Şimdi hesap zamanı gönlüm,
Yıktığımız gönül duvarlarının
Enkazı altında kalan gençliğimizle,
Batan güneşle beraber kaybolan
Gözlerimizdeki umut ışıklarına
Kurban verdiysek duygularımızı,
İçimizdeki çocuğun tiz çığlıklarına
Nasıl tıkadıysak kulaklarımızı,
Şimdi o kadar çok derin
İçimizdeki sızı…
Her gidenin ardından vurdu
Ayrılığın dev dalgaları sahilimizi,
Her gidişin hikâyesi
Bir başka türlü yankılandı
Islak kaldırımlarda,
Her yağmur tanesi kaç gözyaşımızı gizledi de
Yenileri aktı artarda?
Güneşli sevilerin peşinden,
Neden mahrum kaldık
Mutluluk güneşinden?
Hani bir elmanın iki yarısıydık,
Hani bu evrenin en aşağısı
En yukarısıydık?
Mazlum özlemleri nasıl yaktık
Hasret ateşinde,
Bizdeki bu deli gönül
Neyin peşinde?
En acımasız çarkında zamanın
En garip öyküler yaşadık senle,
Hesapsız çıkıverdi önümüze
Bu aşılmaz dönemeç,
Ben pes etmedim bilesin,
Sen unut, vazgeç…
Belki en son baharı tüketse de ömür,
Ölsem de gam değil
Sevdamız kalacaksa özgür.
Hayat denilen şey
Bedeli en ağır hediye,
Aşk, kör gözlü yaralı ceylan,
Yarısını bulamamış her yürek,
Alacaklı ayrılır dünyadan…
Suçlusu benim tüm ayrılık masallarının
Hep hüzünlere şiirler yazdım.
Kırık kanatlarımda taşıdım düşleri,
Uçuk morlara sığınmaktı kaderim
Ayaza çalan gecelerde…
Sen şarkılarımın içinde bir nota,
Ben kelebeğin kanadında bir iz,
Son nefesini verdi bu aşk
Öksüz,
Yetim,
Çaresiz… 07.01.2010 Murat Nail GÜNEY İstanbul Saat:00.02
Kayıt Tarihi : 9.1.2010 22:59:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
eski zamanların yansımalarından biri gene...özlenen ama tekrar yaşanamayacağı bilinen...
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!