Çoğu zaman susarız, sevgiliye söylenmesi gereken her şeyi saklarız cebimizde. Çünkü kıskanmışızdır. Öyle kavurur ki içimizi kıskançlık, öyle merak ederiz ki bilmediğimiz şeyin ne olduğunu. Hâlbuki ortada ne fol vardır, ne de yumurta…
Bize öğretilen” sevenin kıskandığıdır”. Tamam, güzel! Kıskanalım, hatta bizi de kıskansınlar. Yalnız boğmayalım, nefes alacak bir pencere bırakalım. Kıskandık diye, tutup sevgiliyi oyuncak yapmayalım. Kapatmayalım karanlık bir kutunun içine. Bırakalım, güneşi bizimle görsün. Hatta tutup elinden, çekiştirerek çıkaralım çatıya gün doğumlarını karşılamak için…
Hatıra defterimize karaladığımız pek çok ihanet vardır satır aralarında. Bize göre, boşuna değildir kıskanmak. Güvenmek için yanıp tutuşan aklımıza, kapı aralığından verdiğimiz nasihatleri saklarız herkesten. Saklarız evet. “Güven” deyip atıp tutmak âdetimizdir halk arasında.
Ne güzel dedik; “Güven”
Yakında adem dirler bir şehre azîmet var
Uçdı bu fezâlardan mürg-ı dil-i nâlânım
Ârâm idemez oldum efkâr-ı seyâhat var