Aşka veda., Şiiri - Mehmet Sani Özel

Bir düşün gerçekleşmesi
Uğruna bir ömrü heba ettin
Gönül gel gör!
Minyatürde neler var?
Kavuşmaya ramak kala
Aşka veda ettin..,

Yer cücelerinden yol sormak
İşin bu değildi, kumarda mat olmak!
Hazıra konmak kolayına gelirdi de
Paylaşılamayan fırsatların eşiğinde
Dar ağacının gölgesi düştü yadına
Dış arda, adam asılıyor!
Sen hala uyuyor musun? .,

Üfle!
Nefesin Sidret-ül Müntehaya varsın
Haziran koksun mütemadilerinden
Üzerinde ölü toprağı, çekilmemiş eyvahların
Korku ağacının dallarında çiçekler
Ölmüşler, yerin iki metre altında
Belki de dirilerden daha çok
Çiçeklerden meyve umar
Dua bekler..,

Ulu Tanrım!
Duyar mısın, gök kubbeye haykırışlarımı?
Gül sevenler, ipe atmış hezeyanlarımı
Okkaya takas edildiğinde zukk’a
Edepsizin elinde vicdanım kukla
Oyun bozanların sopası azarlık
Ve iğdiş edilmiş bir iradeyle
Namus pazarlık..,

Otuz üç taneli dizi
Parmaklarında boncuk izi
Bilirdik; Parayla iman gizli
Her nefes kıyamet, her soluk son ahir
Menfur emel, helale haram aşılıyor!
Bu nasıl iman ki, küfürle sizli bizli?
İki nefes arasında sabır dediğin
İki taraftan biri haşin
Haddi aşıyor..,

Takat, cinsiyet çengelinde
İrade mağdura kör bakıyor
İşte onun için nefretliyim, hinoğlu hine
İşte onun için neuzibillah şeytana, cine
Oysa besmeleyle donatmaktı niyetim, azığımı
Dişlerimin arasına alıp, hakka dayanan azlığımı
Ateşe atlamak, yanmak kül olmak pahasına.!
Yine, harbiye dolduruyorum boğazımı
Yine hakka kurban ediyorum
Müfekkire enkazımı..,

Pişmekte bir yere kadar zahir!
Istıraba susamışlığı var gibi, şu dipsizliğin
Kim? Acıyla kıvranırken mi el alem
Sevişmek derdinde olanlar mahir(!)
Alnıma yazıyorum; Hadi oradan! Dendiğimi
Ve her halükarda haksızı galebe çalıp yendiğimi
Garip geldin garip gidersin sen
Sen o, mağrur muzaffer..,

Temiz yataklarda inkar, isyan
Ve kendini belaya müstahak kılan ceberut nisyan
Ve her musibetin sonunda, tabiat anakonda
Hatırlanacağı zamana, zaman şahit!
Hatırına geldiğinde iman ara
İnanmadın, belki bir gün
İşine yarayacağına
Oysa bu gün herkes bastığı yere yabancı
Yanık kokuyorken, yalancı ağızlar
Benizler dar ağacında ve perme perişan
Ahlaksız dizeler..,

Duyuyordu duyduğun gibi fıtrat
Gözün açken daha, karnın tokta
Vicdanın sedasına kulakların tıkalı
Asılsın! Diye ezcümle ve tek nokta
Hüküm irat ettin, o hakim blokta
Az buçuk gücü, kudreti olanlar bile sustular
İnfaz saatinde, son sözleri sorulduğunda
İdamlıklar, kitabın ortasından
Errahman’ı konuştular..,

Şimdi harikalar tezahür eder sığlıkta
Şehvet emareleri aranır ol her türlü çığlıkta
Müneccimler ve recm horozları
Es selamünaleyküm! diyenler bile
İslam’a aykırı, muhalif kılıkta
Ne hezeyanlar muştular
Ne iftiralar kustular
Edepli bir düstura..,

Soğuktan elleri yananlara mı hayran
Meysir müptelasına sunulduğunda ayran
Bulunmaz gazaptan azap göreni kayıran
Ellerinde özeti hülasanın, cımbızla çekilmiş
Ve insan, giyinikken çıplak resmi çekilmiş
Meğer şeytan şafi, şifa veren hekimmiş
İlahi, bu nasıl bir insan?
Sinirlerinde fitne, fücur
Damarlarından kan çekilmiş..,

Düşlerini kurduğum çok mu, asrı saadetin?
Altın devir! Hangi sayhada saklı senin vakti saatin?
Gözlerine mil çekilmiş, haktan bihaber selatin
Ayyuka çıkarılmamış ne zahir kaldı, ne batin
Ruhun ırzına geçmeyi bekleyen vefa
Ağla artık, ağlayabilir isen!
O ruh mualla da, müteveffa
Ve aklıselim, sabrı cemile kıyam dursun!
Dahin kork, korkma!
İsterse İsrafil sur a vursun!
Elan yeter ki, gölgen
Vifak ta bulunsun..,

07.06.2008