Geldiğimde,
Küçük ellerim, küçük düşlerim ve küçük bir dünyam vardı
Yürümeye başladığımda önce ellerim, ayaklarım ve sonra düşlerim büyüdü
Emeklemekle başladım yaşama, yürüyerek devam ettim ve sonra koşmaya başladım
Emeklediğimde dizlerim vücudumu, ağlayışlarım duygularımı taşıyordu
Göğün sonsuz maviliğine umut bağladım. Büyürken yıldızlar yoldaşım oldu. Bekleyişlerim hep sessiz geçti, tüm sesleri yüreğime gömdüm. Limanlarımda gemicilerin hasret şarkılarına eşlik ettim. Yağmurla birlikte hüzün de yağdı bu kentin üzerine. Bulutlar yalnızlığın işaretiydi benim için. Ben her mevsim sırım sıklamdım.
Sazın teline her dokunuşta yüreğimin telleri de titrerdi
Onların hüzünlü sesleriyle piştim
Deyişlerin felsefi derinliklerinde doruklara çıkmak istedim
Gömüldüm sonsuzluk sırlarına, anladım ki tüm zaferlerim yalanmış
Küçük avuntularımmış meğer hepsi
Şarkıdaki gibi; küçük bir iz bırakma telaşıymış
Hüzünlerde piştiğimi sevdim
Türkülerde umudu, şiirlerdeki sonuz aşkları sevdim
Nisan yağmurları gibi akmak istedim çoğu zaman
Islansın istedim yüreğimin yaşlarıyla tüm evren
Bir şeyleri düzeltmek için değil; içimdeki beni erdeme kavuşturmak için
Hüzünlerimde aşk
Acılarımda sıla,
Sılamda dağlar
Belki bir dağ çocuğuyumdur ondan
Dağlar hem sığınağım, hem engelim hem de çaresizliğim
Kavgamdır, borandır, ulaşılmaz ve dokunulmazdır dağlar
19.08.2011
Erbil/ Irak
Kayıt Tarihi : 12.2.2012 14:14:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!