Ask Sonu Şiiri - Duygu Yalçın

Duygu Yalçın
19

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Ask Sonu

Ayrıldık ıste ıstedıgın oldu
Kotusun hem de cok kotu
Duygularını kabul edemeyecek kadar da korkak
Yalandı hersey zaten
Ben bıle kandırdım senı
Hersey ask cızgısıne kadar guzeldı
Ondan sonrası yasanmamalıydı
Ama bız yasadık
Olmayan askımızı
Yanlısımız oydu zaten
Olmayan askla yasamaya calısmak
Sımdı mutluyum ıcım huzur dolu
Sen yoksun ya o yeter bana
Uzuntu huzun yok etrafımda
Kandırmıyorum kendımı
Senın benı kandırdıgın gıbı
Gercegı anladım gecte olsa
Sevmemısım senı
Yolun basından donduk ya
O yeter bana...

(12.01.2001 / 22.45 )

Duygu Yalçın
Kayıt Tarihi : 13.1.2001 11:36:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Kemal Alemdar
    Kemal Alemdar

    Gamlı bir hazanın seherinde
    Israra ne hacet yine bülbül
    Bil kalbimizin bahçelerinde
    Can verdi senin sorduğun gül
    Savrulmada gül şimdi havada
    Gün doğmada başka bir ziyada

    Böyle diyor Ahmet Haşim bir şiirinde . Ne ararsın ey bahtsız bülbül boş yere cananın gülü. O şimdi başka diyarlarda başka hayatlara yelken açmış. Sen gamlı sen hüzünlü, senin içinde adını koyamadığın bir sıkıntı, bilmediğin bir yerden ruhunu, alyuvarlarını, kılcal damarlarını esir almış. Ağır bir köpek karanlığı çökmüş yaşadığım şehrin üstüne. Bir çift çorabın altından yine de üşüyor ayaklarım. Yanı başımdaki kalorifere yaslanmışım ısınmak için. Garip mistizm içerisindeyim bu aralar. Gerçi çocukluğumda da sıkça yaşardım bu duyguyu ama kirlendikçe ruhum, terk etmişti beni. O zamanlar isteyince yapabileceğimi düşünüyordum ama sonradan böyle olmadığını anladım bunun. Ne zaman nefretten kıskançlıktan hırstan uzak kalırsam bir müddet; yine yanı başımda beliriveriyor sanki. Önce upuzun yemyeşil bir çayırda, üstümde alabildiğince mavi bir gökyüzü, arada sırada birbirini kovalarcasına geçen beyaz bulutlar. Yüksekçe bir tepe az ilerde . ruhum boşalıyor sanki hiçbirşey bilmiyorum . Korkularım yok hedefler yok geçmiş yok gelecek yok pişmanlıklar yok. Tepenin altında uzunca bir sahil kenarında kayalıklar olan. Mavisi beyaza sarıya karışmış bir deniz. Ufak dalgaları kıyıya çarpan. Az ilerde yemyeşil bir ada . ve biraz daha ilerde bir tane daha. Sonra derin bir sükunet yayılıyor bedenime. Başımın ağrısı diniyor puslu bakan gözlerim daha bir açılıyor. Sanki gözlerimin önündeki perde kalkıyor. Dinleniyorum saatlerce uyumuş gibi. Tertemiz hissediyorum kendimi. Tertemiz. Anlatımı gerçekten güç aslında. Çünkü tam olarak ne olduğunu ben de bilmiyorum. Başım mı dönüyor psikolojik bir rahatsızlık mı tansiyonum mu düşüyor bilmiyorum. Böylesi bir olaydan sonra bir müddet normalimden daha sakin daha az konuşkan daha içine kapanık bir insan oluyorum. Dışarıyla irtibatım kesiliyor bir müddet. Akşam dışarı çıkmıyorum yemeğimi evde yiyorum az televizyon seyrediyorum. Daha çok dinlenip daha çok yazıyorum. Ve daha çok okuyorum.

    Hep hayalini kurduğum bir özlemdir. Gece uykuya yakınken. Bazen o anı özlediğim zamanlar bile olur ki o düşlerin içine gömülmek için. Günün birinde gezerken ya da bilmediğim bir şekilde tanıştığım biri oluyor. Güzel ve akıllı bir kız. Asaleti yürüyüşünden belli. Ben yine her zamanki ben. Ve gidiyorum onun yanına. Şu an içinde bulunduğun durum ne olursa olsun nelere sahip olursan ol ; her şeyi ama her şeyi bırakıp sadece benim olacağım bir hayatı kabul eder misin diye soruyorum kendisine. Elbet durup önce bir geri çekiliyor. Beni süzüyor tepeden tırnağa, gözlerime bakıyor ciddiyetimi anlamak için. Gerçekte alay edercesine arkasını dönüp git işine yaa diyecek ama hayal benim değil mi; varsın olsun deyiveriyor. Hazırlan o halde bu akşam gidiyoruz diyorum. Saat bilmem kaçta. Nereye diye sormuyor yine, hayal işte. Sonra gecenin bir vakti gidiyorum yanına. Kilometrelerce gidiyoruz da gidiyoruz. Sonra sıcak bir ülkeye geliyoruz belli terlemişiz çünkü. İki katlı beyaz badanalı bir ev. Genişçe bir bahçesi. Bahçede bir salıncak iki çam ağacının arasında. Çimen kaplamış her yanı. Üzüm asmaları sarmış giriş kısmını. Değişik değişik çiçekler hemen evin önünde.ilk kez sarılıyorum ona sıkıca. Ömrümüzün sonuna dek ama ne olursa olsun burada yaşayacağız beraberce. Ve sana söz başucundan ayrılmayacağım hiçbir zaman.ve sevgin asla çıkmayacak kalbimden. Ve her zaman sana baktığımda; ilk bakışımdaki heyecanı yaşayacağım yine. Hayal işte…..

    Belki gülüyorsun bana bilmiyorum. Bir deli olup zırvaladığımı düşünüyorsun . alışılmışın dışında bir deli. Bozmuş kendini sonradan diye.

    Aşk denilince ölüm de gelmeli akla. Canını verecek kadar sevmelisin Canan’ı. Deli Dumrulun hikayesindeki gibi. Aşık dediğin de deli olmalı birazcık bunu yapabildiğine göre. Mecnun da deli demektir aslında bilirsin. Aşk dediğin imkansızlıklarla sınanmış olmalı . yeri geldi mi dağlar delinmeli yeri geldi mi çöllere düşülmeli. İki gözünü yitirmeli. Aşk gözler mavi, bacaklar uzun ve biçimli, saçlar uzun ve bakımlı, boy uzun, eller güzel diye olmamalı ; Sevdan senin sevdan olduğu için en güzel olan olmalı . sana güzel olmalı daha çok herkese değil. Geçmişten esen bir rüzgar savuramamalı aşkı bir yerlere ve hatta hiç bakmamalı geçmişe.

    Bu saatte ben ve bunları yazmak. Bu saatte dertlenmek hüzünlenmek. Bilmem ki!

    Ey serçelerin sabahlarla bölüştüğü cıvıltı
    Ey bir romanın olur olmaz yerinde karşıma çıkan hayal
    Kalbimi çevreleyen sevda gözeneği
    Acıyış şefkat umursayız hırçınlık seli
    Beni düşün öyleyse
    Beni hayretin ve karanlığın eşiğinde
    Beni geceleri başlayan bir fısıltı
    Anında ilk satırını yazarken bir hayalin
    Kulaktan kulağa dolaşan sevdaların bağrında
    Beni dar camlarda değil
    Bir bulutun seyrinde düşün …

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Duygu Yalçın