Kırık dişlerinde gençliğinden kalma şehvet kırıntıları
Buruşuk teninde bir gamze ki çamurdan ve etrafında yaşlılık pırıltıları
Gülümsemesinde iffetsiz bir yosmanın en mahrem anından kalma bir imza
Gözlerinde bütün günahların yüklendiği yarı batık bir geminin nişanesi ve yelkenler fora
Titrek ellerinde yazılmışların yalan kalıntılarından nakışlar
Halen çocuk gülümsemesinin özünde zavallı çaresiz ve kimsesiz bir hal var
Korku iliklerine işlemiş en soğuk gecelerde yaslandığı o sıcak dağ gibi adamın ötesinde
Gözlerinden dökülen pişmanlık yaşlarımıdır nedir, yoksa hüzün mü akıyor, o an bir zelzele kopuyor sanki yüreğinde
Yaşlı kadın aldırmıyor zamanın akışına, zamanı sayıyor sallanan sandalyesinin gövdesinde bir kurt
Ne heyecanlandırır beni bu saatte diye bir düşünce düşüyor ağarmış ve de kararmış yüreğine, ölüm belki yeni yurt
Deli tebessümü konuyor isyan gömleklerinden diktiği ıslak mendilinin ucuna ve sallanıyor limana doğru
Doluyor şehir her yeni gün, gözünün önüne hep yeni bir Babil kulesi yerleşiyor- yük varlığın borcu
Ses dahi çıkmıyor artık bedenden, eklem yerlerinde hiç takat yok, aşk balkonlarda saksılara gömülmüş
Gübre olmadan o bile artık yeşermiyor, etrafa insanlar var ama ruhlar çürümüş
Sura biri erkenden mi üflüyor, tekrar şehir mi işgal ediliyor nedir kestiremiyor, uzaklara dalıp dalıp gidiyor
Elinde beyaz bir kefen kahve kokuyor ve yüzünde bir deli gülümsemesi yaşlı kadın kendi kefeninin üzerine Azraili işliyor,
Kayıt Tarihi : 29.12.2010 14:13:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!