğin eleğinden geçmiş   gerçek    sevgilere.
 -Yüreğimizin kutsal aşkını  Leyla’nın    gözyaşlarıyla   ıslanmış, ceylanın yüreğindeki kimyayla aşklanmış,Mecnun ‘un  kanlı  gömleğinden alınmış   mendile sar.
Sar ki sararan,kararan, aranan sensiz      ölümlere  ders veren sevdamız  tükenmisin, bu  tüketimin soyut   toplumunda …
-Ver yüreğini en doyumsuz rüyalara, ders bitmedi, her gün okula gelmek zorundayım. Devamsızlığıma bir gün var, sense  devamsızlığını evde  geçiriyorsun, arada benim için   gelip sallanıp  gidiyorsun.
Sen sallandıkça gün döker tutkuyu kadehine, mey olur, seni içer sensizlik ney olur, çalar seni ali cenap kavuşmalarım.İçilir aşk, söylenir şarkımız her dilde sevgi tableti olur özlemlerimiz.
Hayrettin TaylanKayıt Tarihi : 8.9.2009 12:54:00
 
 
 
 
 Şiiri Değerlendir
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
 
 



Kaleminiz daim olsun diyorum.
Ahmet Ayaz
TÜM YORUMLAR (1)