Vardır sana söylenecek iki çift sözüm
Önüme aksın yalansa iki gözüm
Kalbimin gülü akmasın iki gözün
Söyle! Söyle!
Neyse söylenecek iki çift sözün?
Şerle kaplı bu dünyaya inecek
Hüzünlü mektup gibi bir bebek
Gelsin! Gelsin!
Gelse de o bebek seni;
Al yanağına konan yağmur tanesinden
Rüzgârın yanağımı okşayan esintisinden
Göreceğin ‘bensiz’ düşlerinden
Bile Kıskanacağım gülüm
Bulaşsa da kanımın her damlası
Tomurcuk açmış her yaprağa
Kuşlarla imzalanmış göğün her noktasına
Dünsüz bir yarının uğultusu
Tek sizi fısıldasın, bana
Bir şarabın donmuş gizeminde
Kaybolacak olsa da bu yoksul beden
Bil ki asla inanmayacak;
Islık çalan düzenbaz dudaklı
Cehenneme de
Ruhsuz bir cennete de
Baktığın bende, ne gördüğünü söyle bana!
Satılmış bir bedenin sahte kederi mi yoksa?
Vakti dolup da gideceğinde her beden
Daha mı güzel gider ilk geldiğinden?
İçinde iyilikle gidenler
Güzellik içinde yeniden dirilmezler mi?
“Ben” varım bilmesen de
Baktığım tek sende…
Esip duran şu deli rüzgâr, doğada
Ebedi fısıldasın aşkımı, tek sana
Gök düşlerle yeşermeli umudu
Eza görecek bu günah tohumu…
Çekmeden zorbalar kılıçlarını
Üç yıldız gökten kaymalı
Varsa söyle çare, kaçmaktan gayrı!
Yakındır üstümüze esmesi
Zulmün gizli yeli
Olsun! Olsun! Uğrunuzda tek sözüm
Kaçacağımız bu ölüm yolu olsun, gülüm
Korkma!
Ya kaçar özgür yaşar
Ya kalır ölürüz
Korkmam Cemil’im
Ölüm yolundur, umudum
Zamana tüküren sabrınla, serpil
Serpil ki
Çekedursun ettiği kötülükleri
Çığlıklarımın arkasındaki şu;
Düzenbaz
Ve günahkâr sessizlik
Eyyy!
Ruhumu aydınlatan ayyüzlü ışık
Ölsem de harap halde
Aşk sarhoşluğunla bir köşede
Elbet haykıracak derim sana
Boğuk
Ve ilahi bir ses, seni bana
Özü bal
Sözü öz
Yârim
Süpürmeden yıldızları, güneş
Titretmeden sabahı, günışığı
Ve yarmadan ecel uykumuzu, al şafak
Gayrı götür bizi buralardan…
Kardan ak
Yufkadan ince
Yaprağı gülden yeğni
Yârim
Gideriz hazırsan
Hazırım Cemil’im, hazırım!
Alamadan giderse kokunu, bu zavallı
Helal et sütten ak hakkını…
Düştüğünde toprağa usul usul
Titrek yakamozların ağlayan aşk türküleri
İşte o zaman!
Olmuş olsa da zaferleri ölümlerimiz
Yükseleceğim ışığınla semaya azizim...
“Yalandır gülün aşk sarhoşluğu” deseler de inanma
Yalancılar “ yalan” dese de aşkımdan kuşkulanma
Öpmeden güneş cansız bedenlerimizi
Varmasa da dilim sana demeye “elveda”
Severek “elveda”
Tutmuyor elim ayağım, prangalı aşkımın kahrından
Ne düşlerim vardı oysa, aşermiş açlığımı bastıran
Yaratsaydı Tanrı dünyayı yeniden
“Sil” derdim feleğimi oradan
Ya benim istediğim gibi yarat
Ya da hiç yaratma!
Hadi!
Bir gül ver sevdiğim
Yaprakları kızıldan olsun
Onları yel alacak
Ama
Dalı da tek bende kalacak
11 Haziran 2015 - Erdal KESKİN
Kayıt Tarihi : 11.6.2015 00:10:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!