Kendi çürüğüne ilmekli bir düğümüm ben
Göğsümün ıslak kayalıklarında iltica halaylar
Suretim kendi raksıyla dans ediyor derinlerde
Ruhumun sunağında kıskanç bakışlı masallar
Tüneller oyup bütün yaşanmamışlıklara
Uğultulu bir derinlik içinde kaybolsam şimdi
Zincire vurulmuş bütün sırlarımı denizlere atıp
Sınanmış acıların dergâhında diz çöksem şimdi
Bilirim ki, zülüflerin oynak bir tay seni sevdikçe
Gülüşün, ellerin, gözlerin ve sözlerin huzurlu bir liman
İçimin boş odalarında çıplak ayaklarıyla yürür bir sultan
Zamana rest çekerim hey! Aşka fermanım olur hazan
Aşkın mermer koridorlarından geçiyorsun şimdi
Penceremin perdesini okşayan rüzgâra kıskançlığım
Bir hurma ağacının gölgeliğinde gelişini bekliyorum
Uzaktaki kum fırtınalarına dalarak seni nefesliyorum
Aralayıp çuhaları titrek ellerimle sokulsam düşlerine
Uzansak birlikte sevda tüyünden yatakların üzerine
Kırk gün kırk gece şenlikler yapılsa dünya ahretimizde
Çöller olsa cennetimiz, kuşlar şahit olsa ah saadetimize
Kayıt Tarihi : 5.7.2015 09:25:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!