Rüzgarın sırtında gelirdi kokun hep
ve hiç durmadanda giderdi
ben hep o kahrolası hasretle bakakalırdım rüzgarın ardından
karanfil kokusu gelirdi aklıma
birkaç damla gözyaşı gözlerimden yüreğime sızardı
acırdı içim
ve ben hep bakakalırdım rüzgarın ardından
gözlerine bakar gibi
gözlerinde durmadı hiç
hep sorgular gibiydi aşkı nedensiz yere
oysa aşk yaşanmalıydı hoyratça, alabildiğine
sen onada sınırlar koymuştun kendince
aşk bile eşit olmalıydı senin için
ne bir eksik ne bir fazla
aklın ve aşkın hep o sınırların içindeydi
kaç kez firar etmeye zorladım
ama sen hiç gelmedin, ben hep yalnız gittim
tıpkı çarşı izinlerim gibi
ben her çarşı sabahında
o kapının ardında seni görmeyi düşledim
ama sen hiç gelmedin
oysa aşk bir çarşı sabahında o kapının ardında beklemekti kimbilir
kimbilir belkide yağmurları sevmemiştin sen
hani sevdaları bile ıslatan o deli yağmuru
oysa ben ustanın dediği gibi
yağmurlar ekmiştim göğün göğsüne
yağsın diye üzerimize
artık çok geç
sanırım bu yağmur bir daha yağmayacak
ve gece tüm karanlığıyla aşkın üzerine uzanacak
aman dilemek nafile
yağmurları bırakıp göğün göğsüne
çekip gitmek düşüyor sanırım yüreğime...
ankara-2001
Şair GüneyKayıt Tarihi : 11.4.2003 12:29:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!