Gözlerine bakıp da kaybolduğum andı aşk
O hercai gözlerine gözlerim inandı aşk
Ruhumda yıllar yılı çürüyen kardelenler
Gözlerini beklenen menekşeler sandı aşk
Geceye mi çırpınış gurbete mi bu hasret
Her gelişin içimde tatlı bir heyecandı aşk
Yıllar var ki böyle bir duyguya kapılmadım
İbrahim gibi yüreğim alevlerde yandı aşk
Neden Yusuf yüzlüdür göklere savrulan kül
O esrarlı yangına şahit asumandı aşk
Gökkuşağı rengine renk katsaydı kanımdan
Gözlerimden süzülen iki damla kandı aşk
Susturdu binlerce yılın rüyalarını
Gözlerimin içinde bir güzel uyandı aşk
Gözler en son resmini verir bana derinden
Resimde hayat dolu inci bir mercandı aşk
Seni gören ağaçlar kuşlar sarhoştu o gün
Kalbimse küçücük taze bir fidandı aşk
Eski bir bahçıvanın korkusuna mahkûmken
Yüreğim anılara tutunup dayandı aşk
Derbeder serçelerin ağladığını gördüm
Onları mutlu etmek en büyük hülyandı aşk
Gün doğunca menekşe getirdim dağlarına
Suretinse dağlarda koşan bir ceylandı aşk
Sen ki gül bahçesinde güllerin mahurusun
O hercai menekşe kuru bir nadandı aşk
Aynalara dokundukça ağlıyorum şimdi ben
Yıllar önce bir aynanın yalanına kandı aşk
Şüphem kalmadı artık bende bir hayaletim
Sararmış bu bedenim yalnız senle candı aşk
Ben muhalif durdukça ölüyorum ki ölüm
Ruhumun geceleri konakladığı handı aşk
Çaptan düşüyor yere kıskançlık umutları
Umutlar da düşünce geriye kalandı aşk
Buzlu bir tebessümün ırgatıyım şimdi ben
O tebessüm de şimdi koca bir yalandı aşk
Yollarına düşmekten utanan damlalarım
Her düştüğünde yollarına zalimce kınandı aşk
Kalbimde düğüm düğüm duygunun en sessizi
Ruhumda başlayacak kızıl bir isyandı aşk
İsyanımla harlayan cehennem ateşinde
Malik’i de durduran ince bir kalkandı aşk
Hüznün sahillerinde kan renkli tüm balıklar
Yalnız senin uğruna adanan kurbandı aşk
Ölüler savaşıyor sokak aralarında
Bu uğrunda çıkarılan kaçıncı fermandı aşk
Hudutlarında güneş batmayan bir ülkenin
Güneşini batıran siyah bir izandı aşk
Ey hoyrat bir kavgada geceyi yar bulanlar
Karanlığın içinde sadece üryandı aşk
An gelir ağlayacak yanardağlar ve ölüm
Hüngür hüngür ağlatan masum bir volkandı aşk
Kendi parmaklarınla kafes yaptın kendine
Kirpiklerin parmaklık gözlerin gardiyandı aşk
Gökler yıkılmış şimdi can dağlarına kar yağmış
Kalbinde bir zelzele, teninde heyelandı aşk
Rengârenk bir uçurtma kaplıyor göklerimi
Âşıkların kalbinde siyah bir dumandı aşk
Benzerken her duygu küçücük bir denize
Rüyalara sığmayan büyük bir ummandı aşk
Hüzne meydan okuyan vurulmuş süvariler
Yaşanmışlar içinde sadece ziyandı aşk
Kalplerde yaşamak için hep beden değiştirdi
Mecnun’da Leyla şair de Mihriban’dı aşk
Gümüş bir sessizliğe gömülen parıltılar
Sessizlikte beklenen kutlu bir tandı aşk
Naz ile uğulduyorsa kulaklarımda sesin
İşte o an dünya karanlık bir zindandı aşk
Anladım ki sonuna ulaşılan her aşkın
İçindeki duygular bedene yabandı aşk
Takılmadım engellerine nilüfer bakışların
Bakışların ruhumda acı bir hazandı aşk
Yıllardır üstüne titrediğim bir çocuk
İhanetin, koynumda beslediğim yılandı aşk
Bir ayna sırlarını saçıyorken toprağa
Seni istedi insan seninle sınandı aşk
Âdem ile Hava’nın cennet aşkı gösterdi
Yaradılıştan beri sadece imtihandı aşk
Varlığından hiçbir şey kalmadıysa bu akşam
Bu akşam yıllardır beklediğim zamandı aşk
İstenmeyen birisidir şimdi doruklar kadar
Yıllar önce bu kalbe hâkim bir sultandı aşk
23-09-2010
Yusuf BozkayaKayıt Tarihi : 7.10.2010 18:11:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (1)