Girdap gibidir aşkın sokakları. Aklımızın almadığı her şeyle yüz yüze geliriz ansızın ve durmadan dibe çeker bizi. Yolunu kaybeden her aşığın yaptığı gibi, saçmalıklardan örülü bir perde çekeriz pencereye. Acıyı neden severiz? Neden sevdiğimizden kaçarız? Nafile olduğunu bile bile tırmalarız hayatın yüzünü.
Hırçındır aşkın elleri. Tırnaklarını geçirerek tutunur aşığın yüreğine. Haşince vurur, kırar, yaralar, kanatır. Sevileni elleriyle boğar bazen, çünkü kıskançlık kemirir iliklerini. Bencilce ister, bencilce sever. Şizofreninin en haris sanrılarını yaşar yalnızlık gelince yanına.
Alışamaz…
Kabul edilemez sevgilinin uzaklığı, kabul edilemez sessizliği. Kabul edilemez onun başka bir hayali kurması ve başka bir rüyayı görmesi. Şizofren aşığın elleri kelepçedir, darağacında sallanan urgandır. Ve bir gün öldürecektir sevgiliyi…
Yüz lira maaşlı kibar bir adam.
Evlenir, sedire taşınırlar.
Mektuplar gelir adreslerine:
$en Yuva Apartmanı, bodrum kati.
Kutu gibi bir dairede otururlar.