Menekşe gözlerden yeşil bir nehir akıyor sahraya
Sahradan Mecnunun sedası yükseliyor mavi semaya
Mecnunun aşk feryadını Leyla bir türlü duymuyor
Leyla'nın duymadığı aşk çığlığı vahayı kaplıyor.
Karamel yazın vahametinden nehir çoktan kurumuş
Nehir Mecnunun eylülde gökten göz yaşlarını bekliyor
Vahaya ulaşamayan nehrin münzevi havzası ağlıyor
Leyla'ya kavuşamayan Mecnunun yüreği yanıyor
Leyla tabiri mümkün olmayan bir rüya görüyor
Yusuf nerede ki rahmani rüyasını yorumlasın
Mecnun geceye değil Leylanın gözlerine dalıyor
Eylülde uzaklara bakan Mecnunun kalbi ağlıyor.
Süleyman hüdhüd kuşu ile haber gönderir Sebe'ye
Aşka ve Kenan iline davet eder o periyi
Güvenli bir şekilde yola çıkar Belkıs Süleyman'a
O peri yıldızları davet ediyor uzun bir dansa
Yıldızlar eşlik ediyor ebabil kuşlarına
Belkıs'ın mücevher kakmalı tahtını
Göz açıp kapayıncaya kadar zaman içinde
Getirivermişler Süleyman'ın cinleri
Belkıs çok şaşar bu işe
Ve Süleyman'ın muhteşem sarayına
Belkıs ıslanmasın diye
Eteklerini çekivermiş
Süleyman o periye korkma ıslanmaz eteklerin demiş
Gördüğün bir su yansımasıdır gözlerinde der Süleyman
Aşka muhabbet çoktan başlamıştır Belkıs'ın kalbinde
Belkıs şaşkınlık içinde Süleyman'ın sarayını gezer
Yüreği aşkın sahibine mutmain bir aşkla iman eder
Ve güzeller güzeli o muhteşem kraliçe Belkıs
Allah'a güçlü bir imanla ülkesi Sebe'ye döner.
Kuyu, zindan derken
Güzel yüzlü Yusuf Mısır'a sultan oldu
Sadece sultan olmadı
Hakkın ve adaletin timsali oldu
Herkes Yusuf'a gıpta ile bakıyordu
Seçilmiş Yusuf da biliyordu ki
Her ortamda Yusuf'u Allah koruyordu.
Herkes sanıyordu ki;
Aziz Potifar'ın karısı Züleyha bir köleye vuruldu
Hal bu ki Yusuf bir köle değildi
Yeryüzünün ve Mısır'ın parlayan güneşiydi.
Peki Züleyha'yı sevdasından dolayı kınayan
Mısır ekabirlerinin hanımlarının
Yusuf'u görünce ellerini kesmelerinin maksadı neydi
İşte aşkın çilesini yaşayan ve çeken bilir
Hiç kimse kimseyi haksız yere kınamasın
Züleyha'nın aşk acısını çeken bilir.
Süleyman ile Belkıs
Yusuf ile Züleyha
Leyla ile Mecnun
Ferhat ile Şirin'in
Aşk hikayelerinde
Aşka aşık kalplerin aşk hikayeleri var
Ezelden ebede akan aşk yolculuğumuzda
Gerçek aşkı anlamayan çağdaş zorbaların
Kalpleri Tih çölünden daha çorak ve naçar
Ama kalbi mühürlü olan Nemrutlar anlamazlar
Onların dünyaları materyalisttir
Felsefeleri ateisttir
Dünyalarının mesafeleri
Mutfakla ile tuvalet arası kadardır
Bakmakla görmek arasındaki
Farkı anlamayan bedhahlar gafildir
İmandan mahrum inkarcı ruhlar
Ve ibretlik yeryüzü Karun'ları birer sefildir.
Bu sürgün dünyamızda en büyük zenginlik Allah'a imandır
Yeryüzünde kibirle gezen Karun ve hazineleri nerede
Nerede yaşarken kendilerini vazgeçilmez zannedenler
Şimdi üryan bir şekilde mezarlıkta yatar mecalsiz acizler.
Dünyadaki amellerimiz mahşerde sınav sonuçlarıdır
İnsanlar sınav sonuçlarına göre ebedi olarak
Ya cennette veya cehennemde kalacaklardır.
İbrahim Yılmaz
Eylül - 2023
--------------------------
BU ŞİİRİN HİKAYESİ
Hazret-i Süleyman ve Belkıs
Belkıs kimdir?
Süleyman aleyhisselam, Hacdan sonra Sana’ya gitti. Buradaki bir hüdhüd (ibibik), Süleyman aleyhisselamın hüdhüdüne Belkıs’ın sarayını anlattı. Bu hüdhüd de merak edip, Belkıs’ın sarayını gezip geldi. Gördüklerini anlattı.
Hazret-i Süleyman Belkıs’a besmeleyle başlayan (Müslüman ol, isyan etmeden bana gel!) diye bir mektup yazdı. Hüdhüd, her yer kapalı olduğu için mektubu pencereden girerek Belkıs’ın yatağına koydu. Belkıs, uyanıp mühürlü mektubu görünce korktu. Adamlarını toplayıp istişare etti. Süleyman aleyhisselamın peygamber olup olmadığını öğrenmek istedi. (Peygamberse savaşamayız, teslim oluruz. Değilse savaşırız) dedi.
Denemek için kız kıyafetinde beşyüz genç erkek, erkek kıyafetinde beşyüz kız, eğri delikli bir inci, bir bardak, bir taş ve hediye olarak da yakut bir taçla iki altın kerpiç gönderdi. (Eğer bu adam, peygamberse, erkeklerle kızları birbirinden ayırır. İnsan ve cinden başka bir mahluka bu taşı deldirir. Bardağa yerde ve gökte olmayan sudan doldurur. Şu inciye de ip geçirir) dedi.
Hüdhüd gelip bunları Süleyman aleyhisselama haber verdi. O da Belkıs’ın göndermekte olduğu kerpiçlerin ebadındaki altın kerpiçlerle geniş bir sahayı döşetti. Hayvanları üstüne saldı.
Belkıs’ın elçileri, her yerin altın kerpiçlerle döşenmiş olduğunu, hayvanların kerpiçlere pislediğini, altının burada hiçbir değeri olmadığını görünce, getirdikleri iki altın kerpici hediye olarak vermeye utandılar. Altın kaplı sahada iki kerpicin yeri boştu. Elçiler (Bu iki kerpici oradan çaldınız diye itham ederler) diyerek iki kerpici gedik olan yere bırakıp huzura çıktılar.
Belkıs (Bu adam sizi sert karşılarsa peygamber değildir) demişti. Fakat Süleyman aleyhisselam güler yüzle ve tatlı sözlerle karşıladı. (Hani inciniz nerede? Getirin ona iplik takalım) buyurdu. İnciyi bir ağaç kurduna verdi. Kurt, ipliği ağzına alıp bir taraftan girerek öteki taraftan çıktı. Süleyman aleyhisselam, (Delinecek taşı getirin) buyurdu. Onu da ağaçkakan kuşu deldi. Kız ve erkeklere yüzlerini yıkattı. Kızlar ibriği sol el ile, erkekler sağ el ile tuttukları için birbirinden ayırdı. Bardağı da hızlı koşturulan atların terleriyle doldurttu. Getirilen hediyeleri de kabul etmedi.
Elçileri, durumu gidip Belkıs’a haber verince, Belkıs (Bu zat peygamberdir. Teslim olmaktan başka çaremiz yoktur) dedi. Teslim olmak üzere adamları ile yola çıktı.
Süleyman aleyhisselam, Belkıs gelmeden önce tahtını ism-i a'zam duasını bilen Asaf bin Berhıya’ya getirtti. Belkıs’ın babası cin, anası insan idi. Belkıs’ın geleceğini duyan cinler, endişeye kapıldılar. (Belkıs gelir, Süleyman aleyhisselamla evlenir, bir erkek çocukları da olursa, başımız beladan kurtulmaz. Bu işe engel olalım) dediler. Belkıs’ın aklının bozuk olduğunu, ayaklarının merkep ayağına benzediğini söylediler. Süleyman aleyhisselam da bu haberin doğru olup olmadığını öğrenmek için üzeri billur döşeli bir su havuzu yaptırdı. Belkıs, billuru bilmediğinden suya gireceğini zannederek ayakkabılarını çıkardı. Süleyman aleyhisselam da ayaklarında kusur olmadığını gördü. Aklını tecrübe için de tahtında biraz değişiklik yaptırarak kendisine gösterdi. (Tıpkı benim tahtım) dedi. Süleyman aleyhisselam, onu dine davet etti. Belkıs kabul etti. Evlendiler.
Allahü teâlâ, kendisine itaat eden salih kullarına dünya ve ahirette çeşitli nimetler ihsan eder.
KUR'ANDA BAHSİ GEÇEN HZ SÜLEYMAN PEYGAMBERİMİZ ;
https://youtu.be/TvI95KdgVmE?si=u8paMmY50zHIludi
--------------------------------
HZ YUSUF VE ZÜLEYHA HİKAYESİ
VE İSLAMDA SEVGİ NEDİR?
Kur'an-ı Kerim'de Allah ve Resulünü sevmenin yanında beşeri aşk konusu da işlenmiştir. Hz. Yusuf kıssasının bir bölümünde beşeri aşk konusunun meşru ve gayr-ı meşru sınırları açıklanmıştır. Divan edebiyatında birçok şairin mesnevilerine de konu olan bu aşk öyküsü Kur'an-ı Kerim'de "öykülerin en güzeli" diye isimlendirilmiştir.
Yusuf Peygamber'in on bir erkek kardeşi vardır. Olağanüstü bir güzelliğe sahip olan Hz. Yusuf babası tarafından çok sevilmektedir. Onu kıskanan kardeşleri gezinti için kıra götürürler ve kuyuya atarlar. Babalarına ise kanlı elbiselerini gösterip, onu kurdun yediğini söylerler. Yoldan geçen bir kervan, su çekerken Yusuf'u bulur ve Mısır'da Hazine Bakanı olan Aziz'e köle olarak satarlar.
"ALLAH'A SIĞINIRIM"
Sarayda ihtimamla yetişen Hz. Yusuf'a Aziz'in karısı Züleyha aşık olur ve onu yasak ilişkiye çağırır. Hz. Yusuf ona şöyle cevap verir: "Allah'a sığınırım. Efendim bana iyi baktı. Doğrusu zulüm yapanlar kurtuluşa eremez." Yüce Allah, o sırada Hz. Yusuf'un da Züleyha'yı arzuladığını, ancak samimi bir kul olması yüzünden bu kötülük ve fuhuştan kaçındığını belirtir.
Eşinin haksız olduğunu tespit eden Aziz, olayın hiçbir şey olmamış gibi kapanmasını arzulasa da, dedikodunun önünü alamaz. Bunun üzerine Züleyha dedikodu yapan hanımları yemeğe davet ederek meyve ikram etmiş, Hz. Yusuf'un güzelliği karşısında şaşıran hanımlar meyve bıçakları ile ellerini kesmiştir. Bununla, aşık olmakta haklı olduğunu göstermeye çalışan Züleyha, Yusuf'un kendisine ilgi göstermemesi üzerine onun hapse atılmasını istemiştir.
Güzel bir kadının meşru olmayan isteklerine uymak yerine yıllarca hapiste kalmayı tercih eden Hz.Yusuf şöyle dua eder: "Rabbim, bana göre zindan, bunların beni çağırdığı şeyden iyidir. Eğer onların düzenini benden savmazsan onlara kayarım ve cahillerden olurum." Rabbi onun duasını kabul etti ve onların düzenlerini ondan savdı.
Mısır hükümdarı bir gece rüyasında yedi zayıf ineğin yedi semiz ineği yediğini ve yedi yeşil başakla yedi kuru başak gördü. Yorumcular bu rüyaya anlam veremediler. Bu arada zindanda bulunan Hz. Yusuf isabetli rüya yorumları ile ün yapmıştı. Kral onu yorum için saraya çağırdı. Ancak Yusuf, Züleyha konusunda iftiraya uğradığını, bu eski davanın görülerek sonuca bağlanmasını istedi. Böylece temize çıktıktan sonra rüyanın yorumunu yapabileceğini söyledi. Sorguya çekilen Züleyha ve dedikoducu kadınlar doğruyu söylediler. Hz. Yusuf belge ve delillerle temize çıkınca rüyayı şöyle yorumladı:
Yedi yıl çok bolluk, ondan sonra da yedi yıl kıtlık yılları gelecek. Kral, tedbir olarak ne yapmak gerektiğini sorunca Hz. Yusuf, ekonomik ve mali işlerin başına kendisi getirildiği takdirde bu kıtlık ve darlık yıllarına çare bulabileceğini söyledi. Bu göreve getirilen Hz. Yusuf, ilk bolluk yıllarında halkı tasarrufa teşvik etti, tüm fazla hububatı depolara yerleştirdi. Bu arada, halk ellerindeki altın, gümüş gibi değerli eşyasını da Hz. Yusuf'un emanet depolarına teslim etmişti.
Rivayete göre Mısır Melik'i Hz. Yusuf'a taç giydirmiş, kılıç kuşatmış ve inci ile yakut işlemeli bir taht yaptırmıştır. Ancak Hz. Yusuf son ikisini kabul etmekle birlikte, taç giymeyi kendisinin ve atalarının giydiklerinden olmadığını söyleyerek reddetmiştir. Ülke kısa sürede Hz. Yusuf'un adaletli yönetimi ile onun nüfuz ve iktidar alanına girmiştir. Bu arada Hazine Bakanı Aziz vefat etmiş, Züleyha da Melik tarafından Yusuf'la evlendirilmiştir. Bunun üzerine Yusuf Züleyha'ya "Bu şekilde meşru olarak evlenmemiz senin haram olarak istediğinden daha iyi değil mi?" demiştir.
Sevgi dini İslam
Muhabbet, sevgi demektir. Kur'an'da "Müminlerin Allah'a karşı pek şiddetli sevgisi"nden bahsedilir. (Bakara, 2/165). İnananlar Allah'ı sevdiği gibi Allah da kullarını sever. İlk adım Allah'tandır. Önce Allah kulunu sever sonra da kul O'nu... Nitekim bir ayet-i Kerime'de ideal müminler için "Allah onları sever, onlar da Allah'ı severler." (Maide, 5/54) buyurulmaktadır.
Kuran'da Allah'la insan ve insanla diğer mahlukat arasında sağlam bir sevgi tesisini sağlayacak pek çok ifade yer almaktadır. Allah'ın 99 isminden çoğu Allah'ın kullarına olan sevgisinin bir ifadesidir. Sözgelişi, O'nun isimlerinden biri Rahman'dır; O kullarına merhametle muamele eder. Merhamet sevginin bir ürünüdür. Sevmeyen merhamet etmez. O, kulu Hz. Muhammed (a.s.)'i de "Alemlere rahmet olarak" göndermiştir. (Enbiya, 21/107).
Allah bilinmeye olan muhabbetinden dolayı mahlukatı yaratmıştır. Hz. Peygamber de Habibullah, yani Allah'ın sevgili kuludur. Onda bizim için güzel örnekler vardır. (el-Ahzab, 33/21). Ona uymak, Allah'a karşı duyulan sevginin bir göstergesidir. (Al-i İmran, 3/31). Allah onu sevdiği gibi onu sevenleri de sever.
İslam, sevgi dini, İslam medeniyeti de bir sevgi medeniyetidir. İslam'ın ilk yıllarında atılan bu medeniyetin tohumları çok kısa sürede yeşerip dal budak salmıştır.
İslam, insanlığın kalbine sevgi tohumları ekmiştir. Bu nedenle, İslam inanç ve düşüncesinin merkezine sevgiyi yerleştirmek yanlış olmaz.
Biri hakiki, diğeri de mecazi olmak üzere iki çeşit sevgiden bahsedilebilir. Hakiki sevgi ve aşkın konusu Allah'tır. Mecazi sevginin ve aşkın konusu ise insandır. Asıl önemli olan Allah'a karşı duyulan sevgi olmakla beraber, temiz duygulara dayanan beşeri sevgi de ilahi sevgiye götüren bir vasıta olabilir.
Ahlakçılar, bütün erdemlerin uğruna yapıldığı en yüksek erdemin ne olduğu konusunda farklı görüşler öne sürmüşlerdir. Konuyla ilgili en çok kabul gören kavramların başında sevgi gelir. Bir gönül adamı "Hak Teala'ya giden yolun aslı ve esası muhabbettir" der.
Bütün iyi hal ve hareketler sevgi ile ilgilidir.
Gerçek sevgide herhangi bir çıkar veya karşılık beklentisi olmaz. Böyle bir sevgi eza ve cefa ile azalmaz, iyilik ve ikramla çoğalmaz.
İnsanlar birbirini sevince aralarındaki problemleri aşmaları kolaylaşır. Her türlü kişisel çıkar düşüncesinden uzak bir sevgi, bütün ahlaki erdemlerin, toplumsal birlik ve beraberliğin, huzur ve saadetin de teminatıdır.
Seven sevdiğini kıracak, incitecek söz ve davranışlardan kaçındığı gibi sevdiğinden gelen her cefaya da katlanır. Sevdiklerini incitmemeye ve onlardan incinmemeye çalışır. İncitmemek kolaydır. Çünkü insanın kendi elinde ve iradesinde olan bir şeydir. İncinmemek ise zordur. Bu durumun nerede, ne zaman ve nasıl ortaya çıkacağı belli olmaz. İşin bu boyutuna işaret eden Yunus Emre şöyle der:
Dövene elsiz gerek sövene dilsiz gerek
Derviş gönülsüz gerek sen derviş olamazsın
Meselenin çözümünü de bir başka beytinde verir:
Gelin tanış olalım işi kolay kılalım
Sevelim sevilelim dünya kimseye kalmaz.
Bir Ayet
"İman edip salih amel işleyenleri Rahman olan Allah sevecek ve sevdirecektir." (Meryem, 19/96)
Bir Hadis
"Allahım! Sen'den sevgini, Sen'i sevenlerin sevgisini ve Sen'in sevgine ulaştıracak ameli talep ediyorum. Allahım! Sen'in sevgini bana nefsimden, ailemden, malımdan ve soğuk sudan daha sevgili kıl!" (Tirmizi, Deavat, 72)
HZ YUSUF;
https://youtu.be/50OksRNBdno?si=bLjkZxQiimfvaws5
YAŞLI ZÜLEYHANIN GEÇLEŞMESİ :
https://youtu.be/W4zXGWabAKw?si=FJFwUvgJgSuNuzhR
Kayıt Tarihi : 28.11.2023 01:08:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!