lâl renkli bir şaraptın dudaklarımda
içtikçe mest olduğum
bir sonbahar yaprağı misali
düştün gönlüme,
soldun...
aşka ayrılık geldi...
Sevgi İle Sevgiye Karşı-Etika-164
Aşka gönül ile düşersen yanarsın. Zekâ ile düşersen kavrulursun.
Akıl ile düşersen çıldırırsın. Duygu ile düşersen gülünç olursun.
Aşka düşmezsen kalabalığa karışırsın, ezilirsin.
Sersem sersem bakınıp durma, bir yol seç.
Devamını Oku
Aşka gönül ile düşersen yanarsın. Zekâ ile düşersen kavrulursun.
Akıl ile düşersen çıldırırsın. Duygu ile düşersen gülünç olursun.
Aşka düşmezsen kalabalığa karışırsın, ezilirsin.
Sersem sersem bakınıp durma, bir yol seç.
tebrikler güzel şiiriniz için
tebrik ederim. şiiriniz çok güzel. sevgi ve saygılarımla.
Serhat AYAN
bir sonbahar yaprağı misali
düştün gönlüme,
soldun...
aşka ayrılık geldi...
Kısa, öz, derin ve sayfalara sığmayacak kadar ifade zenginliğinde nezih bir şiir.
Böylesine güzel duyguları anlatan yüreğe selam olsun.
Saygıyla.
Sevgiliniz gittiyse sizden, zalimce..1 umudun sizle kalmasini dilerim. tebrikler.
sev.Aydin Baba.
çok güzeldi ve de ne uzundu aslında
anlamlı dizeler kutlarım efendim
saygılarımla
Sevgili kardeşim Büşra Arslan. İlginiz için teşekkür ederim. bu yazının altındaki tek yorum senindi. Metni gönderdiğim için yayından sildim. takip ettiğini bildiğim için sayfana getirdim. okuduktan sonra istersen silebilirsin.
Bir kaç gün içinde inşallah siirlerini okumaya geleceğim.
Bir Röportaj
İrfan YILMAZ 1956 Yılında Kırşehir'de doğdu. 1983 yılında Tıp Fakültesi'nden mezun oldu. (1983-1985) Yılları arasında Çorum ili İskilip ve Mecitözü ilçelerinde Hükümet ve Belediye Tabibi olarak çalıştı. (1985-1997) Tarihleri arasında Kırklareli'nin Babaeski ilçesinde Askerlik görevini tamamladı. Evli ve dört çocuk babası olan şair halen Tekirdağ ili Muratlı ilçesinde Doktorluk görevini sürdürmektedir.
Tekirdağ Tabip Odası GÜNEBAKAN dergisinin Şiir bölümünde Şiirleri yayınlanmaktadır. Çeşitli gazete ve dergilerde Şiirleri yayınlanan Şair; Şiirlerini bir kitap haline getirme çalışmalarını sürdürmektedir.'
1: Yukarıya çıkardığım kısa tanıtımınıza ilaveten, SEZA Dergisi okuyucularımıza daha geniş bir şekilde kendinizi tanıtır mısınız?
''-Üniversiteye başlayıncaya kadar çocukluğum ve ilk gençlik yıllarım, tipik bir Orta Anadolu şehri olan Kırşehir'de geçti. Yukarıdaki bölüme ilave edebileceğim bölüm, edebiyat ve şiir dünyasına ne katkılarım olabilir? sorusudur. Şu ana kadar basılmış bir şiir veya nesir kitabım yoktur. Bir şair adayı olarak yüz adedin üzerinde şiir yazdım. Bazı şiirlerimin altında alıntı olmayıp benim tarafımdan yazılmış açıklamalar ile küçük veya uzun hikayeler bulunmaktadır. 2007 yılı içerisinde ilk şiir kitabımı çıkarmaya çalışıyorum.''
2: Şiirde 'ölçü' sizce ne demektir; hangi ölçüyü tasvib ediyorsunuz?
''-Günümüzde Serbest şiir veya Modern şiir türünün, hece sayısı ve kafiye zorunluluğu getirmediğinden daha çok kullanıldığını görüyorum. Ben Serbest şiirin uzmanı olmadığımdan bu konuda yorum yapamam.
Şiirde ölçü, edebi bir şiir yazılış kalıbı içerisinde, şiirin ilk mısrasından son mısrasına kadar, her mısrasında eşit sayıda hece bulunmasıdır. Hece vezni ve Aruz vezni ile yazılmış bütün şiirler bu kurala uyarlar. Bir de şiirin edebi değerini yükselten akıcılığını ve ezberlenmesini kolaylaştıran DURAK yönü vardır. Belirttiğim gibi, günümüzde Hece ve Aruz dışında Serbest veya Modern şiir dedikleri tarzda yazılan şiirler sayıca daha fazladır. Bu şairlerin yetenek ve isteklerine göre kendi seçimleridir. Hiçbir şair daha güzel bir şiir yazması mümkün iken daha az güzel olan bir şiir yazamaz. Her şairin yazdığı şiirin, o anda yazabildiğinin en güzeli olduğuna inanıyorum.
Benim şiirlerimde yer yer okunuşta etkili bir fonetiği yakalamak için Aruz etkisi görülürse de öncelikle hece vezni şiirleridir. Benim hece vezni dışında tek bir adet şiirim yoktur. bundan sonra da olmayacaktır. Benim tercihim hecedir.
Hece vezninin geleneksel bütün ölçülerinde şiirlerim vardır. Benim en çok sevdiğim ölçü ise 7+7=14 tür. Bütün kafiye kalıplarında şiirlerim vardır. son zamanlarda özellikle kendi geliştirdiğim: ababb, cdcdd, efeff...kalıbında yazıyorum. en zor kalıp da budur. ancak şiiri çok güzelleştiriyor. ababcc, dedeff, kalıbını da geliştirmeye çalışıyorum. son yazdığım şiirlerde, şiiri özellikle Tunç kafiye beyitler üzerinde inşa etmeye çalışıyorum. Öyle sanıyorum ki bundan sonra yazacağım şiirlerde de bu yönümü ağırlıklı olarak geliştirmeye çalışacağım.
3: Size göre şiir nedir?
Bence şiir, şairin his ve düşüncelerinin, yoğun duygu altındayken, bilgi birikim ve tecrübe süzgecinden mısralara süzülüşüdür.
4: Dil konusunda düşünceleriniz, şiirde dil ne demektir sizce?
Dil, duygu ve düşüncenin aktarım aracıdır. Dünya üzerinde konuşulan diller incelendiğinde Arapça ve Farsça gibi kimi dillerin şiirin fonetik ve aruz kalıplarına çok yatkın olduğu görülür. Kimi dillerin fonetik ve kalıp yatkınlığından ziyade duygu ve düşünceyi keskin bir şekilde ifade edebildiği görülür. Şüphesiz konuşulan der dil ile kusursuz eserler verilebilir. burada en önemli faktör şair veya yazarın dili kullanım ustalığıdır. Şiir veya nesirde dili kullanılırken, sanat değeri taşısın amcacından hareket ederken, bu amacı aşacak, yanlış anlaşılmaya müsait ifadelere meydan vermemek gerekir. bunu bir örnekle anlatayım. Deprem duyumu alan bir gazete olay bölgesine bir muhabir gönderir. Muhabir romantik ruhludur. Deprem bölgesindeki manzarayı gazatesine haber olarak ulaştırırken, habere edebi ve sanat yönünde değişik bir söylem katmak ister. Gazeteye haberi romantik bir söylemle ulaştırmak niyetindedir. Haberi şöyle iletir:''-Tanrı, yüksek bir tepeden, batan güneşin ışıkları altında, bu hüzünlü manzarayı yaşlı gözlerle izliyordu! '' Bunun üzerine gazeteden muhabire yıldırım bir telgraf gelir. Şöyle denmektedir: ''-Depremi boşver! ... Tanrı ile konuş. Röportaj yap. Mümkünse resmini çek! '' Fıkravari bu olayda anlatılmak istenen, kullanılan dil ve söylemin sanat yapayım derken, konuyu istenmeyecek bir yöne çekilmesine neden olabilecek hale getirmemek, amacı aşabilecek söylemlerden uzak durma gereğine işaret etmek içindir.
5: Her ne kadar yazdığınız şiirlerinizin sizde büyük önemi olsa bile, ben sizin''Peri Kızı ♥ ve ♥ Ozan'' şiirinizi çok sevdim ve bu şiiriniz bende önemli yer edindi. Sizi en çok etkileyen şiiriniz hangisi ve bu şiirinizi bizlerle paylaşır mısınız?
Zaman buldukça daha önce yazdığım şiirlerimi okuyorum. Her şiirin ayrı bir anlamı ve yazıldığı duygu ortamı vardı. ben bir ayrım yapamadım. Bir şiirimi bu vesile ile paylaşayım:
Haberin Var Mı Gülüm
Şafakların sökerken, pembemsi beyazında;
Gül simana tan düştü, haberin var mı Gül'üm?
Beklenmedik bir zaman... Şubat'ın ayazında:
İçime volkan düştü, haberin var mı Gül'üm?
Bin bir çiçekten güzel, gülüşünle aktığın,
Kalbime gizli umut ışığını yaktığın,
Dünya'nın durduğu an, gözlerime baktığın:
İşte tam o an düştü! Haberin var mı Gül'üm?
Gelişi ani olan...Bitmez olan bir çile.
Hüzünlü şarkı oldun, hemen yerleştin dile.
Hasret dolu geceler... Elimdeki mendile.
Gözyaşımdan kan düştü... Haberin var mı Gül'üm?
İlkbahar'ın rüzgârı saçlarını tararken,
Senin bedenin diye hayalini sararken,
Hasretin girdabında, Gül'üm seni ararken:
Dört bir yana şan düştü. Haberin var mı Gül'üm?
Sensiz geçen ömürden dolmayan şu çilemden
Hasret bulutu kaplı dağılmayan elemden
Yazmaktan yorgun düşmüş umutsuz bir kalemden
Sayfaya destan düştü... Haberin var mı Gül'üm?
Kapısı örtük evin, tütmeyen bir ocağı...
Karanlık bir tünelin, hani ucu bucağı?
Bahtıma bakar mısın? Bir hasretin kucağı:
Ömrümce vatan düştü... Haberin var mı Gül'üm?
Kervan geçmez kuş konmaz, ıssız yola sapılı,
Duvarları kasvetli, taş ve toprak yapılı,
Kimsesizlerin yurdu, bana iki kapılı;
Vîrane bir han düştü. Haberin var mı Gül'üm?
Özlemin yangınından, kor düşerken canına,
Hasret fermanı almış, gelemiyor yanına.
Senin haberin yok ki, kimsesizler hanına;
Yasını tutan düştü. Haberin var mı Gül'üm?
Batan her Güneş ile, kırılırken umutlar,
Kaderin ful kadehi, bilmem ki neyi kutlar?
Güneşin son nurundan, tutuşurken bulutlar;
Üstüne siman düştü. Haberin var mı Gül'üm?
Sana gelirken gece, Ay on dördü dolun'da,
Kendisi anlamadan, ya sağı ya solunda,
Bin tuzakla örülmüş, bu sevdanın yolunda;
Toprağa bir can düştü! Haberin var mı Gül'üm? ...
6: Türk ve Dünya edebiyatından; eski şairlerden ve yaşayanlardan sevdikleriniz kimlerdir?
Fıransız yazar Victor Hugo'yu bilirsiniz. Onun SEFİLLER adlı romanını orijinal dilinden okumak için pek çok edebiyatçı önce Fıransızcayı, Leo Tolstoy'un DİRİLİŞ adlı romanını orijinalden okumak için keza pek çok edebiyatçı önce Rusçayı öğrenip sonra o eserleri okudular. Bunu aktarmamdaki amacım en başarılı bir çeviri bile eserin aslının, okuyucu üzerindeki etkisini kayıpsız olarak aktaramaz. Roman ve hikayelerde çeviri oldukça başarılı olur. Ancak şiir söz konusu olunca, duygunun kayıplara uğraması kaçınılmazdır. Yine de çevirilerin çok başarılı olduğunu söylemek ve verilen emeği kutlamak gerekir. Bu konuda, Egeli bir ozan olan Homeros'un İlyada ve Odysseia destanlarını, Arthur Rimbaud ve Edgar Allan Poe şiirlerinin çevirilerini başarılı buluyorum.
Kendi şairlerimizden, Baki, Fuzuli, F.N.Çamlıbel, O.S.Orhon,..gibi Beş Hececiler... pek çok şiirlerini ezbere bildiğim şairlerdir. Yaşayann şairlerimiz içinde de benim kendilerinden ilham aldığım onlarca şair var hepsine de uzun ve hayırlı bir ömür diliyorum. Gelecek nesillerin şiir yolunu aydınlatmada kusursuz eserler vermeye devam ettiklerini görüyorum.
7: Genel olarak, şiirde gaye ne olmalıdır? Şiirde hedef söz konusu mudur ve bu hedef nedir sizin için?
İlk şiirimi, gazeteci bir arkadaşımın ısrarıyla medya ortamına verdiğimde kırk sekiz yaşındaydım. Şiiri hiç bir zaman maddi menfaat kapısı olarak görmedim. Şu ana kadar basılmış bir tek şiir kitabım yoktur. Elli yaşıma geldiğimde internet ortamında bir şiir sitesine Gözlerin adlı şiirimi gönderdiğimde şiir maceram başladı. Sonra antolojide yazmaya başladım. şiirlerin ilgi görmesi üzerine yazmaya devam ettim. Daha sonra kendi sitemi oluşturdum. şu anda yüzden fazla şiirim kendi sitemde yayındadır. İlginin fazlağı ve mesaj yoğunluğu üzerine sitemde bir duyuru yayınladım. Benden tekrar izin almaya gerek duymadan adım belirtilmek üzere yazılı veya görsel basının şiirlerimi yayınlayabileceğini duyurdum. Zaten ben bu duyuruyu kaleme almadan gazete dergi ve radyolarda şiirlerim benden habersiz yayınlanıyordu. Sadece Tekirdağ Tabipler Odası dergisi ancak ben kendim şiir gönderdikçe yayınladı. Bu konuda çok titiz davrandılar. Televizyonda En Güzeller Güzeli adlı şiirimi dinlerken üzüldüm. Ne şiirin tamamını okudular ne de şiirin bana ait olduğunu belittiler.
Özellikle genç şair adayı kardeşlerimin rica ve ısrarları üzerine şiir yazmaya devam ediyorum. Tek bir adet şiirim Almanyada Ozan Şerafettin Hansu Tarafında bestelendi. Kedisinin irfan yılmazı adlı şiirinde mp3 olarak şu anda kayıtlı. Ben de ayrılık adlı şiirime kayıt etmek istiyorum ancak şu ana kadar mp3'ü Ayrılık şiirime yükleme denemelerim başarısız oldu.
Şiirdeki amacın topluma hizmet olması gerektiğini düşünüyorum. Şiir bence toplum için yazılmalıdır. Topluma hizmet için yazılmalıdır. Bir fikri topluma dikte etmek amacı veya hiciv aracı olarak şiiri ben hiç zaman kullanmadım. Sadece sevgi üzerine duygulu şiirler yazdım. Pek çok şiirimdeki açıklamalarım da şiirlerim kadar ilgi gördü.
8: Kimisine gecenin getirdiği başbaşa kalmışlıklarda, kimisine bir deniz kenarında martıları seyrederken, ya da bir vapurun güvertesinde yolculuk ederken vs. anlarda ilham perisi gelir. Size ne zaman ve nasıl geliyor?
Ben bütün şiirlerimi kendimle başbaşa iken yalnızken yazdım. Romantik ortamlarda yazılacak kadar şanslı bi şiirim henüz olmadı. Ve şu an antolojide yayında olan bütün şiirlerim canlı yayında yazıldı. Yani ilk mısraları yayına verildiğinde şiirin nasıl devam edeceğini nasıl biteceğini ben de izleyenlerde bilmiyorduk. Özellikle geç şair adayı kardeşlerimin ricasıydı bu. Sizin beğendiğinizi belirttiğniz peri kızı ve ozan adlı şiir de böyle yazıldı. ilk dörtlüğü yayına verildi altına (yazılıyor...) kaydı düşürüldü. Ben bir taraftan şiiri yazarken bir taraftan da yorumlar gelmeye başlıyordu. Ben şiirin yazılışı bitirdiğimde yorumların da yarısı yazılmış oluyordu. Genellikle bir iki günde şiirin yazılışını bitiriyoydum.Şiir bittikten sonra sesli okurken son hatalarını ayıklarken bazı dörtlüklerde değişiklikler oluyordu. bunu şiirlerin altındaki yorumlara bakarak görebilirsiniz.
9: Memleketimiz göz önüne alındığı takdirde, siyasi ve sosyal gelişmelerin Türk şiirine etkisi ne olmuştur? Batıya dönük bir sosyal yapıyı öngören beyinlerin, şiirimiz ve şairlerimiz üzerinde ne dereceye kadar etkileri olmuştur ve bu etki sizce olumlu mudur?
Teknolojinin ilerlemesi şair ve yazarlara inanılmaz ufuklar açmıştır. Örneğin internet sayesinde şiilerimiz ve yazılarımız okyanus ötesi ülkelere anında ulaşabilmektedir. Her nimetin elbette bir külfeti de vardır. İstenmeyecek olumsuz etkileri de teknoloji kaçınılmaz olarak beraberinde getirmiştir. Çağdaş dünyanın gelişim çizgisinin gerisine düşmek, geri kalmışlığı ve sonunda esareti getirir. Ben, ülkemizin çağdaş dünya içerisinde layık olduğu yeri alırken; toplumun ayakta kalmasını sağlayan yüce değerlerinin korunmasına önem verilmesi gereğine işaret ediyorum. Milli ve manevi değerleri erezyona uğratılan, bunun için gerekli önlemleri zamanında alamayan ülkelerin uzun vadeli dönemde bağımsızlıkları da tehlikeye düşer. İyi ve şeffaf yönetimler her zaman halkından destek görür. Milli ve manevi değerler korunarak, teknolojinin bütün nimetlerinden yararlanılması ve bu eksende çağdaş dünya ile entegrasyonun daha sağlıklı olabileceğini düşünüyorum.
Bence içinde bulunduğumuz erezyon ortamı şiiri de etkilemiştir. Nitekim benim şiirlerime de ''-Eski usul'' diye eleştiriler gelmektedir. ''- Niçin Modern şiir yazmıyorsun? daha popüler olursun! '' diye telkinler gelmektedir. Her görüşü saygı ile karşılıyorum. Ancak ben kararımı verdim sadece hece ile yazacağım. Serbest şiirleri benden çok daha iyi yazacak şair kardeşlerimi görüyor ve onların şiirlerine de yorum yazıyorum. Elbette hece şiirlerini de benden daha iyi yazan, bana ilham veren onlarca şair kardeşlerim var. Bu vesile ile onlara teşekkürlerimi sunuyorum.
10: Şiirin; milletinin tarihi, gününün insanı ve olayları ile münasebetinde bir denge düşünülebilir mi ve bu dengeyi nasıl yorumluyorsunuz?
İkisi de bir birinden etkilenir. Bugün ayakta kalabilmiş pek çok ulus bunu, izlediği siyaset ve kültürüne borçludur. Kültür de, şiir de dahil olmak üzere efsane, hikaye, roman, makale...vb edebi eserlerine sahip çıkmak, toplumun örf ve adetlerinin yaşatılmasıyla tahribattan kurtulur. Grek'lerin Homeros'a, İngilizler'in Lord Byron'a, Fransızların Alphonse de la martine'ye dört elle sarılmasının nedeni nedir? Sen kendi ülkendeki sanatçıya sahip çıkmasan başkası niçin saygı göstersin! Halit Ziya Uşaklıgil'in Mai ve Siyah(doğru yazdım ilk basımında adı aynen böyleydi) adlı romanını okuyanlar yazarın erişilemez uslupla kaleme aldığı bu muhteşem eserin, Puşkin'in, 1926 - yılında nobel edebiyat ödülünü alan İtalyan yazar Grazia Deledda'nın., Thomas Hardy'nin, O' Henri'nin, Victor Hugo'nun eserlerinden hiç de aşağı olmadığını görürler. Ahmet Hikmet Müftüoğlu'nun Çağlayanlar adlı eserindeki tasvir diline bu güne kadar hiçbir yazar ve şair erişemedi. Konumuz şiir olduğu için spesifik bir örnek vereyim. F.N.Çamlıbel'in benim ezbere bildiğim Ayşeye Dair şiiri şu an hiç piyasada yok, sırra kadem bastı sanki. Bu vesile ile birkaç kıtasını ezberimden yazayım.
...
Canına karışmak istiyor canı,
Kim görse bu güneş başlı çobanı.
Günyüzlü Zeynebin çekildi kanı,
Gözyaşı döküyor Kezban'sa Ayşe.
Çobanın bir kızıl yele saçları,
Ateştir alınmaz ele saçları,
Ah! Hele saçları... Hele saçları
Yakar parmağına dolansa Ayşe
...
Bu muhteşem şiirden kaç kişinin haberi var?
11: 'Şairin dünyası' denilen 'dünya' nedir, ne olmalıdır?
Şairin dünyası denildiğinde, şairin kendi iç dünyası yani duygu düşünce ve içinde bulunduğu ruhi durum ile, şairin içinde yaşadığı dış dünya birlikte anlaşılmalıdır. Çünkü şairin kendi duygu ve düşünceleri ve şairin kişiliği, ister istemez içinde yaşadığı çevre ve olaylardan etkilenir. Çevresinde gördüğü güzellikler veya beğenmediği şeyler, Tanık olduğu mutluluk veren veya üzücü olaylar, umutlar, hayaller, kırgınlıklar... gibi dış çevre uyaranları şairin iç dünyasını da ister istemez etkiler, hatta bazı şiirlerin yazılmasının ilhamını verir. Şair olan veya şair ve şiire sempati duyan kişiler, genelde hassas kalplı ve ince ruhlu kişilerdir. kolay etkilenir ve kolay incinirler. Aslında bu özellik bütün insanlarda görülür. Ancak şairler bu duyguları daha yoğun olarak yaşarlar. Zaten şairi aynı duyguyu taşıyan diğer insanlardan ayıran özellik: Herkesin yoğun duygular yaşadığı dönemler olur, ancak bu duyguları mısralara dökmedeki hüneri herkes gösteremez. Bunu ancak şair olanlar bu beceriyi gösterebilir.. Nice o kadar değerli şair gelip geçmiştir ki yazdıklarından haberimiz olmamıştır. Nice şiir konusunda deha olabilecek kişiler, gerekli ortamı ve desteği bulamadıkları için, kendilerinin bile bu yeteneklerinden haberi olamamıştır. Çünkü iyi şiirler yazabilmek, doğuştan yetenek gerektirse de, bu yeteneğin, yeterli eğitim, ilgi ve desteği görmeden kendiliğinden açığa çıkması çok nadirdir. Yetenek artı eğitim... Buna bir de sabır eklendi mi zaman başarıyı beraberinde getirir.
12: Şiire hevesli gençlerimiz için, şiir konusunda tavsiyeleriniz var mı? Yani deneyimlerinize dayanarak; ''şunu yapın, şunu yapmayın'' diye önereceğiniz bir şey var mı?
Bana göre içinden şiir yazma hevesi ile eline kalem alan kişi ilk mısralarını yazdığı andan itibaren potansiyel şair adayıdır. Şüphesiz ilk eserler genelde şevk kırıcı olur. Bir türlü uygun kelime ve mısra bulunamaz. Bir gün önce sevinçle bulunan bir kelime ertesi gün yazanın kandisi tarafından beğenilmediği sık görülür. Burada en önemli husus şiire fazla emeği geçmiş
Usta şair ve oldukça mesafe almış şair adaylarının tutumudur. şiir yazmaya yeni başlayan özellikle genç adaylara özgüvenlerini pekiştirici bir yaklaşım sergilenmelidir. Bunun için ben yorumlarda usta şairlere yazdığım yorumların aynısını onlara da yazdım. Zaten benim bütün yorumlarım Sevgili kardeşim diye başlar, Muhteşem bir şiir olmuş diye devam ederdi. Şevk kırıcı tek bir adet yorumum yoktur. Yorum kısmında bu yorumu gören pek çok şaire de gerek gördüğümde özel mesajla şiirin uygun olmayan bölümlerinin nasıl düzeltilebileceğini bildirdim. Bazı kardeşlerim kendileri de benim özelime mesaj yazarak bazı hataların düzeltilmesi talebini ilettiler. herkese yetişemedim ancak yetişebildiklerimin hepsi de düzeltmeleri yaptılar ve teşekkür ettiler. Bana göre şair olmak ve güzel şiir yazmak bir şairi incitmekten geçmiyordu. Bir biri ile uğraşmak yerine bu zaman ve enerjiyi kişinin kendisini geliştirmesi için harcaması daha doğrudur.
İstemeyerek amacımı aşan veya yanlış anlaşılan bir konu olduysa affımı diler sevgi ve saygılarımı sunarım.
28.12.2006.
İrfan Yılmaz. - Tekirdağ.
İrfan Yılmaz
ey aşk söyle hangi mevsimin yaprağsın.neden bahar dalı olamadın hep hazanlardasın..
aşk bu?? bazan güldürür bazan ağlatır.tebrikler.
mumlar soldukça pervaneler uçamazmış..zira ziyasız pervaneler uçmazmış...ziyanız bol olsun..tebrikler..selam ve dua ile
ne deyim çok güzell sustum okudum..saygılar sevgiler abinden tam puan
yüreğine sağlık
bence solmamış...zirâ en güzel renkler sonbahardadır..şaraptandır..)))
sevgi ile..
Bu şiir ile ilgili 22 tane yorum bulunmakta