sana çiçeklerle bir sofra kurdum
kalpten güzel bir pasta yaptım
içine dolu dolu sevgimi koydum
aşkımla börekler koydum fırına
hasretimi ise keklere sığdırdım
hadi canım
gel otur yanıma
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
* İÇTEN DUYGULAR ÇİÇEK ÇİÇEK AÇMIŞ
SONSUZ KUTLUYORUM *
aşk sofrası çok güzel ve zarif bir şiir olmuş bir duygu selinde sürüklendim adeta böylesine güzel bir sofraya yürek mi dayanır sevdalı yüreğinizden ilhamınız eksik olmasın benden on tam puan bu güzel şiire selam ve sevgilerimle
sana çiçeklerle bir sofra kurdum.
kalpten güzel bir pasta yaptım.
içine dolu dolu sevgimi koydum.
aşkımla börekler koydum fırına.
hasretimi ise, keklere sığdırdım.
hadi canım,
gel otur yanıma.
seninle bir başka güzel sofram.
sevgimden doldu taştı masam.
lokmaları pay ettim,
bir sana bir bana.
ELLERİNE YÜREĞİNE SAĞLIK ÇOK TATLI BİR ŞİİR OLMUŞ KALEMİNE SAĞLIK DAİM OLSUN NİCE GÜZEL PAYLAŞIMLARA 10 PUAN
Sevgi ve hasret, sofrada... Sofra bizde yaşam için ihtiyaç olsa da daha çok paylaşımı ifade eder... Öyle olmamış mı zaten... Bir sana, bir bana... Tebrikler Menekşe hanım... Kalemin kavi olsun... Sevgi ve saygılar...
Bu gün seni sayfalarında aşk menülerinde dolaşıyorum.Aşk odandan aşk sorana geldim.Kutlarım dost.
siz bu gidisle tum siirlerimi sayfaniza tasittiracaksiniz:)
siz sofra kuravagim deyince, icinde cilingir sofrasi gecen bu siirimi hatirladim:
bilirim o seherin yelini
kıpır kıpır eder isanın içini
semadan açılan pencereden
süzülen ilahi nur gibidir
güneşin ilk ışınları
ısıtır insanin içini ve dışını...
İşte tam o zaman kabarır
duygular mahmur gözlerde
savurur bir tekme ile insan
ne yatağı kalır ne yorganı...
o zaman
Vurur dalgalar yüreğin duvarına
ve
bir mahsunluk cöker dudakların kenarına...
bedene yansır ruhun aşk ile depreşmesi
seher yelinin serinliği ile
günün ilk ışıklarıyla
harekete geçer içtima içinde organlar
kiminde bir kelebek kıpırtısı
kiminde masumca bir başkaldırı
kiminde boşalır şelale gibi sular
açılıverince barajın kapakları...
sulamak ister sanki
seherle başlayan bedenin ateşini
zayıflamıştır artık irade
ala-uykulu mahmur gözlerde
ayyuka kalkar kendiliğinden
insanın kalçaları, tutunur göklerde...
düşüncelere dalar
düşlemeye başlar
sevgi, aşk ve duygular...
yumuşacık dokunuşlarında
hisseder kendini sevgilinin
kapatır gözlerini
ve sevişir alevleriyle bedeninin...
nazlıdır insan o zaman
kaçınır yerinden kalkmaktan
açmak istemez gözlerini
bu muhteşem mahmurluktan...
çilingir sofrasıyla gelsin ister sevgiliyi
dudaklarına sımsıcacık bir buse beklerken
yanaklarına bir gülkurusu konunsun isterken…
açılır gözleri aniden
fırlayıp yatağından
giyinir ne bulduysa hemen
”nefret ediyorum yaaa, kalkıp işe gitmekten! ...”
BirDeli
12.08.2004
Aşkı gıda değil ruh besler, aşığı muhabbet...
Kekler börekler göbek yapar, aşka ihanet!
Bu şiir ile ilgili 7 tane yorum bulunmakta