Aşk Vatanım Şiiri - Hayrettin Taylan

Hayrettin Taylan
1968

ŞİİR


23

TAKİPÇİ

Aşk Vatanım

Yankısı arınmış sevda tanlarında tanjantı alınmış bir gün gelir elbetleri, senin için kefenliyorum. İlençsiz dizelerimde seni ekli bir redifin aranmasında susuyorum. Benzer seslerden, benzer sevgiler tümlüyorsun. Paktır, arayışlarım. Kimliksiz ve sensiz öncelerimin akan pınarlarında hakkını alır mısın?
Kırılası, yıkılası, görünmedik, silinmedik özlemlerin tavında tarih atar mısın bensizliğin her anına…Susar mısın parçalanmış,parçalı bulutlu yalnızlık yaşayan her anımda?
Kor hazlar biriktirip, bu aşk kürenin gök aşında sevdaya beni yazar mıydın? Kuğuların kanatlarına vefa, kumruların tutunuşlarına senli bir ömür yazar mıydın?
Gelişinin çarkıfeleğine binen umutlarımı evirsin sevgin. Hani beni içten sevgin var ya …Hani her an beni hayal edersin ya…İşte bütün her şeyine güller ektim, kızılığın içimde oğullanırken,uzak kalışının batan dikenlerini de normal gören akıllı bir an be anlardayım.
Gelmelerin üst geçitlerinde sensizliğimin mendillerini satar terk edilmişlik.Gözyaşlarını silmek için her gün alırım bir mendil, gözlerini silecek mendilim ve de elim var bilesin.
Yalnızlıktan ezilmiş düşler hiçbir anı sensiz kılmıyor, nedenlerin edenlerinde patika ummalarım ummanlarına akar.Dalgalı bir özgürlüğün çocuk halisin…Bin kadın yaşar bir adında. Uzaklara bırakılmış,emziğiyle aşkı bekleyen annesiz,aşksız, gözü yaşlı bir bebeksin cananım.Bana gelişinin müjdesini söyledi içsel kelamlar.
Paramparçamda zaman, yüreğimde ansız gülüşlerin açılırken ben seni yazıyordum,ben seni aşıyordum sevdalara …
Kızarmış öpüşlerim heyli aşkını kavurgan, savurgan her sessizliğime dert eder. Kavuşmaların elini öper, el değmemiş her arzun ve derlenmiş açmalarımda depremler olur… Yabancıl her ayrışıl susuşların son tümcesinde bir intihar kelebeği konar gözbebeklerinin güneşine…
Korkular salıyorsun sirenler çalıyor sanki ihtilal var sensiz kaldığım ruh cumhuriyetinde…Derin bir sülük emer,öz sevilerimden.Ergenekon
bir sancı silinmez amaçlar büyülerken vatan içre vatansızlık amaçlarında.Ulusal bir sal sallanır, kırkayağın tarağı tarar kutsi özümü ve amaçlar karışık idotlar döller kendi çarkında…Oysa ben seni Yunus’un sevi şafağında tanımıştım.Oysa ben seni Mevlana’nın hoşgörü denizinde dalgalandırmıştı. Derin kırkayaklar ayak uzatır özlerime yüreğimin vatan yerine…Zaten sensizim.Zaten gelişmekte olan bir gelişmenin geliş halindeyim. Bu haller,bu petrol ve çıkar kokan haniler benim için değil bilesin aşk vatanım…
Ben yüreklerde aşkı yaşarım. Yanışlarıma nöbetçi ihtilallar ekleme.. Yamalı yüreğime kal yazmalı sevdalar ağart. Aşkın devrik iklimlerinde kırk ikindi yağmurunda bekle beni. Özlem vapurlarım duvağını taşır, kimliksiz ve henüz atmacaların oynamadığı özlemenin adıllarında.
Beni sana çağırır aşk.Beni sen kılar aşk.Beni ben eyler aşk.Kansız ve ansız bir yıldız doğar.
Haykırışlarımın kuytu sokaklarında yarım tanrıcık oynayan yeşil botlu tankıyla benimi ezer seni sevme kutsilerimde..
Evet,aşkımız biraz büyüktür, Leyla ile Mecnun ‘dan daha sosyo utkuludur.Biraz ürksün kırkayaklar, biraz yarım tanrıcıklar da Yusuf’un zindanlarında amaçsızlıklarının kirli oyunlarının vebalı vebalini yaşasın aşk vatanım..
Yıkılmam kızıl bir elin derin esintisiyle sen korkma! . Yüreğimin esintileri yıkar yurt içinde yurt sunan derin kırkayakların dağlarını.
Yol açarım sevdamıza gül kokar her şehir,her aşk. Okyanus sevgimle ütüsüz karanlıkları da aşarız. Nar gözesi,darp mezesi, anlık tünemeler geçiren atmacaların yatırlarında kaçar ve kurtulur bülbüllerim.
Ak pınarlarına turunçlar yatırır, özesinden vefa akan yerli gelişlerimin sevi duruları.
Sıratımızda özgür molalar verir, sevmek ve yaşamak üstüne çaylar demlenir Kevser amaçlarımızda.
Hasedin,çıkarın vebali büyük bütün kötülüklerin kara tahtına güzellik nehrimiz akar…Her şekilde döner unutma bu dünyalık amaçlar..
Çıkarlar omurgasından inşa edilen yapmacık metropollerde sancılarımız anlarımıza yaşama yeter. Her harfin hesabını tartarak sana geldim yeni aşk alfebemle.
Hasretin gelincik gülcelerinde güncelerim susar ırmak gibi akışına
Yetmez diye bir deyişme geçer araladığımız her ana.Dağları,ağları,zanları aşan azmin kulesinden kalemli tutkularım el sallar ve mola verir canan halinde,aşk halinde,hayal halinde dahası ne kadar hal varsa kalakalmaları alır sen halim.
Bu sağır çıkarların kulağına fısıltılar gönderen amaçsız çarkların feleğinde süzüldüm,gönlümde senli bir çay demledim,yüreğimin süzgecinden geçirdim iki şeker de attım bir ben bir sen..Gel karıştır, gel alıştır, gel içir aşk çayımızı..
Ve ben şölenler daha hazırlamadım, yanmadım, yakılmadım,anılmadım, sayılmadım,arada küsüp gitmedim ,seninle sen olamadım …İmkansızlıkların kilidi üstüne kilitler vurulmuş olmalı ki yoksun yanımda.
Hücremde kıvrılarak sensizliğin makus halinde mahpusluk yaşayan pusulasız bekleyişlerin pususunda puslu bir ana yayılan ben halimde gel karıştır çayını.Nemli sevgiler uğurladın buhur buhur yüceldin yaryüzüme yarın yağmura yakındır aşk vatanım.
Kümülüs dile şimdi ölgün gelişlere. Biraz daha özle,biraz daha gözle, biraz daha oku beni…Yağmurlar yağınca sakın ağlama,sakın çağlama hasretlerime…Sende yağmur ol yağ bütün çıplaklarıma.
Düşleri kutsanmış aşk ülkemize sular sel/ler gibi kalalım,alalım ali cenap sevdaları kumruluk kursu açalım ve ders verelim gayrı …

Hayrettin Taylan
Kayıt Tarihi : 21.3.2009 15:09:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Hayrettin Taylan