ansızın oturduğum masada
yudumlarken kokunu
saklanamıyorum ellerine
gülüşüm peçeli,
uçurumlara açılan sayfalar
renklerini yitiriyor gözlerinde
ayak seslerinin açmadığı kapılarda
basamaklar bana yük...
kirpiklerimi kaldırıp
bacası tütmeyen evlerden
uzak kentlerin yalnızlığına bakıyorum
ukte kalan sevdaya
kuyruklu yıldız kılavuz olmuş
rüzgar gülünün duvağı yerlerde
umuda kefen biçip
yatırıyor musalla taşına
sözler sükut bu gece
yusuf gibi kuyularda geziyor kalem
pencerenin pervazında
kör adımlarla yürürken
basireti bağlı nefesimin
biliyor musun,
yıllar sonra yokluğuna sarılıp
iki satırda içtim nefesini
nabzımın şah damarı patladı
kirli yalnızlığın sağanağı var yüzümde
uykusuzluğum yan çizerken güneşe
yeni güne adaklar adıyorum
kuşlarda sarhoş ötüyor
yokluğunda ağlıyor sandalcı,
içimdeki deniz taştı
çoğalan izmaritleri boğuyor
gıcırtılı sesim küfrün durağı
sustuklarım akıyor beynimden
öyle dağıldım ki...
iniltilerim yaralı bir aslan gibi
savunmasız kurduğum cümleler
direniyor gemi güvertesinde
martıların gagasında azap çekiyor adım
dalgaların sesi de yetim kaldı
karayağız teninde vurgun yerken
daldığım hayaller yıkılıyor
acı batağı her yanım
mürekkebi kuruyan gönlüm
düşük yaptı
gergef gibi gerilen özleminde
dizelerin bağı çözüldü
yazmaya korkuyor mavinin kırıklığını
hunhar geceler dururken sokağın başında
şairin çığlığı beyhude
aşkın ayağı kabirde... 06.12.2013
Kayıt Tarihi : 6.12.2013 17:08:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Beğenerek okudum,
Tebrikler!...
Ant+
Doğum gününüz kutlu,
Her şey gönlünüzce olsun.
TÜM YORUMLAR (1)