Oyun oynanır mı aşkla? Oyun oynar mı seven erkek sevdiği kadınla. Geceler bir kabus hoyratlığı ve dehşetiyle çökünce duyguların üstüne, aşık sevdasından kuşku duyar mı?
Ben seni, ışıkla, günle, güneşle sevdim. Sıcacıktı duygularım. Hislerim bahar çiçekleri tazeliğinde ve pırıl pırıl haziran aydınlığındaydı. Ne değişti peki? Ne oldu da bakışlarına, ayrılığın kara gözleri pusu kurdu?
Ben seni çok sevdim yârim. Kendim gibi sevdim. Yani kendim olarak sevdim. Olduğum gibi, neyse sevgim, öyle ifade ettim kendimi. Belki sevgimde tezahürat yoktu. Önünde dizde çökemedim. Ama sana olan sevgimi ne zaman itiraf ya da ima etsem, yanaklarım kızardı, soluğum kesildi ve elim ayağım tutuldu, konuşamaz oldum ve parmaklarım titredi, liseli bir genç gibi.
Ne zaman bir sofranın başına otursam, sen gelince aklıma, kaşığı tutamaz oldum, yemeğe bakamaz oldum. Anlayacağın yemeden içmeden de kesildim. Göz göze her gelişimizde bedenimden sıyrılarak, ruhumu varlığına pervane yaparak döndüm, döndüm, döndüm…
Yohdur anun yanında bir kılca i'tibârum
İnsâf hoşdur ey ışk ancak meni zebûn et
Ha böyle mihnet ile geçsün mi rûzigârum