Hiç düşündümü
Sen mutluluğun resmini çizerken
Benim suya iz bırakan hayallerimi
Sen yarınlarına yelken açarken
Ben umut deryasında boğuldum
Kurtarmak geldimi içinden
Hiç gözlerin daldımı
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Değerli Hanımefendi Antoloji'de ilk okuduğum isimlerdendi. Uzun bir aradan sonra şiirlerine dönüş yapmak güzel. O kadar çok giden var ki, aynaya bakıp nasıl avunulur. Yada ayna avutur mu gerçekten. Şiiri kutluyorum.
Dilin içinde açılan bu yarık ve izlerdir şiiri tehlikeli yapan. Ama yine de masumdur şiir, çünkü bu tehlikeli işi, dilin yanı başında konumlandırdığı ikinci bir dil içinde yapmaktadır şairem tebrikler
Sizin gibi düşlerken;olimpik spordalı atletizmin üç a
dım disiplini gibi koşdu koşdu,zıpladı zıpladı,güm di
ye başkasıyla evleniverdi....üç adımda yalanı ortaya
çıkdı.
Aşka Mukavemet
Hiç düşündümü
Sen mutluluğun resmini çizerken
Benim suya iz bırakan hayallerimi
Sen yarınlarına yelken açarken
Ben umut deryasında boğuldum
Kurtarmak geldimi içinden
Hiç gözlerin daldımı
İçini çektinmi,
Aklından geçirdinmi beni
Hatırladıkça
Kalbine misafir ettiğin günleri
Ben geceyle gündüzü yer değiştirirken
Sen uykularının en mazbut yerinde
Ay ışığına beni sorup
Rüyalarına girdimmi
İçini burktumu
Ertelediğin sevilmeler
Arafta kalmış kelimeler
Kokusu geldimi sana
Dalında kalmış gülün
Gecikmiş bahara bir hüzün
Baktınmı aynaya
Sordunmu kendine
Sırlarla giydirdiğin cevabını
Koy bir kenara dursun
Ve...sen sus...gözlerin konuşsun
Yoksa cesareti
Aşka mukavemete
Gidenlerin ardından
Aynaya bakıpta avunsun...
06.01.2008
Afet Şaşmaz
***
tebrikler kutluyorum yüreğinizi emeğinizi ..
başlık zaten çok çok anlamlı ..
ve haklısınız sevmesini bilmeyenlere veya cesareti olmayanlara olsun şiiriniz :)
Ah şu yürek evlerinin küflü kapılarını bir açmayı öğrenseler .. Güneşin ışıklarını yüreklerine doldurslar ..
Sevginin ne olduğunu bir anlayabilseler ..aslında sadece aşk meşk değil her sevgiyi o zaman dünya daha bir güzel olacak o zaman insanlar birbirine daha bir güzel bakacak sevgiyle..
Teşekkürler . Emeğinize yüreğinize sağlık.. Kutluyorum
yüreğinizi ..
güzel bir anlatım tebrikler başarılarınızın devamını dilerim
Aşk'a mukavemet ne kadar elden gelir , yürek karşısında o ateşin sıcaklığını hissettiği zaman ne kadar kendi kafesinde soğuk yalnızlığa mahkumiyetini çeker , çekebilir ?
Şiiriniz tutup iki yakasından sallıyor gibi yanıtı gelmeyen sorularınızı ...
Kutluyorum , kaleminizi , yüreğinizi ...
Kaleminizin kulağı,yüreğinizden hiç ayrılmamış.O kadar güzellikler görmüş ve duymuş ki,bu nefis dizeler ondan eserdir sanırım.Tebrikller gönül dolusu.Kaleminiz hiç susmasın........................Halil Şakir Taşçıoğlu
Sevdanın nabzını tutmak zordur hey dost!!
Sitemlerle beraber onu nasıl sevdiğini anlatmak da öyle!! tebrik ederim can dostum yüreğin dert görmesin bu sevgiyi anlamamışsa şiiri yazdıran ve tutamamışsa nabzını sevdanın yanarım selam sevgi ve saygılarımla esen kalınız
Sevmesini bilmeyenlerin, sevmeye cesareti olmayanların şiiri olsun...katılıyorum...esenliklerdiliyorum
kutlarım kaleminizi, yürek dolusu tebriklerimle
Bu şiir ile ilgili 29 tane yorum bulunmakta