Sevdama takılıp gidemeyeceğimi bildiğimden belki de, sana kaldıramayacağın hislerle dolu bir teşekkür yazdım. Ya kalacaktın; ki bunun zorlayacağını kaderin yolumu senle kesiştirdiği ilk gün anladım. Ya gidecektin korkarak; yabancı tenlerde, yalancı hisler yaratacaktın. Gittin.. Şaşırmadım..
Acıdım biraz gidişinden. Anladım yine nedenlerini kaçışının. Benim sorduğum soru değişti, tutmalı mıydım bu sefer ellerinden, o gözlerde yalan yok biliyorum, korkma demeli miydim her şeye rağmen? Cevabını alamadım içimdeki senden. Tutunamadım.. Bıraktım..
Gönül almalıydın çünkü bir kuru dalla veya bir iki duru sözcükle. Bekledim.. Saatin her vuruşunda zamanı da huzuru korumaya çalıştığım düşünselliğime ekledim. Zalimsin demeye dilim varmıyor da, affedilmişliğine rağmen ses vermedin.
Ben; dedim ya, mantığın eşlik ettiği bir aşk oyunu oynadım ve gidemeyeceğimi duygular alıkoyduğunda anladım. Belki sessizliğin, senden yansıyan tarafıydı veda edişimin. Umutları büyütmekten kurtardın aslında. Belirsizliğin ve ikilemlerine yeterdi savunmalarım da, değersizlik sana kalan bir şey değil. Aşkı koruyabiliyorken terk edilmişlik hissinden, gidiyorum.
Saati mi şaşırdı bu hıyar?
Gerçi hiç saati olmadı ama
En azından birine sorar.
Cebimde bir lira desen yok,