Ben bu gönül tezgahında
Aşk dokudum, aşk okudum
Erenlerin dergahında
Aşk okudum, aşk dokudum
Her güçlüğü bile bile
Göznuruyla, sabır ile
Ben bu gönül tezgahında
Aşk dokudum, aşk okudum
Erenlerin dergahında
Aşk okudum, aşk dokudum
Her güçlüğü bile bile
Göznuruyla, sabır ile
© Copyright Antoloji.Com 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Antoloji.Com'a aittir. Sitemizde yer alan şiirlerin telif hakları şairlerin kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Şu anda buradasınız:Aşk Okudum - Aşk Dokudum Şiiri - Yorumlar
8 Nisan 2025 Salı - 06:31:59
Değerli şair dostum bir toplumun zihni satın alınmamış/körletilmemiş yazar ve aydınları ileriyi görür. Geminin batacağını görür, bağırır bir bütün güç olarak ve toplumu uyarır.
Bizim özellikle profesyonel (burada ki anlamı maaş karşılığı/geliri olan) yazarlara baksanıza gündemin, şokların ve birbirlerini yok etmelerinin peşinde/içinde boğuşuyor.
Yani yüzme bilmeyenler, Akdeniz’ de kendilerini kayıp etmişlerin Arabistan, Avrupa’/Amerika’ya kaçma ve yerleşme heveslilerin gemilerine, adeta teki yunus balığı, öteki köpek balığı olmuş, yön tarif ediyorlar.
Ve biz burada klavye endişesi taşırken (biraz da konumuz gereği), açılım diyip de esasında Arapçaya (ta günlük konuşma diline, ilk eğitime kadar varıncaya kadar zorunluluk) zemin hazırlamak olmadığını kim garanti edebilir ki?
Şizofren aşamasına gelmişler, bunları diyince bize, neden bu paranoya diyorlar!
Evet biz amatör yazanlar, yazarlar “-*Atatürk ile ilgili Kürtçe sohbet etmek istiyorsanız…!” başlıklı yazımda da olduğu gibi endişemizi kaygımızı bağırıyoruz (hiç kimse burada yurdumuzun edebiyat, dil, demokrasi ve sair alanlarda geçtiği çok hassas dönemden bu sayfalarda da kendini soyutlama lüksüne haiz olamaz ve bundaki odak noktasının insini duygularla evrensel yurt sevgisi boyutunda savaşımı haricinde başka boyuta taşıyamaz biline!)..
Saygıyla..
bu yıl ilk okul birinci sınıfa giden çocukların anne baba (velilerine) duyurulur!...
milli eğitim bakanlığı tarafından çocuklarınızın eline tutuşturulan ALFABE kitabını iyice inceleyiniz...
Alfabe E harfiyle başlamış L ile ve sonrası ile devam ediyor..
Yani bildiğimiz A B C D E F.....hayır bu sıra kaldırılmış..
çocuk el yazısına alıştırılıyor hemen başlarken..
E harfi yani yeni alfabenin ilk harfi ile çocuğun yazması istenilen kız ismi ELİF..
sizce de biraz tuhaf değil mi?
şeytanın gör dediği mi,yoksa şeytanın avukatlığı mı....
buna veliler karar verecek...yasalar ve yasaların vatandaşlara verdiği haklar ortada ve çok açık..
ülke de hal böyleyken, durum böyleyken buradaki klavye tartışmasının bir farkındalık olduğundan ve gerçekçiliğinden söz edilebilir mi?
kutlarım köşesine yakışmış.
Kuralsızlığın kural olduğu yozlaşmış bir toplum dersek bu nerden anlaşılır?
Örnek:
* Genel olarak trafik kuralının işlemediği toplumda/yerde ve İstanbul sokaklarında ki (ve E 5 Karayolunda da) kaosta.
* Demokrasi diye evrensel hukuksuzluk, aile içinde ev reisi diktası, polislerin protestolara copla cevabı, cenaze namazında iki hocanın bir biriyle kavgası ve bir devletin en baştakilerin karanlılarda kalan gizli konuşması.
Ve sön örnek olarak:
• Edebiyat adı altında ve günün şiiri olarak yabancı klavye ile yazılan bir şiiri okurlara sunmada. Ve bunda kurasızlığı kural etme girdabına kaptırılmışlığın o denli ağır yükü var ki. Gidin bakın bu aymazlık ve ciddiyetsizlik yazım dilinde yabancı bir edebiyat sitesinde var mı?. Araplarda mı? Çinlilerde mi? İngiliz, İrlanda ya da Danimarkalılarda mı? Rusların, Korelilerin yazım diline şiirlerine İngilizce klavye kullanılmış mı?
Siz yok rakam şöyle yazılırmış, ‘ dükkân’ şimdi TDK da dükkan da olabilirmiş, de ile da ..he ile be…bunlarla kafa yorun.
Bunlar aynen şuna benziyor..: “ İnsan demek kavram açısından sizce nedir?..-'Saçı dağınık olmayan, göz altında kırışık bulunmayan, kadınların kirpiği biraz uzun, konuşmasını bilen, iki kulağı olan, ayakkabı giyinmiş…'
Siz bütünü ve içeriği bir kenara atarsanız şekilcilikle, detayla kafayı yerseniz.
Siz okullarda ‘kural’ derken onun içeriğinde ‘disiplin’ (askeri) boyutunu ilkokul örgencilerinden başlayarak eğitime aşılarsanız ne olur? Trafik kuralına uy dediğinizde saat 24.00 kırmızı lambada durana şu aptala bak dedirtirsiniz ve artı olarak siz beklerken bir de bakmışınız bir polis arabası gayet rahat kırmızıdan sizi sollayarak geçiyor.
Trafik kuralları genel olarak insanlar için düzeni, güvenliği, aralarında ki adaleti ve trafik akışını Gerçekleştirebilmek içindir. Uygulama nerde?
Siz şimdi burada günün şiiri olarak bizlere sunduğunuz şiiri en azından İngilizce klavyeden Türkçe klavyeye olma kuralını uygulayamıyorsanız..işte aşağıda (ismi adı-sanı, sayfası ve şiiri, şairliği belli olmayan karanlıktan medet uman küfür savuran böcekleri dahil) bir leğen içinde Arap çorbası, ve bir balyoz gücünde İngiliz tokadı yersiniz.. Hazmedene helal olsun.
Şiir:
“ Erenlerin dergâhında
Aşk okudum, aşk dokudum”
Bu dizleriyle dahi hepimizin şairliğine bedel olsa gerek.
Ümit Yaşar Oğuzcan’ ı sevgiyle anıyor. Seçici kurulu şiiri buraya Türkçe karakterlerden yoksun yayımlamasını yeriyor (madem bu şiiri günün şiiri seçiyorsunuz, eğer zaman meselsi ise, burada ki hangi birimize gönderseydiniz dahi severek Türkçe klavyeye aktarılırdı) ancak bu güzel şiiri günün şiiri seçmenize teşekkür ediyorum..
Saygıyla..
Not: şimdi gördüm ki Türkçe karakterlerle şiir sayfada yer almış..Sevindim..Umarım bu bir kural olur..en azından günün şiirlerinde..
Not şimdi gördüm ki Türkçe karakterlerle şiir sayfada yer almış..Sevindim..Umarım bu, bundan böyle bir genel kural olur..En azından günün şiirlerinde..
Bir yığın bildik sözlerden ve nakaratlardan başka birşey yok içinde. Bazen ünlü olmak da kurtaramaz şiiri. Hiçbir zaman ilgi alanıma girmemiştir Ümit Yaşar Oğuzcan.
Aslında bana sorarsanız şairin hangi hayatı teneffüs ettiği hayanını okumaktan daha değerli. Şiirler yazılmış ama sebebi şiir bilmek daha acayip gelir. Ama ne yazıkki şairlerimizin özelini bilmemiz mümkün olmuyor. İşte özelini bilemiyorsak genel hayatını okumaktan da mahrum kalmalum diye kısa hayat hikâyesini yazıyorum:22 Ağustos 1926 tarihinde Tarsus’ta doğdu. Eskişehir Ticaret Lisesi’ni bitirdi (1946): Türkiye İş Bankası’na girerek Adana, Ankara ve İstanbul’da çalıştı, otuz yılını doldurunca Halkla İlişkiler Müdür Yardımcısı görevinde iken, emekliliğini istedi, ayrıldı (Haziran 1977). İstanbul’da kendi adını taşıyan sanat galerisi kurdu.
Şiire 1940’da Yedigün şairleri arasında başlayan; 1975’te 33 şiir, 4 düzyazı kitabı, 13 antoloji ve biyografik eser, toplam 50 kitap çıkarmış bulunan, şiir plakları, şarkı sözleri ve yergileriyle tanınan Oğuzcan, günümüzün en popüler şairidir. Genellikle Faruk Nafiz Çamlıbel duyarlılığında ve aşk, ayrılık, özlem temaları ekseninde çoğalttığı şiirini, 1973’te büyük oğlu Vedat’ın ölmesi üzerine, hayatın boşluğu, ölüm ve acı gibi derinliklere, öz ve biçim yoğunlaştırmalarına yöneltti. Şairlik başarısını, daha etkili, aruzla yazdığı rubailerinde gösterdi. 4 kasım 1984 tarihinde öldü.
Şiir kitapları:
Çoğu dört beş kere basılmış 33 şiir kitabının ilk baskı yıllarına göre isimleri: İnsanoğlu (1947), Dolmuş (1955), Aşkımızın Son Çarşambası (1955), Bir Daha Ölmek (1956), Kör Ayna (1957), İki Kişiye Bir Dünya (1957), Beni Unutma (ilk yedi kitabından seçmeler, 1959), Karanlığın Gözleri (1960), Akıllı Maymunlar (1960), Seninle Ölmek İstiyorum (1960), Üstüme Varma İstanbul (1961), Sahibini Arayan Mektuplar (1961), Yeni Dünya Rekoru (1961), Sevenler Ölmez (1962), Çigan Gözler (1962), Ötesi Yok (1963), Hüzün Şarkıları (1963), Bir Gün Anlarsın (1965), Sadrazamın Sol Kulağı (1965), Mihribana Şiirler (1965), Taşlar ve Başlar (1966), Seni Sevmek (1966), İnşallahla Maşallah (1966), Toprak Olana Kadar (1968), Göbek Davası (1968), Ben Seni Sevdim mi (1968), Halktan Yana (1969), Aşk mıydı O (1969), Önce Sen Sonra Ben (1971), Rubailer (1972), Yalan Bitti (1975), En Eski Yalnızlığımdın Sen Benim (1978), Dikiz Aynası (yergi şiirleri, 1982),
Acılar Denizi (1977) isimli kitabı, son kitabı dışında bütün şiirlerinden seçmeler kitabıdır. Diğer seçme şiirler kitabı Şiirle 40 Yıl (1982) adını taşıyor.
Saygı ve hürmetlerimle efendim.
Mehmet YUSUFLAR
Boş zamanlarımda bu 'Günün Şiîri' bölümüne yazılan yorumları okumaya karar verdim. Komedi filmi seyretmekten daha eğlenceli.
Şu aşağıdaki mesajlara bakın!
Örnek olsun diye aldım buraya. Değişik arkadaşlar tarafından 'kaleme alınmış!'
Arkadaşlar!.. Kardeşler!..
Ümit Yaşar Oğuzcan 4 Kasım 1984 târihinde vefat etmiş; şiîrleri okullarda okutulan edebiyât kitaplarına girmiş meşhûr bir şâirdir.
Bilgilerinize...
'Ümüt hocam sizin şiirlerinizin üzerine şiir, sözünüzün üzerine söz söylemeye hacet varmı bilmem Yüreğinize sağlık sevgi ve sağlıkla kalın.'
'kaleminize sağlık...'
'Merhaba ,kaleminize kuvvet neden siirin gerisini okuyamiyorum?? '
'Merhaba.Yüreğinize, emeğinize sağlık '
ümit yaşar'ın oldukça sıradan ve aceleye getirdiği bir şiiridir...
alışılmış sözler,lâkırdılar...
Yine de üstün bir çabayla şiiri ayağa kaldırmaya çalışan şiir sevdalılarına teşekkür ve saygılarımla...
Aşk Okudum - Aşk Dokudum
Ben bu gönül tezgâhında
Aşk dokudum, aşk okudum
Erenlerin dergâhında
Aşk okudum, aşk dokudum
Her güçlüğü bile bile
Göz nûruyla, sabır ile
Yumak yumak, çile çile
Aşk dokudum, aşk okudum
Bir ömür yana yakıla
Yazdıklarım sığmaz akla *
Acımadım kırk dört yıla
Aşk okudum, aşk dokudum
Sevgi insanlığın özü
Odur aydınlatan bizi
Hak yolunda oldum terzi
Aşk dokudum, aşk okudum.
Günahından, sevabından
İçtim aşkın şarabından **
Uluların kitabından
Aşk okudum, aşk dokudum
Aşk için şan da, şeref de
Okum saplı bu hedefte
Yıllar yılı bir gergefte
Aşk dokudum, aşk okudum
Ümit Yaşar aşka bende ***
Kötülük olmaz sevende
Bu can kaldıkça bu tende
Aşk okurum, aşk dokurum
Ümit Yaşar Oğuzcan
Ümit Yaşar Bey'in şapka tercihini bilmediğim için fazla şapka koymamaya gayret ettim.
* Bir hece artırdım. Şâirin böyle yazdığı kuvvetli zannımdır.
** Bir hece artırdım. Şâirin böyle yazdığı kuvvetli zannımdır.
*** Bu mısra çok önemli: Burada zannımca asıl şiirde 'aşka bende' denmiş olsa gerektir. Ma'lûmunuz olduğu üzre... Bende kelimesi kul, köle anlamına gelmektedir. Bu mısra ancak böyle yorumlanırsa anlam kazanıyor.
Teşekkür ederim sayın Selçuk, ben almayayım.
Bu şiir ile ilgili 131 tane yorum bulunmakta