Yağmurlu bir akşamdı
Sise karışıyordu damlalar
Telaşlı koşuşturmalar vardı
Islak kaldırımlarda
Büyülenmiş gibiydi yüzler
Arabaların far ışıklarının aydınlığında
Yorgundu bakışlar ve öfkeli
İsyan doluydu yağmura ıslanmanın verdiği üşümeyle
Işıklar yanmıştı artık sokak lambalarının
İnci gibi parlıyordu yağmur damlaları ışıkta
Telaşlı kaçışlar yavaş yavaş sona eriyordu
Kaldırımlar tenhalaşıyor şehir ıssızlaşıyordu
Sesleri daha bir duyulur oldu betona vuran damlaların
Gökyüzü tamamen karardı caddelerde kimseler kalmadı
Ağlıyor gibi şu an bu koca şehir
Sanki öyle dolmuş ki gözleri coşkun çağlayanlar gibi boşalıyor yaşlar
Asırlardır hiç bu kadar horlanmamıştı ve bu kadar yorulmamıştı
Hiçbir zaman böyle bir tecavüz yaşamamıştı
Ağlıyordu işte şehir
Fakat kimse görmüyordu kimse farkında değildi bu akan gözyaşların
Duyuramıyordu bu yaşlı şehir
Martı sesine yüklediği çığlıklarını
Islak caddelerinde yürüyorum
Islanmış yüreğimle kimsesiz kelimeler takılmış peşime
Yaşlanmışım bende bu şehir gibi
Unuttuğum bir yerlerinde yaşamıştım seni
Masumca sevmiştim senden habersiz
Kaç yağmurda beklemiştim yolunu umutlu gözlerle
Söyleyemedim hiçbir zaman aşkımı sana
Kelimeler çıkamadı hep yüreğime takılı kaldı
Oysa erirdim bakışlarında
Bu şehir kadar severdim seni bu şehir kadar âşıktım sana
Unuttuğum kadar yaşadım seni
Senin haberin olmadan
Uzun uzun dolaştım bu ıslak caddeleri ıslak yüreğimle
Bu gece sen uyurken camının altındaydım yine
Küçük bir kedi yavrusu görüntümle
Seni sesini gözlerini bekledim
Karanlık pencerenin altında
Bakışlarım soğudu artık aşka
Sevdam akıyor yüreğimden
Yağmur sularıyla sonsuzluğa
Akıp giden zaman senden değil
Benim avuçlarımdan gidiyor
Çok şey kaybettim bu yaşlı şehirde
Çok şey bıraktım masum gençliğim gibi
Bir sen kaldın bende sen habersiz
Aşkı sende buldum ben
Senin aşkın benden habersiz
Şimdi kimsesiz kelimeler önümde
Diz çökmüş senin aşkının önünde
Yokluğun yoksulluğum olmuş
Bir aşk yaşanıyor bu yaşlı şehirde
Herkesten habersiz
Işıkları solgun caddede ağlıyorum
Bu yağmurlu akşamda
Gözlerimde ki yaşlar şehrin gözyaşlarına karışıyor
Dönüyorum artık bu yorgun yüreğimle
Bütün kimsesiz kelimelerimi alarak
Geçiyorum bütün caddeleri, sokakları
Karşıma çıkıyor eski bir gerdanlık gibi boğaz köprüsü
Nasılda göz alıcı ışıl ışıl parıldıyor
Oysa öyle yangın ki içi bu şehrin
Öyle yangın ki yüreğim
Suskunluğuma biniyorum geçiyorum boğazdan
Dalgalar yalnızlığımın notasız müziği
Kulaklarımda çınlayan
Bakışlarım takılıyor yakamozlara
Yüzünü görüyorum yakamozlarda
Gülümsüyorsun bana
Ay gözlerinle
Yaşlar doluyor gözlerime
Hıçkırıklarım sus oluyor
Uzun bir gece beni bekliyor
Odamdayım işte
Sırılsıklam aşk yüklü sırılsıklam sen kokan ben
Karanlığa çöküyorum
Yüreğimi çıkarıp önüme koyuyorum
Sen yorgunu yüreğim üşümüş
Aşkımı seni alıyorum ondan sarılıp uzanıyorum
Uyku sarıyor üşüyen bedenimi
Yağmurlu bir akşamda başlayan bir aşk yağmurlu bir geceye giriyor
Belki sabah bütün bu ağlaşmalar son bulacak
Fakat bu yaşlı şehir her yağmurda ve her martı çığlığında ağlayacak
Ve benim sana olan aşkım senden habersiz
Bir aşk masalı olarak yaşayacak…
Kayıt Tarihi : 2.1.2010 21:48:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!