bugün yine seni düşündüm
bir damla gözyaşımı bıraktım yüreğime
bugün yine karlar yağdı korkularıma
defalarca yırtıp parçaladığım aşk kefenlerini saydım
söyle
hangi mevsimin adıydı gözlerin
kapımdan geçmez oldu
bazen dil bilmeyen aklımla
dudağımı uçuklatan dilsizliğimle
gitmekle kalmak arasında kaldığım suskunluğumla
cehaletimle
sağırlığımla
körlüğümle
çıktım karşına
aşk 
dilimdeki zincirleri kırdı
hiç beklemediklerim
duvarlarıma çizgiler çekti
gözümü oydukça vahşileştirdi
bazenli belkilerin keşkelerinde 
derimin altında vicdanı kurutup
kavgama bağlattı
her geçen gün
içimizde cüce kalmış aşkla yıkandık
keskin sözler topladık heybemize
sayısız gecelerde coğaldı kavgamız
inceldiğimiz yerden parça parça dağıldık
şimdi
sensizlikle çürüyüp leş kokan hayallerim var
son bir vedanı çizmeye gel 
ruhumu noktalarla taşlamaya gel
aklın keskin bir kılıç olsun
çıplak avuçlarımla tutunayım
yırtıp geçsin avuç çizgilerimi
kanatsın
aşk ve kavga
düşünce basamaklarında yargılandı
ne eline nede yanağına
bir tatlı buse değdi
seni düşünen beynimden vurmaya gel
yasakları kurşunlayan gövdemden vurmaya gel
fikirlerimden
kalemimden
aşk ve kavgamdan vurmaya gel
bugün yine seni düşündüm
içimdeki sessizlik büyüsüne bıraktım yorgunluğumu
bugün yine seni düşündüm
ruhuma yansıyan asiliği tırnağımla kazıdım
Sevda Gencer...
 
Aşkta yarın yoktur sevgili. Zaman ileri doğru değil, içeri, yüreklere, derinlere doğru işlemeye başlar, bilgeleşir. Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur. Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur. Hem dışındadır dünyanın, hem de ortasında.
Hindistan'da Ganj Nehri'nin kıyısında yakılan yoksul adamın hissettikleri de onunladır, yitirdikleri de... Newyork'ta, bir sokakta, o kartondan kulübesinde yaşayan kadının çıplak yalnızlığı da. Her şey onunladır, ona emanettir sanki, ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de...
Aşkın kültürlü olmakla, bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili, kanımıza karışan ilkel acı, o yaban ağrıyla hiçbir kitabın yazmadığı hakikatlere daha yakınızdır, inan...
Kim demişti hatırlamıyorum, aşk varlığın değil, yokluğun acısıdır diye. Belki de bu yüzden ilk gençliğimde, o yoğun aşık olduğum yıllarda, gözüme uyku girmez, dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri, o karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır, insanları uykularından uyandırmak isterdim. Uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan o derin sancının acısına ortak olsunlar diye...
Aşk çok eski bir şeydir sevgili. Onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer. Sevdiğimiz insanların çocuklukları da... Oradan üvey anneler, eksik babalar, parasız yatılılar geçer. Ve sonra aşk bütün bunları alır, daha da eskilere gider, hep o ilkel acıya, o yaban ağrıya...




Ask ve Kavga.....
Sevgili esim, Kavgasiz ask, ask`siz kavga olmaz..Askin gizemli kilan, kavgalardir, fakat sevgi, saygi cercevesinde.. yüregine saglik, askim.....
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta