Kim fırlattı beni bu çağa?
Kim?
Aşkın ırzına geçilmiş,
Sıkıştırmışlar onu,
Karanlık tenha bir sokağın köşesinde.
Ucuz otel köşelerinde satılmış,
Kirli çarşaflarda tüketmişler.
Gülümsemesi
Bir orospunun dudağında asılı kalmış.
Sarısı bir travestinin peruğunda.
Yeşilçam eskisi olmuş.
Beyoğlunun arka sokaklarında.
Kim fırlattı beni bu çağa kim?
Hani kabarık etekler,danteller,kadifeler,
Güzel kadınlar,şapkalı kadınlar
İyi giyimli beyler,
Redingotlar,yelekler...
Bu dansı bana lutfeder misinler?
Kim fırlattı beni bu çağa?
Kim?
Karanlıkta uyuyan bir sokak olayım ben,
Ay bulutlu geceyi ışıtsın.
Aşkı bekleyen kadınların
İçli şarkısı olayım.
Devam edecek....
17.09.2006
İstanbul
Kayıt Tarihi : 23.9.2006 22:29:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
O gece Beyoğlunu dolaştıktan içim taksimle dolu otobüsle Pendik'e dönüyorduk.Bir ara için geçmiş.Gözlerimi açtığımda Maltepe cavarında sarı saçlı bir iri yüzlü bir kadın pecerimin önünden sarı saçlarını savurarak hızla uzaklaştı.Ardından sağa sola seyirten bir kaç polisi görünce, kaçan kadının sarı peruklu bir tarvesti olduğunu anlamakta pek fazla geçikmedim. Alelacele çantamdan kalem ve not defterimi çıkartıp hemen bir şeyler karalamaya başladım. Beyoğlu'nda eskimiş sokakların geçmiş zaman hayaletleri ile yaşayan evleri, gün görmüş eski İstanbul hanımefendileri gibi birbirine dayanmış, kırık dökük hallerine bakmadan hala mağrur hala mağrur davetkarlar...Kimi köşe başlarını orospular kimilerini travestiler tutmuş.Birbirinden farklı insanlar İstiklal Caddesinde renklerini akıtarak İstanbul'u boyuyorlardı. İstanbul deyince aşk gelir akıllara.İstanbul aşkın şehridir.Aşkı aradım o gece pek çok yerde.Sonunda buldum her bir parçası başka yerde.
![Selda Erdoğdu](https://www.antoloji.com/i/siir/2006/09/23/aski-kirletmisler.jpg)
Swıiğl Uenüwjğl
Kim fırlattı beni bu çağa?
Kim?
Aşkın ırzına geçilmiş,
Sıkıştırmışlar onu,
Karanlık tenha bir sokağın köşesinde.
Ucuz otel köşelerinde satılmış,
Kirli çarşaflarda tüketmişler.
Gülümsemesi
Bir orospunun dudağında asılı kalmış.
Sarısı bir travestinin peruğunda.
Yeşilçam eskisi olmuş.
Beyoğlunun arka sokaklarında.
Bir de esir ruhu,başka bir şey yok.
Onurun çarmıha gerildiği gün,
İçte boşluk bir de,başka bir şey yok.
İlkel ve vahşiydi ilk tamtamlarla,
Yamyam olup cinsini de yerdi ya.
Temizlenir,yıkanırdı yağmurla.
Şimdi kayıp kirden başka bir şey yok.
Amaç bitmiş,araç amaca dönmüş,
Çıkarsız dostluğun alevi dünmüş.
Paraya tapınmak en büyük dinmiş,
Kalp ölmüş kibirde,başka bir şey yok.
Nerde aşk uğruna dağları delmek?
Nerde ağız dolu,insanca gülmek.
Nerde bir ideal uğrunda ölmek?
Bomboş sözler dilde,başka bir şey yok.
Fısıldarken aşkı kalbin nefesi,
Ne güzeldi yüzde utanç pembesi
Şimdi ise mal varlığı,tefesi,
Hesaplanır elde başka bir şey yok.
Yazık oğlum,yazık kızım,yazıktır.
Çıkara köleysen,yürek eziktir.
Aşk ı inkar eden beyin çiziktir.
Anlam biter gülde,başka bir şey yok.
aynı içerikte bir şiirimi göndererek duygu paralelliği içinde paylaşmak istedim duygu ve yorumlarımı.gerçekten aşkların şehri ıstanbul,açların şehrine dönmüş ve bu üzüyor...ve gerçekten belirttiğiniz bibi dizelerinizde,her parçası bir başka yere savrulan ne idüğü belirsiz yeni aşk modelleri yaratıyor.
'aşkı bekleyen kadınların içli şarkısı olduğunuzda'inanıyorum ki,en çok dinlenen de olasaksınız.tebrikler temiz sevgiler adına..
saygılar.
TÜM YORUMLAR (30)