Rengime aldanma
Gölgelenmiş gerçeğin eylül sarısı
Makamın yok oturma gönül soframa
Vuslatın izdüşümü ayrılık
Aşk masumiyetse olur mu lekesi
Şüpheme kazan kaldırıyor
Kaşık kanatlı sözlerin
Derinliğime yolculuk yapsa da
Şahlanan mavilerin su atı
Vakit çok geç
Dağların ardında yamaçları yarıyor
Baharın yeşil gözyaşı
Dudak bükme sevda soluğum
Yalnızlık savaşımda
Yüreğimi vuran hançerde yaralı
O da ben gibi rüzgarları ağlatır
Zaman ruhunu ateşler
Tenimi saran burukluğu
Düşlerimde ezilirken hayaller
Sırdaşlığımda kafeinleşir heceler
Isınmak istesem de gözlerin gülen ayazında
Adımlarımdan kayar boş sokaklar
Toprağına yazar kaldırımın sonbaharı
Taşında dillenir titrek bir yaprak
Dalından kopmuşsan
Vefasızın duyar mı kulakları
Uzaklaşır gider şifasız ıslıklar
Haram edilmiş kanla dolaşır
Dilbazlı dostlarda yalan nameler
Akrep kıskacı sessizlikte
Ölüm üşüyor sensizliğe
Tenimin terinde çörekleniyor
Bir kadeh bir gözyaşı ve sen
Nakarat yağmurlar yağarken
Aklıma iniyor gözlerin
Özleminle yıkanırken yollar
Her bakış sen oluyor
Eserken bedenimde meltemler
Dişlenmiş ayrılıkların yıldız taşları mı
Düş kondu mekanımda sine-i gök siyah
Yoksa iç yansımalı yangınım mı
Dudaklarımda yanan sus mumları
Ezan okudum sela sanıldı
Zamanla yarıştı dost bildiklerim
Dudaklarda açarken çay çiçekleri
Kurşunlu sözleriyle göğsümü gerdiler
İnmek için atılırken ip merdivenim
İsyana geldi kefenlenmiş hayallerim
Derdimi dert etmeyin dost bildiklerim,
Sonsuzluğu imzalarken damarlarım
Aşkım gönül toprağım dedim
Dalgalansın diye gök sinesinde
Şehitlik bayrağımı diktim sevenlere
Kayıt Tarihi : 17.9.2010 13:44:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!